Peki bu krizi tüketim toplumu felsefesinin de çöküşü olarak yorumlayabilir miyiz?
1950’den beri toplam dünya refahı dünya çapında sekiz kat artmış. Özellikle seksenlerden sonra artmış. Bunu biz, daha fazla komünistleşerek, daha fazla sosyalistleşerek yapmadık. Bunu devletler yapmadı. Kapitalizm daha çok bireylerin karar verdiği bir sistemdir. Komünizm veya sosyalizm daha çok devletin karar verdiği bir sistem. Komünizm sadece devletin, sosyalizm de daha çok devletin karar verdiği bir sistem. Biz bu sekiz kat daha fazla refaha bireylerin daha çok karar verdiği, bireylere daha fazla otorite, bireylere daha fazla özgürlük, insanlara daha fazla saygı vererek ulaştık.
Zaten bu insanlığın aradığı bir şey, ama ortada bir problem yok mu?
Az önce dedik ya, insanların uygulamalarından dolayı sistem sorgulanıyor. Mesela İslam Kapitalist sistem mi, komünist sistem mi? Bana göre kapitalist sistem, ama terbiyeli kapitalizm. Şefkatli kapitalizm. Şu an kapitalizme çok büyük bir saldırı var. Bu saldırı nasıl oluyor? Deniyor ki, devlete daha fazla yetki verelim. Askere daha fazla güç verelim. Hatta bazıları diyor ki, demokrasi terörizmle mücadelede engel oluyor, sorgulama sistemlerimizi zorlaştırıyor. İşte bu kriz de aynen bir terör eylemi gibi. Şu an bireylerden daha çok hak alıp, devlete verme noktasına gelindi. Şu an bakıyorum herkes saldırıyor. Ama ben de diyorum ki, bizi bu refaha daha fazla devletçilik getirmedi. Daha fazla komünistleşmek, sosyalistleşmek getirmedi, bireylere daha fazla hak ve hukuk vermek getirdi.
Tüketim çılgınlığına ne diyeceksiniz peki?
Tüketim zatıyla kotü değildir... Herkes elbise alacak, ayakkabı alacak, ev alacak, araba alacak, imkânı varsa yazlık evi olacak, kışlık evi olacak bunlar normal şeyler. ancak tüketimin zamanlaması önemli. Kim arabayla doğar? Çok az kişinin doğuşta arabası vardır. Çalışacaksın, belli bir zaman bekleyeceksin, arabayı alacaksın, ondan sonra ev alacaksın. Ama biz, dedik ya, aceleci bir toplum olduk. Sabırsız bir toplum olduk. Çocuk gibi olduk. Biraz da insanlık olarak, kota içinde kullanacağım,’şımarıklaştık’. Terbiye eksikliğimiz var. Niye? Her şeyi çocuk gibi şimdi istiyoruz. Hemen ben mezun olunca, arabam olsun, evim olsun. Ne ala memleket? Tüketime karşı değiliz biz. Tüketime karşı olmak ne demek yani? Eğitim için harcadığın şey de tüketmek. Hastalığın tedavisi için de harcadığın tüketmek. Tüketmek var, tüketmek var. Hatta eğitim için harcadığın zaman, kitaba harcadığın zaman buna harcama bile denmiyor. Tüketim bile denmiyor. Buna “sermaye harcaması” deniyor. Yani bu tür harcamalar sana uzun dönemde bir şeyler kazandıracak. İlerde maddi ve manevi durumunu iyileştirecek. Böyle tüketimler yapalım. Kısacası, her tüketim kötü değil. Sadece tüketimi kötüye kullanmayalım!
-Bitti-
PROF. İHSAN IŞIK*, TOBB Dünya Türk İş Konseyi Amerika Yönetim Kurulu Üyesi; Amerikan Türk Ticaret Odası (ATCOM) Başkanı
[Söyleşi: Meryem Tortuk - Genç Yaklaşım]