KÜÇÜK PRENS’TEN HAYAT DERSLERİ

Hüseyin YÜRÜK

Küçük Prens, Fransız yazar ve pilot Antoine de Saint-Exupery'nin 1943'te yayımlanan ve artık dünya edebiyat klasiklerinden biri olmuş ünlü romanı. Dünya klasiklerinden olan bu eserde; modern çağ insanın içine düştüğü yapay duygu ve hırslar çok ustalıklı bir şekilde anlatılmaktadır. Eserin Kuruluş Türkiye’si bölümü de mevcut. Küçük Prens,dünyanın yaklaşık 500 dil ve lehçesine çevrilmiş.

Basit bir çocuk kitabı gibi görünen ama aslında bir çok konuda derin anlamlar içeren Küçük Prens'te bir çocuğun gözünden büyüklerin dünyası anlatılır. Sahra çölü'ne düşen pilotun Küçük Prens'le karşılaşması ile başlayan kitapta Küçük Prens'in ağzından Saint-Exupery, insanların hatalarını ve büyüdükleri zaman unuttukları yalın çocuk bakışını vurgular.

Küçük Prens'in yazılmasının 80. yılı münasebetiylebugünlerde İstanbul Galataport'ta bir sergi düzenlenmiş. Bu sergide eserdeki kahramanlar canlandırılmış.

…………….

Kitaptaki kurguya göre; Yazarın uçağı birdenbire bozulur ve Sahra Çölü'ne iniş yapmak zorunda kalır. Çölde Küçük Prens ile karşılaşır. Küçük Prens yazara yaşadığı yeri, yaşadığı maceraları anlatmaya başlar. Anlattığına göre o, B-612 asteroidinde tek başına yaşayan bir prenstir. Küçük Prens bir gün diğer gezegenleri gezmek zorunda kalmıştır.

Küçük Prens diğer gezegenleri dolaşmaya başladığında insanoğluna ait süfli duygularla karşılaşır. Kralın gezegeninde otorite tutkusunu, sanatçının gezegeninde kendini beğenmişliği, sarhoşun gezegeninde saplantıyı, iş adamının gezegeninde amaçsız sahip olma tutkusunu, fenercinin gezegeninde öğrenmeden ve değişmeden emir yerine getirmeyi, coğrafyacının gezegeninde ise elitizmi görür.

Küçük Prens hepsinden mutsuz ayrılır. Gezdiği son gezegen ise Dünya'dır. Dünya, diğerlerinden farklı olarak büyük ve kalabalık bir gezegendir. İnsanların kendi değerlerinden daha çok, giysileriyle anlam ve değer kazandıkları bir yerdir.

……………

Kitapta anlatıldığına göre; Küçük Prens'in yaşadığı asteroidi(B612) 1909 yılında bulan bir Türk astronomdur. Hatta bu astronom asteroidi Uluslararası Astronomi Kongresi'nde anlatır. Fakat fesli kafası ve doğulu giysilerinden dolayı kimse onu dinlemez. Ama bir Türk diktatörün kıyafet devrimi yapıp herkesi Avrupalı gibi giyinmeye zorlamasından sonra aynı astronom bu defa modern kıyafetlerle kongreye katılır ve herkes onun tezleri konusunda ikna olur.

Kitapta Exupery'nin anlattığı manidar bir olay daha var:Küçük prens bir gezegene gider. Burada bir adamla tanışır.Adam bir süre sonra cebinden bir kutu çıkararak bundan bir tablet alıp içer. Sonra övünerek şunu söyler: Biz bu gezegende yaşayanlar artık yemek yemenin külfetini kaldırdık. Yemekteki bütün vitamin ve ihtiyaçları bu tablete yükledik. Hap içiyoruz, iş bitiyor.

Küçük prens merakla sorar: Bunu niçin yapıyorsunuz? Adam gururla cevaplar: Zaman kazanmak için. Küçük prens yine merakla sorar -Peki, kazandığınız vakti ne yapıyorsunuz?Adam şaşırır, bir süre bocaladıktan sonra omuz silkerek kestirip atar. -Bunu hiç düşünmedik doğrusu.

……………………….

İnsanoğlu garip bir yaratıktır. Bazen en hayırlı bir iş için bile kullandığı yöntem gayesinin önüne geçer veya gayenin kendisi olur.

