Kripto para bir nevi özel para olup devletler bu paranın üretilmesi ve kullanılması sürecinde devreye girmemektedir. Blok zinciri (blockchain) teknolojisi sayesinde kayıtlar şeffaftır. Blok zinciri işleme taraf olan herkese açık, yani bir merkeze bağlı olmayan kayıt zincirini-silsilesini ifade eden yeni bir teknoloji olup, dijital yapısı bakımından ulaşılabilir ve denetlenebilir niteliktedir. Bir başka deyişle blockchain kayıtları, bir dijital/kripto paranın ilk ediniminden itibaren geçmişini görebilme imkânı sunmaktadır. Bu da şeffaflık ve güven ortamı sağlamaktadır.
Dijital para işlemleri herhangi bir hizmet bedeli vs de gerektirmemektedir veya ihmal edilebilecek kadar küçük ve hızlıdır. İşlemler saniyeler içerisinde gerçekleşebilmektedir. Bu dijital değer birimi global anlamda serbest ve kısmen de disiplinsizdir. Uluslararası niteliği nedeniyle de bir problem yaşandığında muhatap bulma sorunu vardır. Çünkü devletler henüz bu konuda aralarında işbirliği yapmamış, herkese açık bir uluslararası anlaşma imzaya açılmamıştır. Uluslararası niteliği nedeniyle milli düzeyde yapılan düzenlemeler sorunların çözümünde yetersiz, hatta devletlerin egemenliği nedeniyle çatışmacıdır. Bir başka açıdan değerlendirilecek olursa da sosyal medyadaki serbestiye benzetilebilir. Yaygınlaşması hızlandıkça sosyal medyanın geleneksel medyaya baskın olduğu gibi milli paraların yerini alma potansiyeli taşımaktadır.
Kripto para konusunda sıklıkla karşılaşılan ‘madencilik’ kavramı da kendisi gibi sanaldır. Bir başka deyişle bilinen madenlerle ve madencilikle bir ilişkisi yoktur. Kripto para basılmadığı, keşfedildiği ve sınırlı sayıda olması nedeniyle de altına benzetilir. Bu yüzden keşfedenlere madenci denir. Zira kripto paranın arzı sınırlıdır. Her gün belli bir miktarı keşfedilmesi için serbest bırakılır ve bu işlem özel donanımlı bilgisayarlar vasıtasıyla gerçekleştirilir. Verilen algoritmayı ilk çözene kripto para kazanma hakkı verilir. Bunları günümüzde bireysel olarak çözmek mümkün olmadığı gibi özel donamım-yazılım ve uzmanlık gerektirmektedir. Bu ise sıradan insanların yapabileceği bir maliyetin çok üzerindedir. Ayrıca çok ciddi düzeyde elektrik tüketimine sebep olmakta ve sürekli profesyonel bir hal almaktadır. Bunlar piyasaya arz edildiğinde ise serbest kullanım, alım-satım süreci başlar. Sıradan insan da ancak bu dönemde kripto paranın alım satımına taraf olabilir.
Bu hesaplar blockchain vasıtasıyla devletler tarafından da takip edilebilmektedir. Sanal olarak oluşturulan cüzdanlara bireysel olarak şifrelerle girilebilmektedir. Kripto kavramı da bu yüzden kullanılmaktadır. Kripto parada gerçek kimliklerin kullanılma zorunluluğu yoktur ve işlemler kod isimlerle yürütülmektedir. Bir yönüyle (blockchain) açık olan sistem, bir başka yönüyle (kripto, kod isim) gizlidir.
Kripto parayı anarşizmle de ilişkilendirebiliriz. Anarşizm devletsiz bir toplumdan yana olup, her otoriteyi insan özgürlüğü karşısında bir tehdit olarak kabul eder. İktisat literatüründe libertarianizm (aşırı özgürlükçü) olarak isimlendirilen anarşizmin geçmişte ve günümüzde savunucuları olup, teorisyenleri vardır. Bir başka aşırı uç olan komünizmin aksine devlet düzeyinde kabul görmüş olmayıp marjinal kalmıştır. Ancak oluşturduğu cazibe siyasal olmasa da toplumsal düzeyde kabul görmekte olup, bu bakımdan insanlığın geleceğine etkileri irdelenmeyi gerektirmektedir.
Finans piyasasının bu yeni ürünü, altın karşılığı olmadan basılan dolar gibidir ve bir ürünü temsilen çıkarılmamaktadır. Dolayısıyla da spekülatiftir. Her ne kadar şeffaf ve hesap hareketleri takip edilebiliyorsa da sayısı ve miktarı arttıkça kontrol edilebilirliği zorlaşacaktır. Üstelik borsada ‘balina’ diye tabir edilen büyük oyuncuların borsayı manipüle durumu gibi büyük oyuncuların değeri üzerinde etki edebilecek güçleri hatta çökertme potansiyelleri vardır. Hızlı yükselme de hızlı çöküş de bu paraların riskleri arasındadır. İktisat literatüründe buna volatilite denmektedir ki; volatilitesi yüksek bir işlemin riski de yüksektir.
Devletler kripto paraları vergilendirmek de istemektedirler, ancak bu konuda henüz ortak bir karara varılabilmiş değildir. Dahası; mal mı, para mı yoksa sermaye piyasası aracı mı veya servet mi olduğu hususu açıklığa kavuşturulamamıştır. Kimliklerin gizli olması, kişilerin bilgisayarlarla eşdeğer olması gibi belirsizlikler vardır. Tamamen farklı bir enstrüman olan böyle bir değerin nasıl vergilendirileceği yasal düzenlemeyi gerektirmektedir. Mevcut durum bu bakımdan yasal bir boşluğu temsil etmektedir. Kişilerin değilse bile; borsada olduğu gibi işlemlerin vergilendirilmesi mümkün gözükmektedir. Ancak böyle bir durum da dijital paranın işleyişine uygun gözükmemektedir. Zira dijital para serbest, yani belirli bir kurala bağlı olmamayı gerektirmekte; dengeleme kendi içerisinde otomatik bir şekilde olmaktadır. Sistemin evrenselliği ise bu konuda uluslararası bir düzenlemeyi gerekli kılmaktadır. (devamı var)