Kurtuluş savaşı İslâmî bir cihad hareketidir. Bana inanmayan, Prof. Mete Tunçay'a ve diğer ciddî, namuslu, güçlü tarihçilere sorsun.
23 Nisan 1920'de açılan Büyük Millet Meclisi'nin ilk oturumunda en yaşlı üye sıfatıyla başkanlık yapan Sinop Milletvekili Şerif bey, Meclis'in amacının "Halife Padişah'ı ve vatanı kurtarmak olduğunu" (Halife'ye öncelik veriyor!..) beyan etmiş ve daha sonra kürsüye çıkan M. KemalPaşa da onu tasdik etmiştir.
Meclis'in çıkardığı kanunlar içinde Men'-i Müskirat (Alkollü sarhoş edici içkileri yasaklama) Kanunu vardır.
Meclis'in kürsüsü üzerinde Kur'ân-ı Kerîm'in şûra âyeti büyük bir levha halinde yazılıydı.
Meclis'te yetmiş kadar sarıklı din âlimi, fakih ve şeyh bulunuyordu.
Sakarya savaşında Türk ordusuna, savaştan sonra Ayasofya camii müze yapılacak, karılar açılacak denilebilir miydi?
Kurtuluş savaşını başlatan Erzurum ve Sivas kongreleri de birer İslâmî kongre idi.
Baylar, Bayanlar, Yoldaşlar,Sazanlar,Mazanlar, Kriptolar!.. Kurtuluş savaşını çarpıtmayın. Belgeler ortada, fotoğraflar ortada, yerli ve yabancıların kitapları, makaleleri, araştırmaları ortadadır.
Kurtuluş savaşı İslâm için, Müslüman halk tarafından yapılmıştır.
İslâmî bir mücâhede ve mücadeledir.
İslâm'ı, İmanı, Kur'ân'ı, vatanı, milleti, Devlet'i korumak için yapılmıştır.
Bu gerçeği inkâr ve tekzip etmek güneşi balçıkla sıvamaya kalkmak kadar saçma ve abestir.
Kurtuluş savaşı İslâmî bir cihad değildi de,
Öncelikle Halifeyi kurtarma beyanları ne oluyor?
Millet Meclisi'nin bir Cuma günü Cuma namazından sonra Kur'ân okunarak, kurbanlar kesilerek açılması ne oluyor?
Onca sarıklı ulemâ, fukaha ve şeyhler ne oluyor?
İstanbul'da bile içki yasağı yok iken Ankara'daki içki yasağı kanunu ne oluyor?
Meclis'de bazı (içinden) dinsiz milletvekilleri varmış, bazı kesan gizli gizli rakı içiyormuş, bazıları kötü niyetli imiş... Bunlar, Kurtuluş Savaşının İslâmî bir mücahede (cihad hareketi) olduğu tezini çürütmez.
* (İkinci yazı)
2012 GÜNEŞ FIRTINASI
2012'de güneşte muazzam bir fırtına olacakmış ve dünyayı 100 milyon atom bombası şiddetinde etkileyecekmiş.
Elektrik sistemleri çökecekmiş.
Bütün bilgisayarlar, elektronik âletler, cihazlar ve sistemler çalışmayacakmış.
Bunların tâmiri veya değiştirilmesi 4 yıl alacakmış.
Düşünebiliyor musunuz?
Uçaklar çalışmayacak.
Trenler çalışmayacak.
Doğalgaz çalışmayacak.
Tramvaylar, metrolar, yakıt istasyonları çalışmayacak.
Otomobiller, otobüsler de...
Kış mevsiminde olursa kaloriferler yanmayacak. Millet oduna kömüre dönecek. Odun ve kömür ateş fiyatına olacak. Dumandan göz gözü görmeyecek.
Hastaneler çalışmayacak, ameliyatlar yapılmayacak.
Yazarkasalar çalışmayacak.
Cep telefonları devre dışı kalacak.
Asansörler çalışmayacak, üst katlarda oturanlar yandı.
Dünya altüst olacak.
Gerçi elektrik ve bilgisayar olmayınca savaş da yapılamaz...
Terörizm yapılabilir. Yağmacılık başlar.
Böyle şeyler meydana gelir ve benim de ömrüm olursa ne yaparım?
Köydeki evime çekilirim. Yakacak biraz odun, gece aydınlanmak için birkaç gaz lambası. (Jenaratör işe yaramaz, çünkü o krizde yakıt bulunmaz.)
Yiyecek meselesi önemli: Biraz un, bulgur, pirinç, makarna, erişte, kuskus, konserve...
Yazı yazmak kolay da, gazete çıkabilirse oraya göndermek zor olacak.
Çocukluğumda gazyağı lambası kullanırdık. Şişesi is tutar, her gün temizlenirdi.
Bundan onbeş yirmi yıl önce Şeyh Nâzım hazretleri "Öyle bir gün gelecek ki, bütün elektrikli ve elektronik cihazlar çalışmayacak, işlemeyecek, âtıl hale gelecek..." demişti de aklım ermemişti. Meğerse bir bildiği varmış.
* (Üçüncü yazı)
BEDİÜZZAMAN'IN TALEBESİ VEFAT ETTİ
BEDİÜZZAMAN hazretlerinin talebelerinden 105 yaşındaki Abdullah Gayretlioğlu Emirdağ'da vefat etti. Allah rahmet eylesin. Fotoğrafını gördüm, başında imâme (sarık), sırtında cüppe vardı. Merhum tenekecilik yaparmış. Bediüzzaman bir keresinde ona kırılan kaşığını göndermiş, onarsın diye. Tenekeci Abdullah efendi, kaşığın yenisini göndermiş. Bediüzzaman kabul etmemiş, o kırılan kaşık bana 25 senedir hizmet ediyordu, onu tâmir etsin demiş.
İnsanların kullandıkları eşyalarla ilgili sırlar vardır. Bunları anlamak, anlatmak zordur. Eşyalara, elbiselere, çantalara vs'ye sahiplerinden bir şeyler sızar sanki.
Mutlu, asil (ruh asaleti), ahlâklı ve faziletli bir kimsenin eski gömleğini bulursanız bereketlenmek için onu giymekte hiç tereddüt etmeyiniz.
Fıkra: Eski sultanlardan biri hastalanmış, doktorlar çaresini bulamamış. Hükemadan biri "Sultanım, hiç derdi olmayan mutlu bir insanın gömleğini giyerseniz şifa bulursunuz" demiş. Bütün ülkeyi aramışlar taramışlar, nihayet bir yaylada mutlu bir çoban bulmuşlar. Ne yazık ki, onun da gömleği yokmuş, iki peştemala sarınıp geziyormuş...
Hâlâ kullanılabilecek durumda olan eski eşyalarınızı hoyratça ve vefasızca atmayınız. Kullanmaya devam ediniz. İlle değiştirecekseniz muhtaç birine veriniz, o kullansın.
Allahü Teâlâ hazretleri Bediüzzaman'a ve has talebelerine rahmet eylesin. Müslümanca yaşadılar. Gerçek Nurcuları tanırım. Onlar namaza çok önem verirler. Namaz kılarken başlarında imame veya takke bulunur. Cüppe giyerler. Tesbihata çok dikkat ederler.
Üstad hazretleri namaz kılarken cebinde para bulundurmazdı. Ömrü boyunca Frenk elbisesi giymemiş, Frenk yazısıyla yazmamıştır.
Evliyaullahın, Ricalülgayb'ın, Sâlihlerin, âbidlerin ruhaniyetleri ve duaları üzerimize sâyeban olsun.