Başlıktaki sözlerin muhatabı biziz, bizim gazete. “Maksatlı ve manipüle amaçlı” olarak BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın sözlerini çarpıtmışız.
Önce bu konuda BDP’nin açıklamasını okuyun: “Taraf Gazetesi bugünkü sayısında ‘Başbakan’dan bir söz bekliyoruz’ manşetiyle yer alan haberde Eş Genel Başkanımız Sayın Selahattin Demirtaş’ın ‘Başbakan’ın söz vermesi halinde boykottan vazgeçeriz’ dediğini ileri sürmüştür. Haberin içeriği ne yazık ki çarpıtılmıştır. Sayın Eş Genel Başkanımız, gerek habere konu Diyarbakır’daki basın toplantısında, gerekse de toplantının hemen ardından Taraf’a verdiği demeçte böyle bir ifade kullanmamıştır. Eş Genel Başkanımız, BDP’nin şartlarını açıklamış, “Başbakan’ın ne söylediği değil, ne yaptığı önemlidir. Söz değil icraat bekliyoruz’ ifadesini kullanmıştır. Bu bağlamda Başbakan’ın sözlerinin kıymeti harbiyesinin olmayacağını belirten Demirtaş, hükümetten somut adım beklediklerinin altını çizmiştir. Taraf Gazetesi’nde bu sözlerin çarpıtılmış olması maksatlıdır, manipüle amaçlıdır. BDP’nin şartları ortadadır, boykot tavrında bir değişiklik yoktur.”
Biz, Diyarbakır’daki Demokratik Toplum Kongresi’ni daha yakından izleyebilmek için yazarlarımızdan Melih Altınok’u Ankara’dan “bölgeye” gönderdik.
Melih orada Demirtaş’la da görüştü.
O görüşmeyi de manşet yaptık.
BDP’nin itiraz ettiği manşet ne?
“Başbakan’dan bir söz bekliyoruz”
Manşetin altında ne yazıyor?
“BDP Genel Başkanı Demirtaş, referandumda ‘evet’ oyu için şartlarını açıkladı: Erdoğan yeni bir anayasa sözü verirse boykottan vazgeçeriz.
Demirtaş’ın asıl “tekzip” ettiği cümle de, “Erdoğan yeni bir anayasa sözü verirse boykottan vazgeçeriz” cümlesiymiş.
Peki biz Demirtaş’ın hangi sözlerini böyle yorumlayıp manşet yapmışız, bir de o sözleri okuyalım:
“Hükümet, eğer referandumda Kürtlerin ‘evet’ oyunu istiyorsa, BDP’nin taleplerini dikkate aldığını göstermeli. Başbakan Diyarbakır’daki mitinginde demokratik ve sivil bir anayasa yapılması için çalışmalara başlayacağına dair somut bir güvence vermeli. Bu zor bir şey değil. Ancak bu yönde güçlü bir çıkışına şahit olmadık.”
Ben biraz taşkafa olabilirim, lafları tam anlamayabilirim, onun için bir de size sorayım:
“Hükümet eğer referandumda Kürtlerin ‘evet’ oyunu istiyorsa BDP’nin taleplerini dikkate aldığını göstermeli.
Başbakan Diyarbakır’daki mitinginde demokratik ve sivil bir anayasa yapılması için çalışmalara dair somut güvence vermeli” ne demek?
Bu söz, “Başbakan Diyarbakır’da yeni bir anayasa için söz verirse ‘evet’ oyunu alır” anlamına gelmiyor mu?
Eğer gelmiyorsa, o zaman siz söyleyin, ne anlama geliyor?
Bence bu söz tam da bizim söylediğimiz anlama geliyor.
Ama anladığım kadarıyla “vazgeçeriz” gibi “kesin” bir laf söylememize karşı Demirtaş.
İyi de “Kürtlerden evet oyu almak için Başbakan söz vermeli” dediğinizde, bu, “söz verdiğinde ‘evet’ oyu alır” demek değil mi, BDP’li Kürtlerin “evet” oyu vermesi için de “boykottan” vazgeçmesi gerekmiyor mu?
Biz, BDP’ye de, başkanına da gereken saygıyı gösterip sözlerini manşet yaptık, karşılığında da “maksatlısınız, manipüle ediyorsunuz” cevabını aldık.
Bakın, biz “faili meçhul” cinayete kurban giden insanların hikâyelerini anlatıyoruz günlerdir, o insanların hesapları yargıda sorulamadı, bunun en temel nedenlerinden biri “yüksek yargının” yapısıydı.
Bu yapıyı değiştirecek, bu ülkede yaşayan Kürtleri de Türkleri de güvenceye kavuşturacak anayasal değişiklikleri sonuna kadar destekliyorum ben.
AKP ile BDP, yeni bir anayasa konusunda anlaşırsa, bu anayasa değişirse, demokrasinin ve hepimizi güvenceye kavuşturacak yeni bir hukuksal yapının kapısı açılırsa çok sevinirim.
Bir “maksadım” varsa, maksadım budur.
Ama bunun için hiç kimsenin lafını, birilerini “manipüle etmek” için çarpıtmam.
Kürt halkının büyük çoğunluğuyla ters düşen, Kürt “sivil toplum kuruluşlarıyla” çelişen, 12 Eylül hukukuyla hesaplaşmak isteyen Kürtlerin sandık başına gitmesini istemeyen BDP’li politikacıların manevraları bana fazla “kıvrak” geliyor son zamanlarda.
Bu yüzden saygısızlaşıp kabalaştıklarını düşünüyorum.
Ben BDP’li politikacılardan da, hoyratlıklarından da sıkıldım, çocuğum yaşındaki birinden hakaretler işitmek de hoşuma gitmiyor, yazıişlerindeki arkadaşlarımın neredeyse tümü karşı çıktı ama ben bundan sonra BDP yönetiminden demeç istemiyorum.
Biliyorum bu gazeteciliğe aykırı, bu yüzden tiraj da kaybedebiliriz ama ben o kadar da iyi bir gazeteci değilim, iş hakarete geldiğinde tiraj falan da umurumda değil.
BDP, “maksatlı” olmayan, 12 Eylül anayasasının değişmesini istemeyen gazetelerle konuşsun.
Yolu da açık olsun.