Mü‘minlerin Kurban İbadetine bakışı, hayat rehberimiz olan Kur’an ve son elçi (Hz. Muhammed sav) in sünneti çerçevesinde olmalı. Maalesef günümüz Müslümanları gerek kaynaklardan koptuğu için, gerekse İslami pratik hayattan uzak kaldıklarından dolayı bu dengeyi, bu ölçüyü yitirmiş durumdalar. Bu sebepten dolayıdır ki günümüzde biz Müslümanların çoğunun aklına “Kurban” denince ilk olarak bayramda kesilen milyonlarca hayvan geliyor.
İSLAM BİR MERHAMET MEDENİYETİ OLDUĞU HALDE..
Gereksiz yere bir yaş dalı bile kırmayı, gerekmedikçe bir kuşu bile avlamayı uygun görmeyen İslam, nasıl oluyor da Kurbanda milyonlarca hayvanın kesilmesini emrediyor? Dini, güdük akılları ve taparcasına sevdikleri katil Avrupa’nın değerleri ile kavramaya çalışan batılılar ve onların azad kabul etmez yerli “fikir köleleri” bazı ezik müstağripler, (güya) bu “çelişkiyi” her bayram öncesi dillerine dolarlar ve dinimize hayâsızca bel altı vuruşlar yaparlar. Bu işteki en büyük garabet ise Kurbana karşı çıkan, güya hayvanlara acıyan bu insanlar, dünyada en fazla et tüketen milletler olmasıdır.
I. Ve II. Dünya savaşlarında 70 milyona yakın insanın ölümüne sebep olan, günümüzde de başta Müslümanlar olmak üzere milyonlarca Asyalı ve Afrikalı mazlumun kanına girmeye devam eden bu batılı kan dökücülerin, ibadet için kesilen hayvanlara acımaları! Sahtekârlığın, riyakârlığın, ikiyüzlülüğün resmi belgesidir.
BİR MÜSLÜMAN KURBANA NASIL BAKAR
İslam’a teslim olmuş bir mümin, her mevzuda olduğu gibi Allah’ın Kurban emrine de; ”Amenna ve saddekna” diye mukabele eder. Çünkü bir Müslüman inanır ki her şeyin sahibi, bu günün ve yarının (yani sonsuz hayatın) tek hâkimi rabbimiz (Allah), ne derse doğrudur ne emrettiyse o emir mutlak güzeldir, amasız fakatsız derhal yerine getirilmelidir. Bu cümleden olmak üzere Kurban kelimesi bize, Allah’ı, Peygamberi, Kur’anı, Hz İbrahim’i, Hz İsmail’i, Hz. Hacer’i, Cebrail’i, Koç’u, bıçağı, teslimiyeti, mutlak itaati, kesmeyi… Ve bunların sonunda da zaferi/ bayramı akla getirir. Düşünün bu dünyadaki en büyük sevgi EVLAT SEVGİSİDİR" Rabbimiz Hz ibrahimi bu sevgi ile imtihan ediyor. O mübarek peygamber de “Allah ne emretmişse doğrudur” diyerek, İsmail de “baba Allah emrettiyse vazifeni yap” diyerek Rabbe itaatin nasıl olacağını bizlere örnekliyorlar. Bu gün biz müminler Allah yoluna bırakın evladımızı, az bir paramızı değersiz bir malımızı bile vermekten imtina ediyoruz.
KURBANIN ANLAMI
Bu gün bizlerin, çocuklarımızın, çevremizin aklına maalesef Kurban deyince bunlar gelmiyor. Ya ne geliyor? Et, sığır, keçi, koyun, pahalı, ucuz, hisse, tatil, kredi, diyetisyen, kaçak boğa, acemi kasap… Geliyor. Televizyon da en çok konuşulan konular bunlar, elbette bunlar da kurbanla ilgili şeyler. Lakin Kurban denince bunlardan çok önce ve çok fazla akla şunlar gelmeli değil mi: Allah, din, ibadet, itaat, ahiret, cennet... Kurban denince aklımıza, Allah’ın emri, bu emir karşısında 90 yaşında kavuştuğu erkek evladı İsmail’i kurban etmeyi kabul eden İbrahim (as) gelmeli. Kurban denince aklımıza babasının kendisine bildirdiği, “ oğlum, Allah bana seni kurban etmemi emrediyor” emri ilahisini hiç tereddütsüz kabul eden ve ;”Baba Allah’ın emrini uygula! İnşallah beni sabredenlerden bulacaksın” diyen İsmail (as) gelmeli. Ve yine Kurban deyince aklımıza bu hadiseden yıllar önce, kocası İbrahim’e (as), kendisini ve küçücük oğlu İsmail’i çölün ortasına, ekinsiz, susuz, kervan geçmez, kuş konmaz bir bölgeye bırakıp giderken , “Bunu sana Allah mı emrediyor”? Diyen ve Ondan” evet” cevabını alınca “öyleyse baş üstüne” diyerek Allaha tevekkül eden köle/anne Hacer gelmeli.
Hayırlı bayramlar.