Kütüphane Hizmeti ve Eşekli Kütüphaneci

Naim ÖZGÜNER

 

Rahmetli babam adına 9 bin kitabımla Düzce İl Halk Kütüphanesi içerisinde tahsis edilen "Hikmet Özgüner Okuma Salonu" açılışında eski Düzce Valisi Sayın Vasip Şahinin elinden plaket alırken!.. 

 Naim ÖZGÜNER  29 Mart 2013  Cuma 

Mustafa Güzelgöz, diğer adıyla Eşekli Kütüphaneci (D. 1921 – Ö.2005) Kütüphaneyi halkın ayağına götürmek için Nevşehir Ürgüp te yedi katır ve üç atı ile birlikte yöredeki 36 köye kütüphane hizmeti götürmüştür.

1963 yılında Mustafa Güzelgöze Amerikan Barış Gönüllüleri Derneği The Lane Eryant Internatıonal Volunteer Citation tarafından İnsanlığa Hizmet Ödülü verilmiştir.

Nevşehir Devlet Hastanesinde kalp yetmezliğinden tedavi görürken 18 Şubat 2005 te 85 yaşında vefat etti.

Mustafa Güzelgöz İstanbula çalışmaya gider, burada Tiftik ve Yapağı Dış satım Birliğinde depo memuru olarak iş bulur; fakat II. Dünya savaşının çık ması üzerine 1940 yılında askere alınır, Tokat ta 3,5 sene askerlik yapar. Ardından memleketine döner. Ürgüp te Tahsin Ağa Kütüphanesi memure sinin emekliliğe ayrılması üzerine boşalan kadroya Güzelgöz atanır.

İlk iş olarak harf devrimi sonrasında kütüphanenin rutubetli bir odasına atıl mış olan Osmanlıca kitapları çıkartarak kurtarır. Kütüphanecilik tecrübesi olmamasına rağmen kütüphanecilik üzerine yazılmış bir el kitabından yarar lanarak modern bir kütüphane oluşturma çabasına girişir. Yakın çevresinde ki tanıdıklarından ellerindeki kitapları kütüphaneye bağışlamalarını sağlar. Hikayesi de böylece başlamış olur.         

Yıl 1943. Genç Mustafa’nın tayini kütüphaneci olarak Ürgüp Tahsin Ağa Kü tüphanesi’ne çıkar. Kütüphane görevlisi olarak ‘halka nasıl faydalı olabilirim diye düşünmeye başlar. Kütüphanede heyecanla okurları bekler; bir gün o lur, beş gün olur, gelen giden yok. Etraftakilerle konuşur, herkese anlatır, a ma yine de gelen giden olmaz. Amirlerine durumu bildirir. Amirleri: -Karde şim otur oturduğun yerde, maaşını düzenli alıyor musun sen?-Alıyorum.
-Ee, o zaman ne karıştırıyorsun ortalığı, gelen giden olsa maaşın mı artacak. Başına daha fazla bela mı alacan, o kütüphaneye yıllardır kimse gelmiyor zaten.

23 yaşındaki genç memur, ne yapayım diye düşünmeye başlar. Sonunda ak lına bir fikir gelir, eşine söyler. Eşi önce “Deli misin bey” der, ama kocasının bir şeyler üretme, işe yarama çabasını yakından görünce fikrini kabullenir. O dönem devletteki amirlerinin çıkardığı tüm engellerin tek tek, bin bir güç lükle üstesinden gelir; Kütüphaneyi köylülerin ayağına götürmeye karar ve rir. Amirlerini ikna eder, her bir sandığa 180-200 kitap sığacak kadar san dıklar sipariş verir marangoza. Ayrıca kütüphaneye eşekler satın alır. Kitap ları sandıklara koyar, sandıkları da eşeğe yükler ve köy köy gezmeye baş lar. 36 köye hizmet vermeye başlar. Bu arada bakanlığa başvurarak iki adet yeni memur kadrosu ve eşekler için yem bedelinin karşılanmasını is ter. Kütüphaneye de bir yazı asar: “Sadece Pazartesi ve Cuma günleri açık tır.”  Köydeki çocuklar şaşırır. Eşeğe bir sürü kitap yüklemiş bir amca, o ga riban çocukların küçücük ellerine kitapları verir. “Çocuklar bunları okuyun, aranızda da değişin. On beş gün sonra aynı gün gelip alacağım. Aman yıprat mayın, diğer köylerdeki arkadaşlarınız da okuyacak” der. Mustafa artık Ürgüp’teki kütüphanede bir iki gün durmakta, diğer günler eşeği ile köy köy gezmektedir. Köylerdeki çocuklar Eşekli Kütüphaneci amcayı her sefe rinde alkışlarla karşılarlar. Kalpleri küt küt atar heyecandan, sevinç içinde yeni kitapları beklerler. Mustafa Amca’nın ünü tüm civar köylere de yayı lır.

