Her ne kadar “köylü milletin efendisidir” özdeyişi söylenmiş olsa da bu coğrafyada yaşayan bir kısım bilim adamı, düşünür, aydın, edebiyatçı köylüyü kaba saba, sert mizaçlı, cahil takımı olarak göre gelmiştir. Günümüze kadar. Elbette ki bu nitelemelerde biraz gerçeklik payı olmakla birlikte, hiç biri köylü milletini tanımaya, anlamaya, onunla empati kurmaya çalışmamış olmalı ki, köylülerle ilgili oluşturdukları bu değer yargıları zaman içerisinde kalıplaşıp gerçek yargılarına dönüştürülmüş ve ön yargılar oluşturulmuştur..
Köylülük bir zihniyet, bir yaşam biçimidir. Dingin, durgun, sakin ve stressiz bir yaşamı içerir. Bu zihniyet; ambarını gelecek yılın mahsulünü görene kadar dolu tutmaktır. Ayağını yorganına göre uzatmaktır bir anlamda. Köylünün karnında kırk tane bıyıl, kırk tane de bıldır vardır, derler. Geçen yıl çalıştım, çabaladım ama istediğim gibi olmadı, gelecek yıl inşallah olacaktırın ifadesidir, aynı zamanda. Bu yönüyle bir tevekkül vardır, düşüncesinde. İsyan etmez. Asilik yoktur onda. Tevekkül eder ve bekler rızkını. Doğanın sert ve acımasız yaşam koşulları bu zihniyete tevekkül etmeyi öğrettiği gibi, inatçı ve mücadeleci bir ruhun doğmasına da olanak sağlamıştır. Hayatın bir mücadele olduğu kadar bir yardımlaşma olduğunu da bilir bir köylü.
Her ne kadar kaba saba, sert bir mizaca sahip gibi görünse de kendine göre ince zevkleri vardır, Köylünün. Çiçeğin en güzelini en hası bilir, sever. Güzelin en füsunlusuna aşık olur. Kendisine zarar vermeyen her türlü hayvanı ve bitkiyi gönülden sever. Sevdiklerine öyle şiirler, maniler yazar ki nesilden nesile söylenir gelir.
Bir özgürlük ve doğallık tutkunudur. Olumsuz bir durum gördüğünde, bir yanlışlığa kurban gittiğinde söylenecek söz ne ise çekinmeden, utanmadan söyleyiverir. Sosyal ve siyasal tercihlerini söylemekten çekinmez. Çünkü kimseye minneti yoktur onun. Riya yoktur, yalan yoktur, yapmacılılık yoktur hareketlerinde. Biraz kurnazlıktan hoşlanır ama kurnazlığın ahlaksızlık olduğunu bilmeyecek kadar da saftır. Bir gün kendinin bir kurnazlığa kurban gidebileceğini bile bile hoş görür. Kurnazlıkta bir zeka kıpırtısı gördüğü için ödüllendirir onu, kendince.
İçlerinde işleri iyi gidenlere; biraz haset edip, çekememezlik gösterse de gıpta eder çoğunlukla. Bir şeyleri başarmak için sürekli çalışır didinir. , bırakmak yoktur onun lügatında. Keçi gibi inatçı, aslan güçlü, tilki gibi kurnaz, kedi gibi uysal, köpek gibi itaatkar, karınca gibi çalışkan, tunç kadar sert, pamuk kadar yumuşaktır aynı zamanda
Bu zihniyet sahiplerine bir fikir empoze edemezsiniz. Yeniliklere sonuçlarını görmeden fazla açık değildirler. Sizin fikirlerinizi anlamış gibi gözükür. Söylediklerinizi anladığını söylerken dikkatli bir gözlem yaparsanız sizi ti ye aldığını da görürsünüz, bazen. Misafiri kutsal sayan bu zihniyet insanları; evinde misafiri kırmamak, gücendirmemek için yapar bunu. Evinde, köyünde olmazsanız sizinle kora kor mücadele eder düşüncelerini söylemekten çekinmez asla.
Köylü olmak; zor, çetin ve acımasız doğa koşullarında güzelliği yaşamaktır, bir anlamda. Kimseye boyun eğmeden, muhannete muhtaç olmadan, şükretmeyi bilerek!..