Azerbaycan çok önemli bir dönemi geride bıraktı. Parlamentoda yapılan seçimlerin bitmesine rağmen hale seçimle ilgili dedikodular devam etmektedir. Bütün bunlara açıklık getirmek için seçimlere katılmış, seçimi kazanmış Yeni Azerbaycan Partisi üyesi Güler Ahmedova ile konuştuk. Şunu söyleyeyim ki, Güler Ahmedova bir yıl önce Türkiye-Ermenistan sınırlarının açılmasına itiraz ederek Türkiyeye gelmiş, basının ve Türk halkının dikkatini iyi manada kendinde toplayan dört hanım milletvekilinden biridir.
- 7 Kasım parlamento seçimleri bitmiş olsa da hala hoş olmayan sözler konuşulmaktadır. Sizde şu seçimde aday olan ve kazanan birisiniz. Merak ettim… Bu konuda düşünceleriniz nelerdir?
- Azerbaycan'da seçim döneminin bir kaç meselesinden konuşa biliriz. Birincisi seçimin genelinde ülkede yaşanan olaylara bağlamak olur. İkincisi Azerbaycan'da yapılan seçim projesinin dinamik yapısına bakmakla olur. Yani geçmiş seçimler, şimdiki seçimler ve genel görünüm. Üçüncü ise Azerbaycan'daki ve dünyadaki seçimlerdir. Bunların hepsi ayrı ayrı bir konudur. Hepsi hakkında analiz yapmak mümkündür. Bana öyle gelir ki, bizim için en önemlisi; Azerbaycan ve dünya seçimleri üzerinde konuşmaktır. Bu konudan bakacak olursak; somut olarak iki husus üzerinde durmak gerekir. Birinci husus, hiç bir zamanda göremezsiniz ki, kiloyla ölçülebilecek bir şey uzunluk ölçüsü ile ölçülsün. Yani Azerbaycan da olan seçimleri eski SSCB'de yapılan seçimlerle ölçmek mantıken doğru. Azerbaycan da olan seçimleri; Almanya'da, Amerika'da veya herhangi Avrupa ülkesinde yapılan seçimlerle karşılaştırmak ne kadar uygun olmasa bile yinede karşılaştırmak mümkündür. Somut olarak dünyanın en gelişmiş ülkesi olan ABD nin tercihleriyle mukayese yapılabilir. ABD nin Devlet politikasında bildirdiği, tüm dünyanın iyi bildiği seçmen aktifliğinin azalması (Bu esasen ABD seçicilerine aittir), ikinci seçmenlerin seçtiği her bir şahısla ilgili belli bir zamandan sonra devlete karşı verdikleri beyanatlar. Biliyorsunuz ABD de iki partili sistem mevcuttur. Onların bir birine olan ilişkilerinde çok büyük gerginlik var. Bu durumları Azerbaycan da görmek mümkün değil. Çünkü bugün somut olarak Yeni Azerbaycan Partisi Başkanı, cumhur başkanımız sayın İlham Aliyev ; Ülkemizde seçmenlerin sosyal durumuna, ülkemizin ekonomik iyileşmesine demokrasi projelerinin iyileşmesine Azerbaycan devletinin bir çok kurumlarının avrupa standartlarına uygun olmasına (burda devlet işlerine alım kabul, vergiler ve gümrük bakanlığıyla ilgili vatandaşların daha rahat çalışması için bir pencere sistemine geçiş, aynı zamanda sivil kurumlarla yapılan işler ve sair) mümkündür. Yakın geçmişimize baktığımızda; yani 2003-2010 yılları arasında görüyoruz ki bu dönemde Azerbaycan seçmenlerinin düşüncesinde somut olarak yenilikçi devletin tüm alanlarında sağlık, eğitim, insanlarımızın hayat şartlarının iyi olması için sosyal yardımlar dikkate alırsak görürüz ki azerbaycan seçmenlerinin aklında bir sayın İlham Aliyev tarafından oluşturulan bir Yeni Azerbaycan Partisi var . Ve bu partinin bir projesi vardır . Bu projede yeniliğe, gelişmeye doğru daha olumlu adımlar atmaktadır. Böyle bir durumda karşısında hiçbir kimsenin değişmek talebi olamaz. Ve yapılan bu işler karşısında muhalefet sönük kalır.. İlham Aliyev in yaptığı işleri bir kenara bıraksak bile, Eliyev Fonu'nun yaptığı işleri örnek göstersek hiç bir muhalefet partisi bu işlerle bile mukayese edilemez. Ve bu mümkün değil.
