KURBANIMIZ KÖTÜ HUYLARIMIZ OLSUN

Lütfi AYHAN

          Bizden başka hangi ülke bu kadar uzun bir kalkışmayı yaşadı? Elbette her insanın, her ailenin, her ülkenin sıkıntıları, hastalıkları, dertleri, sorunları var. Çünkü zaten bu dünya “sıkıntılar diyarıdır”.  Resulullah(sav) asırlar önce vahyin ilhamı ile buyurmuştu: “La rahate fiddünya” diye. Ama lakin fakat… Ülkemiz kadar aynı problemi, aynı derdi bu kadar uzun yaşayan devlet yok gibi. PKK teröründen bahsediyorum. Cumhuriyetin ilk yıllarından beri devam eden M. Kemal, İsmet Paşa, Demirel, Özal, Ecevit, Çiller, Erbakan,  Erdoğan zamanında da devam eden bu bitmez sıkıntı şimdi de Davutoğlu'nun kucağında. Sağcısı, solcusu, yolcusu,  ilericisi, gericisi, ortacısı… Birçok hükümeti, birçok lideri eskiten bu sorun tam bitecek derken tekrar hortladı.

                Ölen her candan hepimiz öyle veya böyle sorumluyuz. Ölenler,(şehit olanlarda, teröristlerde) bu ülkenin nüfusuna kayıtlı insanlar. Şehit edilen polisler, askerler, Atılan füzeler, yakılan araçlar, sıkılan kurşunlar, patlatılan bombalar, harap edilen yollar, bozulan istikrar, hırpalanan ekonomi… Hepsi ülkemizin, hepsi insanımızın, hepsi ümmetin kaybı…  

                Toprağa düşen her can bu ülkenin evladıdır. PKK içindeki çok küçük bir azınlığı yok sayarsak her iki taraftan da ölenlerin aileleri Müslüman’dır. Bu kirli dönemde kaybedilen canların yüzde doksan dokuzu bu ülke vatandaşlarına aittir. Asker, polis, korucu normal vatandaş ve teröre kanmış PKK’lılar(çok azı hariç) hepsi bu ülkenin nüfusuna kayıtlı insanlardır. Bu kirli kavgada ölenlerin adlarına bakın; Ahmet, Ali, Veli, Mustafa, Ayşe… Adı, George, Maykıl, Frank, Mişon olan var mı? Yok. O zaman bu kirli süreç hep bize zarar veriyor, bu karanlık dönem hep bizi mahvediyor. Öyleyse bu devri bitirecek olanlarda George’lar, Mişon’lar değil, Mehmetler, Mustafalar, Aliler, Hasanlar, Ayşeler Zeynepler, Baranlar, Şivanlar, Azadlar , Asminler olacaktır…” İslam coğrafyasının Türkiye bölümünde toprağa akıtılan kanlar İslam kanıdır. Tıpkı Suriyede, tıpkı Irak’ta, tıpkı Pakistan’da, tıpkı Libya’da, tıpkı Somali’de, tıpkı Sudan’da olduğu gibi. Osmanlı, İslam şemsiyesini bırakıp batıdan gelen ırk şemsiyesine büründüğü gün bunun böyle olacağı belliydi. Batılıların Türklere, Araplara, Arnavutlara, Boşnaklara verdiği, onlarında mal bulmuş mağribi gibi sarıldığı kavmiyet şemsiyesinin ümmeti parça parça edeceğini “Ebedi gerçekler kitabı olan Kuran” yazmış, kutlu elçi de asırlar önce söylemişti. 
 
          Kurtuluşumuz kolay olmayacak. Çünkü bu topraklara haksız olarak çok kan döküldü ve bu nedenle İslam coğrafyası kirlendi. Bu kiri, ancak ve ancak; toprağa verdiğimiz o “Gök Ekinlerin” aziz ruhları, kin ve nefretten arındırdığımız kalplerimizin içten duaları, Gök Ekinlerin; ” gözü yaşlı, bağrı taşlı, gecesi gündüzüne karışmış, “gündüzleri tün” olmuş o mübarek annelerinin gözyaşları temizleyebilir. Haydin anneler! Haydin bağrı yanık tüm Müslümanlar; gayret edin, dua edin, ağlayın! Ağlayın ki kurak çölde mahsur kalmış insanlık ve İslam gemisi yüzebilsin. Bunun reçetesi bu topraklarda. Türkiye kurtulursa İslam alemi de kurtulur. Çünkü İslam dünyası, Ortadoğu ve Balkanlar hala lider görüyor bizi. Birçok milletin aklını başına Osmanlıdan sonra yaşananlar getirdi.
 

           Bu konuda herkes üzerine düşeni yapmak zorunda. Tabi bu mevzuda baş sorumlu yöneticilerimiz.  İdarecilerimiz, kaypak, zalim, emperyalist, kan içici, katliamcı, dönek, münafık huylu düşmanları ve onlara kanıp en başta kendilerini ve ardından bölge halkını mahveden bebek katili, gözü dönmüş canileri iyi tahlil edip ona göre tedbirler almalı, duruma göre politikalar üretmeli, eylemler gerçekleştirmeli. Bunlar onların boyunlarının borcu. Bizlerin,  yani sade vatandaşın  görevi ise şunlardır. En başta şunu bilmemiz gerek. Bir sineğin kanadı bile Allah’ın takdirinin dışında gerçekleşmez. Düşen her yaprak onun iradesi dâhilinde düşer. Kaldı ki bu gibi önemli bir hadise kaderin dışında gerçekleşmiş olsun. Türkiye bir gemi, T. Cumhuriyeti vatandaşlarının tümü de o geminin yolcuları. Bu yolculukta herkesin öyle veya böyle bir sorumluluğu var. Hiçbir şey yapmayan gemiye zarar vermemeli. Bu hengamenin, bu karışıklığın, bu kalkışmanın sona ermesi, Allah’ımızın hepimizi sahili selamete çıkarması için dua etmeli, İbadetlerimiz artırmalı, ahlakımız düzeltmeye çalışmalı, fakire, fukaraya, kimsesize yardımları daha fazla artırmalı, birbirimize daha fazla kenetlenip hoş görü musluklarımızı daha fazla açarken, kin, nefret, buğz, gıybet musluklarını ise daha sıkı kapatmalıyız.

           Herşeyin Allahın izni ve takdiri ile meydana geldiğine inanan bizler, bizi bu sıkıntılı durumdan ancak Onun(cc)  kurtarabileceğini bilerek inancımızı bir kere daha gözden geçirip, ibadet ve amellerimizi bir kat daha artırmalıyız. Tüm kötü huylardan arınıp, tekmil güzel huyları çoğaltmalıyız. Kısaca bu kurbanda başta yalan, iftira, dedikodu, olmak üzere tüm tüm kötü huylardan arınıp, tekmil güzel huyları çoğaltmalıyız. Bununla birlikte tüm insanlık için, bütün ümmet için,  ülkemiz, milletimiz ve tüm mazlumlar  için en içten dualar etmeliyiz. Kurbanımızla birlikte ümmetin içinde bulunduğu sıkıntılardan halas olması için, ülkemizin içine düştüğü cendereden çıkması için,  kötü huylarımızı  da kurban etmeliyiz.

Rabbim Kurbanlarımızı ve dualarımızı kabul buyursun.  (amin) 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.