Cennetteki ayrılıktan sonra Hz. Adem ile Hz. Havva'nın dünyada Arafat'ta yani Mekke'de buluştukları rivayet edilir...
Mezopotamyalı (Ur) veya Anadolulu (Urfa) Hz. İbrahim babası Azer başta olmak üzere, kavminin mensupları ve Nemrut ile olan mücadelesini bitirince, Filistin ve Mısır'dan sonra Mekke'yi mesken edinir; eşi Mısırlı Hz. Hacer ve oğlu Hz. İsmail ile birlikte...
O Hz. İsmail ki; vakti gelip de "kurban" edileceğinde teslimiyet içinde olacaktır...
O Hz. Hacer ki; Hz. İbrahim'e verilen emir gereği, kundaktaki bebeği Hz. İsmail ile Zemzem'in fışkıracağı yeryüzündeki o "nokta"ya, sonra insanlığın merkezi olacak çöldeki o dağ başı "Kâbe"ye terk edildiğinde "teslim olup itaat edecek" ama boş durmayıp Safa ile Merve arasında "sa'y" edecek, çırpınırcasına defalarca (7 defa) gidip gelecektir... Allah'ın emriyle su ve yiyeceğin olmadığı çöldeki o dağ başında biricik bebeğiyle terk edildiğinde durmayacak, beşeriyete kıyamete kadar örnek olacak olan mücadelesini devam ettirecektir...
İnsanlığın Hz. Adem ve Hz. Havva ile başlayıp Hz. İbrahim, Hz. Hacer ve Hz. İsmail ile belli bir şekle bürünen ve Hz. Muhammed ile eşi Hz. Hatice başta olmak üzere, Ashab-ı Kiramın Arafat-Mekke-Medine üçgenindeki "23 yıllık cihatları" ile kıyamete kadar bütün insanlığa örnek olacak sisteme dönüşen mücadelesi devam ediyor...
H H H
Hz. Adem ile Hz. Havva ve çocukları...
Hz. İbrahim ile Hz. Hacer ve biricik oğulları Hz. İsmail...
Hz. Muhammed ile Hz. Hatice, Ashab-ı Kiram ve bütün beşeriyete rehberlik...
O'ndan geldik, O'na döneceğiz...
Ruhlar âleminden dünyaya, dünyadan âhirete...
Yaratılan ilk insandan itibaren, bütün insanlığın peygamberlerin önderliğinde ve rehberliğinde sürdürdüğü o kutlu O'na dönüş mücadelesi devam ediyor...
Bütün mesele, asıl mesele, biricik mesele; bu dönüşü, bu mücadeleyi fehmetmek, anlamak, kavramak, idrak etmek, şuuruna varmak ve beşikten mezara kadar süren dünya hayatındaki her merhalede gereğini bir ameller bütünü olarak yapmak...
Yapılması gerekenleri yaparken Hakk'a, hakikate, adalete, doğrulara "kurban" olmak; bâtıla, yalana, zulme ve her türlü yanlışlara "kurban" gitmemek...
İki nokta arasındaki "doğru" tektir ama o iki nokta arasındaki "yanlışlar, yalanlar, yamukluklar, eğriler, şeytanlıklar, bâtıl yollar" sonsuzdur, sonsuz!..
Bütün mesele işte o "doğru yol"dan, işte o "sırat-ı mustakim"den, her gün beş vakit namaz ve niyazda Fatiha Sûresi'ndeki yedi âyette anıldığı üzere ayrılmamak...
....
Evet, mücadele devam ediyor...
Bütün beşeriyet, bütün insanlık; kadını ve erkeğiyle, yaşlısı ve genciyle, doğulusu ve batılısıyla, kuzeylisi ve güneylisiyle, Avrupalısı ve Asyalısıyla, Amerikalısı ve Afrikalısıyla bütün beşeriyet, bütün insanlık "kurban" edilmek isteniyor...
Faizci tekel sömürü sermayesi; emrindeki "kapitalizm, komünizm, sosyalizm, faşizm, emperyalizm" başta olmak üzere, burada daha fazlasıyla adını anmaya gerek görmediğim her türlü "izm"lerle, bütün beşeriyeti, bütün insanlığı "kurban" etmek istiyor...
İnsanlık; işte yukarıda andığım "Ulu'l-Azm" yani azimet sahibi peygamberlerin bize "örnek olan ve kıyamete kadar hep örnek olmaya devam edecek mücadelelerinin rehberliğinde" iki cihan saadetine ulaşma mücadelesini devam ettiriyor...
Ama dikkat; artık iş başa kaldı! O önderler, o peygamberler artık yok! Ama onların vârisleri olan "âlimler" var. Evet, bu arada çok ama çoook dikkat edile; değişik tipleri ve çeşitleriyle başkaları değil, sadece ve sadece "âlimler" var. Kitap, Kur'an, ilim, âlim; "âlimler" ve sadece onları rehber edinen "liderler"... Evet, mücadele devam ediyor...