- Konuşmanızdan anladık ki muhalefetin anlattığı gibi seçimlerde anti demokrasi değil iktidarın yıllardır yaptığı başarılı siyaset kazanmış.
- Şüphesiz yapılan siyaset kazanmıştır.. Size özellikle belirtirim ki; Azerbaycanda bugün iktidarda olan takım ; muhalefete söyleyecek bir söz bırakmamaktadır. İster ekolojik, ister diğer alanlarla bağlı olsun, sayın cumhur başkanımız o kadar keskin ve radikal fikirler söylüyor ki, arkasından da hemen adımlar atıyor. Böyle olunca bize ne ya herhangi muhalefet nümayendesi radikal fikirler söylüyor. Yani bu anlamda iktidar devletin içinde kendine karşı çok Problemleri görüyor ve onu halletmesini de iyi biliyor.
-
- Seçimle ilgili uluslar arası gözlemcilerin verdiği raporu muhalefet kabul etmemektedir. Hatta Türkiye den seçimi izlemeye gelmiş kişilerin iktidardan rüşvet aldığını da yazıyorlar…
-
- Bu Azerbaycan insanının düşünce tarzı. Benim 10 yılık millet vekili olduğum dönemde aldığım şikayet mektuplarında; insanlar neden rahatsızlarsa onu şikayet ederler. Mesela mahkemede biri kaybederse, hemen savcıyı rüşvet almak ile itham ediyor. Bu hakimi şikayet eder. Diğer mahkemede kazanırsa , bu seferde karşı taraf bu hakimi rüşvet almak suçlar. Ben insanlarımızı suçlamak istemiyorum. Bu Sovyet rejiminden gelen bir şeydir. Onlar düşünüyorlar ki, parayla her şey halledilebilir. Bu durum, Azerbaycan da artık yaşayan bir düşünce tarzı. Herhangi siyasi partiyi temsil eden bir gazete bu konuyu manşet olarak yapıyorsa ben buna teessüf ederim. Onlar Azerbaycan gazeteciliğinin kurucusu olan Hasan Bey Zerdabi fikirlerinden uzaklaşmış olurlar. Zerdabinin de, dünya gazetecilik kurucularının fikirleri her zaman dürüstlükten yanadır. Onlar muhabirlere gazetecilere demişlerdir ki siz milletin arkasından gidmeyin, halkı arkanızdan götürün. Üzülerek belirteyim ki; Azerbaycan da bu durum tersine gidiyor. Kimisi mezarı üzerinden kendine isim kazanmaktadır. Kendine demokratik bir imaj kazanan insanlarda gazetecilikte çok var. Bu yakınlarda ben Rusya'nın tanınmış gazetecilerinden olan Taşi’ nin başına gelen bir olayı size anlatmak isterim. Biliyorsunuz Taşine karşı Rusya da çok ciddi baskılar var. O kendi sayfasında bu olanlara açıklama getirerek diyordu ki, zaman gelir ben öleceğim. Ama gazeteler yazacak ki Taşin çok önemli bir şahsiyet idi. Ve benim ölümüm etrafında "gazeteciler" reklam yaparak kendilerini kahraman yapacaklar. Bu tek Azerbaycan için değil. Dünyanın çok yerinde var. Üzülerek belirteyim ki Azerbaycan da da bu tip kişiler var. İsterdim ki bugün dünyadan göçüp giden gazeteciler hakkında sayfa sayfa iyi yazılar yazan kişiler o gazetecilerin sağlığında yazdıkları yazılara bir daha baksınlar. O zaman politik, iki yüzlülük yaptıklarını anlamış olurlar. Doğrusu, politik iki yüzlülük büyük bir kütle için değil. Üzülerek belirtirim ki bir zaman Türkiye'nin bayrakları indirildi diye bağırıp çağıran insanlar, Türkiye ile bizim kardeşliğimize hasar vurdular diyen şahıslar bugün Türkiye den gelmiş gözlemcileri rüşvet almak suçluyorlar. Bence bu tip yazılar yazan yazar kendi iç dünyasına bakıp utanmalı. Kardeşine kendi menfaatleri için söz söyletmeyen, ama menfaatlerine uygun cevap alamayınca da kardeşim rüşvet aldı demek ne kadar mantığa uygunsuz. Çok çirkin şeyler bunlar. Bunu tüm halk görmeye bilir, ama biz siyasiler için ayna kadar açıktır.