Bazen kullanılan yöntem bir fırtınaya dönüşür, hem muhatabını hem gayeyi yok eder.

Emevi Halifesi Muaviye'nin “Keşke Zi Tuva denilen köyde yaşamış ve ölmüş bir Kureyşli olsaydım da emirlik, hakimlikile uğraşmasaydım” demesindeki derin anlamı belki buralarda aramak gerekir.

(Kaynaklarda nakledildiğine göre;Hz. Muaviye, uzun boylu, beyaz tenli, heybetli bir zat idi. Güzel konuşur, güzel idareli davranırdı. Sanki her bakımdan devlet başkanı olmak için yaratılmışdı.Hz. Ömer, Hz. Muaviye'ye her bakışta 'Bu, ne güzel bir Arab Sultanıdır' derdi. Hz Muaviye, Huneyn Gazasında Resulullahın önünde babası ile birlikte çarpıştı. Tebük Gazvesine katıldı. Veda Haccında bulundu. Hz Ebu Bekir ve Hz Ömer zamanlarında Suriye taraflarındaki savaşlara katıldı. Hz Ömer, onu Şam valisi yaptı. Hz Ömer zamanında 4 yıl, Hz Osman zamanında 12 yıl, Hz. Ali zamanında 5 yıl, Hz Hasan zamanında altı ay Şam'da 21 sene vali oldu Kufe'de halife seçildi. 19 sene, dört ay halifelik yaptı.İslamiyet'in yayılmasında kıymetli ve pek çok hizmetlerde bulundu. Miladi 662'de Sicistan'ı, 663'de Sudan'ı, bir sene sonra Afganistan'ı, Kabil şehrinive Hindistan'ın kuzey kısmını, 665'te Tunus'u (Afrikiyye'yi) aldı. 668'de gemilerle gittiği Kıbrıs'ı ve iki sene sonra da İran'daki büyük Kuhistaneyaletini fethetti Yine aynı sene Bizans İmparatoru Dördüncü Kostantin zamanında, oğlu Yezid'i büyük bir ordu ile İstanbul'un fethi için gönderdi ve şehir kuşatıldı. Konstantin, her sene büyük miktarda vergi vermek şartıyla barış yapmak zorunda kaldı.)

“Keşke bir köyde yaşayıp ölseydim” diye muhasebe yapan Hz.Muaviye işte bu başarılara ve hayırlara imza atmış bir devlet adamıydı.

Mezhep İmamımız İmam Ebû Hanîfe, bir gün yoldan geçerken çamurda toprakla oynayan bir çocuk gördü ve onu:“Dikkat et. Sakın düşmeyesin!” diye uyardı.

Çocuk: “Benim düşmem basittir, düşersem yalnız ben düşerim kendime yazık ederim. Asıl sen dikkatli ol. Zira senin ayağın kayarsa, sana tabi olup peşinden gelenlerin tamamının ayağı kayar. Bunların hepsini bulundukları kötü halden çıkarmak da çok zor olur” dedi.

Ebû Hanîfe küçük bir çocuğun bu sözleri karşısında hayranlığını gizleyemedi. Ardından ağlayarak talebelerine: “Şayet size bir mesele, bir hadise zahir olur ve daha açık bir delil ortaya çıkarsa, o hususta bana tabi olmayınız, beni taklit etmeyiniz” dedi. (Attâr, Tezkiretu’l-Evliyâ, s. 279, 280)

Bir çok kaynakta gördüğümüze göre; yöneticilik kolay bir iş değildir. Bu yüzden sahabe geleneğinde umumen devlet görevlerinden kaçınmak adeti yaygındı.

Hazreti Ömer Halife olunca bir çok arkadaşına valilik teklif etmiş onlar bu görevleri kabul etmeyince “Bu görevi benim başıma sardınız şimdi de yalnız bırakıyorsunuz” diye onlara çıkışmıştı.

O yüzden her kademeden yöneticiler kendilerini her gün 'Gayenin neresindeyiz' diye? sorgulamalılar.

Oturdukları makamların omuzlarına bir kambur olarak yüklediği şişkin egolarından kendilerini kurtarıp “Halka hizmetin Hakka hizmet olduğunu” söyledikleri günlerin berraklığına dönmeliler.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.