Malezya'da resmi din

xxx52

Malezya Başbakanı kanaat önderleriyle yaptığı bir görüşmede ülkenin resmi dininin İslam olduğunu ve bunun değiştirilmesinin de mümkün olmadığını ifade etmiş.

Bugünlerde Türkiye'de anayasa değişikliği veya yeni bir anayasa yapma meselesi tartışılıyor ve en hararetli tartışma konusu da değişmesi mümkün/caiz olmayan maddeler. Askerlerin hazırlattığı anayasada birçok değişmez madde var. Anayasa hukukçuları ve sivil toplum örgütlerinin demokrat kanadı ise yalnızca "demokratik cumhuriyet" maddesinin değişemez olduğunu, başka her maddenin değişebileceğini söylüyor ve savunuyorlar.

Bu iki ülkedeki durum bir çelişkiye dikkat çekiyor: Rejim demokratik cumhuriyet ise bu niteliğin değişmesi rejimin değişmesi demektir ve demokrasilerde kabul edilemez. Rejim İslâmî ise "Devletin dini İslam" maddesinin değişmesi rejimin değişmesi demektir bu da -bu rejimi imanları gereği benimsemiş olan Müslümanlara göre- kabul edilemez. Ama genellikle birincisi övgü, ikincisi yergi ile zikrediliyor; çelişki burada.

Yerginin/şikayetin sebebi de din özgürlüğü ile ilgili sınırlamalar.

Burada da önemli çelişkiler var.

Mesela Malezya'da hususi hukuk alanında Müslümanlara İslam hukuku, gayr-i müslimlere ise onların istediği başka hukuk uygulanır. Din özgürlüğü ile ilgili problem varsa bu, Müslüman olup da İslam'a uymak (şeriat hukukuna tabi olmak) istemeyenlerle ilgilidir.

Laik demokrasilerde herkese aynı "laik hukuk" uygulanır ve böylece Müslümanların din özgürlüğü önemli ölçüde sınırlanmış olur. Keza eğitim laiktir, din eğitiminin önünde önemli engeller vardır. Dini İslam diye Malezya'yı tenkit edenler, dini laik olan ülkelerdeki din özgürlüğü kısıtlamalarına ve dine uymayan dayatmalara ses çıkarmıyorlar. Ses çıkarmamak bir yana Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararlarına göre, çoğunluğun din hak ve özgürlüğü ile azınlığın din ve düşünce özgürlüğü çatışırsa azınlığınki tercih ediliyor.

Hasılı din özgürlüğü bakımından problem, sıkıntı, kısıntı yalnızca "resmi dini İslam" olan ülkelerde değil, laik demokratik ülkelerde de vardır. Özellikle laikliği, din özgürlüğünün garantisi olarak değil de, "din karşısında bir modern din" olarak anlayan ve uygulayan ülkelerde!

Resmi dini İslam olan ülkelerde "hem Müslümanım, Müslüman olmaya bağlı haklardan istifade edeceğim, hem de bana şeriatın uygulanmasını istemiyorum" diyenlere müsamaha edilmiyor diye şikayet edenlere soruyorum: "Hem laik demokrat ülkenin vatandaşıyım hem de bana ülke kanunlarının uygulanmasını istemiyorum" diyenlere müsamaha ediliyor mu?

Evet, demokrasilerdeki vatandaşlık ile İslam düzenindeki Müslümanlık arasında paralellik vardır. Ancak Müslüman olmayan "vatandaşlara" din dayatılmaz. Bu ülkelerde Müslüman olmayanlar da tıpkı Müslümanlar gibi bütün temel insan haklarından istifade ederler, fakat Müslümanların dine bağlı yükümlülüklerinden muaf olurlar ve isterlerse onlara kendi şeriatları uygulanır.