Azerbaycan cumhurbaşkanının son zamanlar verdiği cesaretli açıklamalar ve attığı adımlar dünya siyasilerini şaşırttı. Onun, Obama'nın çağrısına Türkiye'ye gelmemesi, Karabağa bağlı meydan okurcasına söylediği fikirler hususunda uluslararası bazı gazeteciler bunların petrolden alınan bir cesaret gibide değerlendirir. Gerçekten bu böyle midir, yoksa başka bir şey mi vardır?
- Bu cesaretin arkasında gelen petrol olamaz. Sizde biliyorsunuz ki, petrolü olan ülke yalnız Azerbaycan değildir. Petrolü olan birçok ülke var ki, büyük devletlerin oyuncağı halindedirler. Buda hiç kimseden saklı değildir. İlham Aliyev'in cesareti doğrudan Haydar Aliyev siyasetinden kaynaklanır. Bu Haydar Aliyev'in iç ve dış politikasıyla ilgili koyduğu tavırdır. Sayın cumhurbaşkanımızın en büyük başarısı şundan ibarettir ki, siyasette bir şansı ne sağa nede sola kaymıyor. Bu sadece ve sadece Azerbaycanın çıkarları her şeyden üstündür diyerek siyaset yürüten Haydar Aliyev siyasetinin üzerinde kurulmuş bir başarıdır. Ve cesaretidir.
- Zaman zaman tek Azerbaycan medyası değil dünya medyası, hatta Türk medyasının önde giden gazeteleri, Haydar Aliyev olmayınca İlham Aliyevde siyasette yoktur gibi bir yazılarla çıkış yaptılar. Ama Haydar Aliyev'in yokluğundan tam 7 yıl geçiyor ve halen İlham Aliyev siyasette var ve itiraf etmek gerekir ki en önde giden siyasilerden biridir . Merak ettiğim bu neden kaynaklanır? Haydar Aliyev güçlü bir ekibimi var, yoksa başka biri mi var?
-
- Çünkü takımın rolünü düzeltmek olmaz. Siyaseti de hayata geçiren insanlardır. İlham Aliyev' in etrafında da, onun kendisi kadar Haydar Aliyev siyasetine sadık olan insanlar var. Bu düzeltilmeyecek bir şeydir. Siyasette olan her bir insanın bir şeyleri neler yapıp edip ortaya çıkarması için onun iyi bir takıma ihtiyacı var. Takım iyi olunca yapılan siyasette başarılı oluyor. O da farktır ki, bazı hallerde bu kumandanın içinde olup, kendi oyununu yapmak isteyenler oldu. Ve kısa bir zamanda bu insanlar Azerbaycan ve dünya insanlarınca belli oldu. Bu bakımdan bugün takımda bulunan insanların kesin olarak yaptığı işle ilgili çok büyük aydınlık var. Şahsiyetinden, tuttuğu vazifesinden bağlı olmayarak bu takımda olan herkes tuttuğu görevinin çerçevesinde yapılan oyunu oynamaya mecburdur. Eğer kimse tuttuğu vazifesinden kenara çıkarsa, ona verilen vazifeden kenara çıkarak takım içinde entrikalar yaparsa tabi ki hakkında gereği yapılacaktır. Bu tip olaylar sayın cumhurbaşkanımız tarafından bir kaç kez durdurulmuştur. Hatırlarım ki sayın cumhurbaşkanımız bir kaç bakanlık ile ilgili açıklama yapmıştı. Hükümetin toplantısında hatta dedi ki kimler bakan değil siyasetle meşgul olmak isterse buyursun istifa etsin. Gitsin bir partide siyasetle ilgilensin. Dünyanın siyasi tarihi onu gösteriyor ki, kuruluşundan bağımsız olarak herhangi bir takım dahilinde takım oyunu oynanılırsa o zaman bu iktidarın yaptığı siyasetin başarılı sonucu mümkündür. Yok eğer iktidarın icinde 3 yada 4 siyasi güç ve ne bir tarafa çekecekse o zaman şüphesiz ki bu takımın galip olmasından konuşmak mümkün değildir. Bu bakımdan bir anlamlı şekilde demek olur ki, sayın cumhurbaşkanımızın takımında olan insanlar bir anlamlı şekilde bunu iyi anlıyorlar. Bizde bir deyim vardır: Aklı kimden öğrendin diyor; gözü çıkmış kardeşimden. Onlar anlıyor ki yanlış siyaset en ünlü simaları bile bu kampanyadan kenarda bırakmıştır.