Köylüyü kütüphaneye çekmek amacıyla topladığı yardımlarla kütüphaneye radyo satın alır ve koyar. Köylü erkekler kütüphaneye gelmeye başlarlar.   
Zamanla insanlar da kütüphaneye gelmeye başlar.

Yanlız bir şey dikkatini çeker Mustafa amcanın; kütüphaneye kadınlar hiç gelmiyor. Bunun için şu çareye baş vurur; Almanya da bulunan Zenith ve Singer dikiş makinesi yetkililerine mektup yazar: “Bana şunun için dikiş ma kinesi yollarsanız, firmanızın adını kütüphanenin girişine yazayım” der. Zenith dokuz tane, Singer bir tane dikiş makinesi yollar. Salı günlerini kadın lar günü yapar. Kumaşı alan kadınlar kütüphaneye koşar. On makine yet mediği için sıra oluşur. Sırada bekleyen kadınların eline birer kitap verir, beklerken okusunlar diye. Okuma-yazma oranının düşüklüğünü görünce Halkevlerine okuma yazma kursları vermeye gider. Halıcılık kursları başla tır, bölgede halıcılığı canlandırır.

Mustafa Güzlgöz, Kütüphane Müdürlüğü dışında on iki kuruluşta görev al maktadır. Tüm bunlara karşın kütüphane hizmetini ihmal ettiği ve diğer görevlerinde şahsi çıkar sağladığı şikayeti üzerine Valilik bir soruşturma açar. Soruşturmayı yürütmek için Ankaradan müfettiş gelir. Müfettişin yap tığı tahkikat sonucunda suçlu bulunur. Üç maaş ceza indirimine karar veri lir. Görüşmek amacıyla gittiği Nevşehir valisi Mehmet bey, Güzelgöze onun adına emekliliğini istediğini söyler. Mehmet Güzelgöz ya da Eşekli Kütüpha neci amca 1972 yılında 28 yıllık kütüphanecilik görevine 50 yaşında, birileri nin inat ve hainliği yüzünden veda eder ve emekli olur.

Mustafa Amca tüm köylüler arasında efsane olur, yıllar geçtikçe köylerdeki çocuklarda okuma aşkı yerleşir. 18 Şubat 2005 yılında Mustafa Amca vefat eder. Tüm Kapadokya halkı çok üzülür, aralarında toplanırlar. Ürgüp’e Eşekli Kütüphaneci Mustafa Güzelgöz ve eşeğinin heykelini dikerler.

Bir İstanbul ziyaretinde Millet Kütüphanesine uğradığında, kendisi hakkın da olumsuz raporu yazan Müfettiş Şemim Beyle karşılaşır. Müfettiş bey, ra poru olumsuz yazması için kendisine baskı yapıldığını söyler. Ancak tüm ıs rarlara rağmen Mustafa Güzelgöz kimin baskı yaptığını öğrenemez.

Öyle bir hayat yaşayın ki öldüğünüzde yeriniz doldurulamasın.

Öyle bir hayat yaşayın ki öldüğünüzde ölümünüze tabutçu bile ağlasın

Öyle bir hayat yaşayın ki öldüğünüzde bulutlar gözyaşlarını sizin için döksün.

Yoksa nice insanlar vardır, memleketlerine yegane hizmetleri ölümleriyle olmuştur. Ne acı değil mi?

"Ene men beddele bil kütübissahabi lem yecid li vafiyen illa kitaba"

Farsça bir atasözüdür. "Ben dostlarımı kitaplar ile değişen bir kimseyim. Zira kitaptan daha vefalı dost bulamadım."

e-mail: naimozguner81@gmail.com / www.naimozguner.com