Bu günlerde sağa sola saldıran sözde Ermeni soykırımının inkârını suç sayan, para ve hapis cezası getiren yasayı Türkiye'nin tepkilerine rağmen kabul eden Fransa, ‘Eceli gelen Köpek Cami duvarına siğermiş’ hesabı mecliste onayladı. Fransızların gizli Türkî’ye düşmanlığını bilmemize rağmen son aldıkları küstah karar, Fransa’nın gerçek yüzünü gözler önüne serdi. Alınan kararda fikir ve vicdan hürriyeti hiçe sayılarak, ekonomik krizle beraber Avrupa’da Rönesans, aydınlanma çağının bittişinin ve karanlık çağa dönüşün bir göstergesidir.
Yüzyıl önce biz hasta adamdık, hasta adamdan genç bir Türkiye Cumhuriyet kuruldu. Bu gün dünya ve batı ekonomik krizin içerisinde kıvranırken, Türkiye’nin dinamik ekonomisi Ortadoğu"da artan nüfusu, dünyadaki gelişmelere göre politika üretmesi, Fransa ve Sarkozy’i´- Almanya ve Merkel’i müthiş rahatsız etti ki, bu küstah kararı alındı.
Fransızların bu kararı almasındaki en büyük güç bana göre Almanya. Zira Almanya, ülkesinde yaşayan, 3 Milyon Türk ve Türkiye’nin yaptırımlarından çekindiği için, âlemin delisi Sarkozy’i ve ekibini öne sürdü.
Bu karardan sonra Fransa’nın tarih boyunca yaptığı katliamlar, zorbalıklar, Türk basını tarafından haklı olarak yazılıp- çizilecek. Ben oralara girmeyeceğim ama ‘’ kendi gözündeki merteği görmez elin gözündeki çöpü gören’’ zavallı Fransa’ya bazı şeyler hatırlatmak istiyorum:
Sözde Ermeni soykırımını kaşıyanlara şunu sormak lazım? 700- 800 yıl Ermenilerle kardeşçe yaşayan Türk milleti ne oldu da bir günde Ermenileri yok etme kararı aldı?Türklerin Malazgirt savaşı ile birlikte Anadolu’ya girmelerini bir bayram havası içinde karşıladıklarını kendi tarihçileri yazar. Nitekim, Selçuklular Bizans'ın ezmeye ve yok etmeye çalıştığı Ermeni kilisesini himaye etmeye başlamış, Ermeni kilisesi, manastırları ve ruhban sınıfına Bizans tarafından konulan ağır vergileri kaldırarak bunları vergiden muaf tutmuş. Bu durumu ünlü Ermeni tarihçi Urfalı Mateos 129 sayı kroniğinde Selçuk Sultanı Melikşah'tan şöyle söz etmiştir:
"Melikşah'ın kalbi Hıristiyanlara karşı şefkat ve iyilikle doluydu. İsa'nın evlatlarına çok iyi davrandı. Ermeni halkına refah, barış ve mutluluk getirdi(1)."
Yine Mateos, Sultan Kılıç Aslan'ın ölümünden sonra ise şunları yazmıştır:
"Kılıç Aslan'ın ölümü Hıristiyanlar yasa boğmuştur. Zira bu Sultan yüksek karakterli ve hayırsever bir insandı."
Osmanlı Devletinin kuruluşu, gelişmesi ve özellikle İstanbul'un fethi sonucu Bizans'ın yıkılmasıyla Ermeniler için tarihlerinin hiç bir döneminde yaşamadıkları yeni bir çağ açılmış, üzerindeki dinsel, siyasal, toplumsal, ekonomik ve kültürel her türlü baskı kalkmış ve barış, güven ve refah dönemi başlamıştır. Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u fethinden sonra Bursa'daki Ermeni dinî lideri Hovakim 1461'de İstanbul'a getirilmiş ve Fatih'in fermanı ile İstanbul'da bir Ermeni patrikhanesi kurulmuş.
Osmanlı tarihi Ermenilerden 29 Paşa, 22 Bakan, 33 milletvekili, 7 Büyükelçi, 11 Başkonsolos ve Konsolos, 11 Üniversite öğretim üyesi ve 41 yüksek rütbeli memur kaydetmektedir. Ermeni Bakanlar arasında Dışişleri, Maliye, Ticaret ve Posta Bakanları gibi son derece önemli ve kilit mevkilerde bulunanlar olmuştur.
Bu örneklerden yüzlercesi batı tarih kitaplarında da geçmektedir. Şimdi Sarkozy komutanlığında Fransa’nın ve batının Ermenilere kötü muamele ettikleri, baskı yaptıkları ve ezdikleri gibi iddiaların aksini düşünenlere, hapis ve para cezası da getirmeleri, vicdandan ve sağduyudan uzak kirli ve kurnaz hesapların peşinde koşmaktır. Bu kirli hesapların peşinde koşanlara gene en güzel cevabı yabancı tarihçi ya da yazaRların eserlerinde görebiliriz. Kör değillerse gerçekleri kendi tarihçilerinden okur ve öğrenirler.
Voltaire:
"Büyük Türk çeşitli dinlerden 20 milleti barış içinde yönetmektedir Türkler Hıristiyanlara savaşta ılımlı, zaferde yumuşak olmayı öğretmişlerdir"
Philip Marchall Brown:
"Türkler kazandıkları büyük zafere rağmen fethettikleri yerlerin halkına, kendilerini kendi yasa ve gelenekleri uyarınca yönetme hakkını cömertçe bahşetmişlerdir."
Venizelos Hükûmetinin Dışişleri Bakanı Politis:
"Türkiye'deki Rumların çıkarları Türklerden başka hiçbir güç tarafından bu kadar iyi korunamazdı."
J.W. Arnold:
"Türk ordularının fethettikleri yerlerde din ve kültüre müdahale etmediği tarihin inkar edemeyeceği bir gerçektir."
Alman Generali Bronsart:
"Türkler; kendilerine dokunulmadığı takdirde, başka dinlerden olanlara karşı dünyanın en hoşgörülü insanlarıdır."
Son olarak şu örneği verelim: Napolyon Bonapart, Akka yenilgisi üzerine Osmanlı İmparatorluğundaki Katolik Ermenileri yönetime karşı ayaklandırmayı ve bir tür intikam almayı düşünür. Bunun mümkün olup olmayacağını İstanbul'daki Büyükelçisi Sebastiani'den sorar. Büyükelçinin yanıtı çok açık ve kesindir:
"Ermeniler hayatlarından o kadar memnundurlar ki, buna imkân yoktur"
YARARLANDIĞIM KAYNAKLAR
URFALI MATEOS, (Mathieu d'Edesse); Chronicles. No.129.
Türk Ermenilerinden Gerçekler, Jamanak Yayını. İstanbul, 1980, sayfa 4 ve KOÇAŞ, Sadi; Tarih Boyunca Ermeniler ve Türk - Ermeni İlişkileri. Ankara, 1967. sayfa 92 -I 15.