- 2003 yılında Haydar Aliyev dünyasını değişiminde, Onunla bir zaman Moskova da çalışmış siyasilerden biri onun hakkında demişti ki iktidarları çoğu zaman iyi takım idare eder. Çok ender halde birinci şahıs yani ülke başkanları devleti yönetebilir. Ama Haydar Aliyev o şahıslardan ki, tek başına iktidarı da devleti de yönete biliyordu. Sizin konuşmanızdan anladım ki, İlham Aliyevde aynen onun gibidir. Gerekende takımı çok iyi idare edebiliyor. Sizce bu neden ileri gelir. Siz birde psikologsunuz Bu genetik durumdan mı ileri gelir?
- Elim gösteriyor ki, her bir insanın faaliyet ve davranışları ile genetikanın rolünü düzeltmek mümkün değil. 1918 yıl cumhuriyet tarihi ona göre iflasa uğradı ki görkemli aydınlarımız vatanını halkını seven Azerbaycan için canını vermeye hazır olan insanlar bile diyelim aşırı demokrasi düşüncesinde oldukları için dış güçlere eğilim ettikleri için parçalandılar. Rus-Bolşevik ordusu Azerbaycan'a girebildi. Eğer o zaman cumhuriyetin takımında bilinçli olarak bir fikrin ardından gitmek siyaseti olmuş olsaydı belki de biz Azerbaycanın son 100 yıldaki tarihini başka türlü yaşardık. Ona göre de biz tarihe her zaman bakıp ders almayı başarmalıyız. Azerbaycanın jeopolitik durumu böyledir ki, biz her zaman dört tarafımızdan çok dikkatle bakmalıyız. Her zaman bize çevreden gelen çeşitli tehditlere karşı dikkatli olmalıyız. Buna göre de hepimiz yaptığımız işlerde, dediğimiz fikirlerde dikkatli olmalıyız. Bunlar Azerbaycan hakimiyetine her zaman ayakta durmaya yardım etti. Bunu da Azerbaycan devletçiliğinin en büyük başarısı olarak kabul ederim.
- Muhalefetin en çok üzerine gittiği bir konuda , İlham Aliyev'in ailesinde bazi insanların sosyal işle meşgul olmasıdır. Örneğin onun hanımının Haydar Aliyev Fonu'nda başkanlığı, kızının Moskovada Azerbaycanla bağlı yaptıkları alkışlanmak yerine tenkit ediliyor. Yani cumhurbaşkanı ailesinin bu işle meşgul olması Çok mu kötüdür. Genellikle bu neden ileri gelir?
- Bu bilgisizlikten ileri gelir. Bu adamların dünyayı tanımamasından, birinci şahısların aileleri hakkında haberlerin olmasından oluşur. Bunu diyenler bir kadar zaman ayırıp ABD nin Türk Cumhuriyeti ve diğer büyük devletlerin hakimiyetin de olan şahıslarının etrafına göz salsalar görürler ki bu çok normaldir. İnsani bakımdan da çok önemlidir. Bur da ünlü bir hikayeyi anlatmak isterim. Uzun zaman Rus Çar rejimine karşı çarpışan Şeyh Şamil, Rus Çarının karşısına gelirken kral ondan soruyor ki; küçük bir ailede doğmuş biri nasıl büyük Şeyh Şamil olabildi. Oda Çara cevaben diyor ki; bunun sırrı çok kolaydır. Bana ilk olarak hanımım inandı, ona bakarak Çocuklarım, çocuklarıma bakarak komşularım, komşularıma bakarak köylülerim, onlara bakarak halkım inandı. Neticede ben Şamil oldum demiş. Bir sözle bana ilk ailem destek olmasaydı ben ben olmazdım demiş. Buda o demek ki herkes kendi ailesinde desteğini, silahdaşı yapamazsa o kişi başarılı olamaz.
- Haydar Aliyev Fonu BAŞKANI Mehriban Aliyevanın gördüğü işler herkesçe malumdur. Devlete hiç bir bağlılığı olmayan özgür olarak faaliyet gösteren bu kurumla ilgili de bazen hoş olmayan sözler var.
- Demek isterim ki Haydar Aliyev vakfı ne derecede özgürse, o kadarda iktidara bağlı bir kurumdur. Sayın cumhurbaşkanımızın Mihriban hanımla ilgili söylediği fikirleri okuyan varsa o demiş ki, elbette ki Mihriban hanımın yaptığı işler cok iyidir. Onun açık, sosyal işleri vardır. Buda çok sevindiricidir. Hatta onun milletvekili olmazdan önce Azerbaycan medeniyeti fonunda gördüğü işlerden de konuşarak her zaman Mihriban hanımı ailesinin hanımı gibi yüksek değerlendirdiğini bildirdi. Benim en hoşuma giden sözlerden biride onun ailede çok iyi bir anne olması hanım olmasının hayat arkadaşının ağzından söylenilmesidir. Ve kendisini çok mutlu ettiğini söylüyor
.
Ailesinde bu sıcaklığı fark etmesinden gururla konusur. Bu bakımdan bana öyle öyle gelir ki; biz ideal aile hakkında konuşacaksak bu fark etmez Azerbaycan ailesi, yada amerikan ailesi olsun. Bir sözle ideal ailenin modeli dünya psikologlarının, sosyologlarının eserlerinde böyle gösterilir. Feminizm ve diğer olaylar büyüdülmüş bir şeylerdir. Normalde kenar olan her şey her zaman güzel değildir. Bu bakımdan da kadınların hakkını savunan edipte aynı zamanda feminizme yuvarlanmamak Mihriban Hanım'ın şahsında çok güzel bir dengenin saklanmasında İdeal bir seçenektir. Sen anasın, eşsin., Aynı zamanda da cemiyet için yararlı bir insansın. Sen bunları yapamıyorsan, aileni kurban verip cemiyetin bir yönüne dönüşmek istersen bu artık karmaşık bir durumdur. Hepsi bir arada olmalı. Hiç biri birbirine kurban verilmemelidir. Tabiatın sana verdiği hiçbir şeyden vazgeçmemelisin. çünkü tabiattan imtina etmek çok büyük felaketlere yol açabilir. Doğa sana kimin yari olmayı kısmet ederse, sana evlat nasip ederse, sana bir işi yapmayı nasip ederse neden bunu yapmayasın. Bundan imtina ederek kendini Çarlık Rusyasının yarattığı devrimci kadın karakterine geçirdiğinde, o zaman artık o kişinin ciddi psikoloji sorunu var demektir. Sağlam normal biri bunu böylece terk edecektir..
- Güler hanım biz sizi Türkiye de daha çok Karabağ konusuyla ilgili sert tavır ortaya koyan bir hanım milletvekili olarak tanıyoruz. Gelin birazda Karabağ konusundan konuşalım.
- Benim Karabağ'a ailevi bağlarım yok. Ama aynı zamanda da benim Karabağla ilgili çok ciddi aile bağlarım var. Nedir bunlar? Karabağ hadiseleri başlarken benim erkek kardeşlerimin hiç birini evde bulamazdık. Onlar Karabağ da savaştaydılar. Buda ailemin bize verdiği terbiyeden ileri gelir. Doğru biz hiç bir zaman sovunist terbiyesi almamıştık. Buda Sovyet birliğinde büyümemizden ileri gelir. Biz uluslararası bakışı çok büyük bir ideoloji olarak kabul ederdik. İnsanın şahsiyeti ayak altına alınırsa, ulusal kimliği yok edilirse o zaman biz ne yapmalıydık peki. Demek ki, hak yolunda savaşmalıydık. Bütün dünya biliyor ki bugünkü Ermenistan Azerbaycan toprakları üzerinde kurulmuştur. Demokratik cumhuriyetin yeni kurulduğu dönemlerde 1918 yılında bölgede Ermenistan devleti yaratmak için şimdiki İrevan toprakları 90 yıl süre ile Ermenistan a verildi. Zengezur, Göyçede o zaman Ermenistan'a verilmiş Azerbaycan topraklarıdır. Bunu tarihçilerde iyi biliyor, ermeniler kendileri de iyi biliyor, Onları destekleyen devletlerde iyi biliyor ki bu topraklarda hiç bir zaman ermeniler olmamıştır. Dağlık Karabağ'da Azerbaycan'ın ayrılmaz bölümüdür. Biz bu konuda tutumumuzu ortaya koyduk. Sayın cumhurbaşkanımız bununla ilgili defalarca tutumunu ortaya koydu. Biz ne yapıp yapıp toprağımızı geri alacağız. Toprak ödünç olmaz. Biliyorsunuz, biz 22 yıldır dünyaya arazilerimizin işgal olduğunu anlatmaktayız. Şükürler olsun ki artık bu yıllar içinde dünyada haklı olduğumuz anlamaktadır. Azerbaycan bu yıllar içinde çok büyük işler yaptı. Kimileri zaman kaybettiğimizi düşünebilir. Ama öyle değil ermeni lobisinin 100 yılda yaptığı siyasete karşı bizler 18 yıldır savaş veririz. Ve artık istediğimize nail olmak üzereyiz. İnşallah yakında bunu herkes görecek. Dağlık Karabağ ile ilgili hiç bir zorlukdan söz olamaz. Sayın cumhurbaşkanımızın bununla ilgili tutumu herkesçe bellidir.
- Bu ay Ermenistan dan kovulmuş Azerbaycan türklerinin o topraklardan kovulmasının 22 nci yılı dolmaktadır. Eski Türk toprakları olan şimdiki Ermenistan da bir tane de olsun Azerbaycan Türkü kalmamış. Biraz da bu konuda konuşalım.
- Biz ermeni diplomatlarla görüşmemizde ermeni tarafını tutan diğer ülkelerin milletvekilleriyle görüşmemizde bu sorduğunuz sorulara değiniriz. En ilginç tarafta şudur ki bu soru hiç bir halde cevabi olmayan sulamak. Diyorum ki bu hep ermeni diplomasisinin hiç bir halde kendine hak kazandıra bilmeyen bir andır. Tek milletten oluşan cumhuriyetin demokrasi değerleri hakkında konuşmaya hakkı yoktur. Ermenistan da mono etnik(tek milletten oluşan) cumhuriyettir. Orda ermenilerden başka hiç bir millet yaşamıyor. Hatırlatayım ki bu konu Avrupa Şurasında da ermeni siyasilerini mat eden bir olaydır. Ben çok isterdim ki Ermenistan dan kovulmuş Azerbaycan Türklerinin ata baba yurdundan kovulması gününü kutlamak haktır. Aslında sorulması lazım. Neye göre biz Kocalini, Karabağ'ın ayrı ayrı yerlerinin işgal gününü kutluyoruz ama ermenistandan kovulan türklerin günü yok. Ama bur da bir şey de var. Eski Türk toprakları olmus şimdiki Ermenistandan azeri türklerini zaman zaman çıkarmışlardır. İster Stalin döneminde isterse de ondan önce veya sonra bu proje devam etmiş. Yani bu bir Sovyet rejiminin mahsulüdür desek yanılmayız. Ama hatırlamak gerekir ki sayın cumhurbaşkanımız her zaman kendi konuşmalarında, Göyce Zengezurla bağlı fikirler yer alıyor. O açık şekilde o toprakların Azerbaycan toprakları olduğunu söyledi. Bugün görkemli yazarımız Hasan Mirzenin Batı Azerbaycanın tarihi toprakları ile ilgili (şimdiki Ermenistan) Çok güzel bir kitabı çıkmıştır. Orda yaşamış Türk aileleriyle ilgili önemli bilgiler vardır. Ben çok isterdim ki 1988 yıl olaylarını bizler hususi olarak kaydedelim
Nigar Almanqızı