Korkunç Kızılderili Kıyımı

xxx43

İnsanlık tarihinin en büyük soykırımı Avrupalı Hıristiyanlar tarafından Amerika kıt'asında yapılmıştır. Haçlılar yekun olarak 40 milyon kızılderiliyi katl etmişler, onların parlak medeniyetini silip kazımışlardır.

Bu soykırım yapılırken dünyanın nüfusu 500 milyon civarında idi. Yani insanlığın onda birine yakın bir kısmını öldürmüşlerdir.

Batı medeniyeti, asırlar boyunca Afrika zencilerini korkunç ve feci şartlar altında Amerika'ya esir olarak götürmüştür.

İki dünya harbini Batılılar çıkartmış, on milyonlarca insanın ölümüne, yüz milyonlarcasının evsiz, barksız kalmasına, perişan olmasına sebebiyet vermişlerdir.

Bir batı üretimi olan Marksizm yüzünden 80 ile 100 milyon insan ölmüştür.

İkinci dünya savaşından sonra 9-10 milyon sivil Almanı, dolaylı şekilde öldürmüşlerdir.

Bugün de Irak'ta, Afganistan'da kan döküyorlar.

Filistin'e, Filistinlilere ne zulümler yaptıklarını görüyoruz.

Dünyada köleliğin tarihi çok eskidir. Bütün dinler, ideolojiler, sistemler içinde tarih boyunca kölelere en iyi muamelenin yapılmasını sağlayan İslâm olmuştur. Çağımızda artık kölelik yoktur ama gizli kölelik vardır.

Haçlılar ve Siyonistler Müslümanları terörist olarak görüyor ve gösteriyor ama aynaya baksınlar asıl teroristlerin kendileri olduğunu göreceklerdir.

Haçlılar ve Siyonistler, emperyalistler ve misyonerler 19'uncu asrın ikinci yarısından itibaren Osmanlı ülkesindeki Ermenileri devlete karşı kışkırtmışlardır. Bu kışkırtmalar neticesinde "Tebaa-i sâdıkanın" bir kısmı isyankâr olmuştur. Birinci dünya savaşında Rus ordusu Van'ı ele geçirince Osmanlı kimliği taşıyan isyankâr Ermeniler, bu düşman işgal ordusunu kurtarıcı gibi karşılamış ve Müslüman halka kıyım yapmıştır. Bunun üzerine devlet mecburen bir kısım Ermenilerin iç bölgelere sürülmesini uygun görmüştür Bu sürgün esnasında birtakım aşiretler ve çeteler, sürülen Ermenilerin bir kısmına insanlık dışı zulümler yapmıştır.

Yakın tarihimizde zaruri bir Ermeni sürgünü (tehcir, sevkiyat...) olmuştur ama devlet tarafından yapılan bir soykırım olmamıştır.

1919'da emperyalist Yunan devleti İzmir'i işgal etmişti. Şehrin Ortodoks metropoliti Hrisostomos bu işgal ordusunu kurtarıcı gibi karşılamış, dinî bir törenle kutsamıştı (takdis etmişti). Hrisostomos bir Osmanlı vatandaşı idi. Yaptığı vatana ve devlete çok açık bir hıyanetti. 1922'de Türk ordusu İzmir'i geri aldığında, Sakallı Nureddin Paşa'nın gayretkeşliği sonunda Hrisostomos "linç" edildi. Buna hiç lüzum yoktu. Zira, âdil bir mahkeme, düşman ordusunu kutsadığı, devletine hıyanet ettiği için onu zaten idama mahkûm edecekti.

ABD'nin Ermeni meselesini kurcalamasına karşılık olarak Türkiye'nin de Amerika yerlilerinin kıyımı meselesini gündeme getirmesi gerekir. Bu, elbette doğrudan doğruya devlet tarafından yapılacak bir iş değildir. Bir grup Türkiyeli birtakım sivil kuruluşlar bu işi yaparsa, hizmet yerine getirilmiş olur.

Batıda, çeşitli dillerde Kızılderili Kıyımı ve Afrika'dan esir zenci getirme konusunda onbinlerce kitap, ilmî makale, araştırma yayınlanmıştır. Elde yüz binlerce (belki de milyonlarca) tarihî vesika ve şehadet vardır. Bunlara dayanarak çok sağlam ve sahih kitaplar, raporlar yazılabilir.

Türkiye'nin yapacağı bu yayınlar öncelikle İngilizce ile yapılacaktır. Hattâ bunların metinleri ciddî Batılı uzmanlara hazırlattırılacaktır.

Batılı Siyonist ve Haçlıların Ermeni kıyımı iddialarına karşı Kızılderili kıyımı, zencilerin köle olarak kullanılması, ikinci dünya savaşından sonra on milyon sivil Alman'ın öldürülmesi konularındaki çok sağlam iddianamelerin insanlık ve tarih mahkemesine sunulması gerekir.

(İkinci yazı)

Kimliğim ve medeniyetim

İki kimliğim vardır. Öncelikle Müslümanım. İkinci kimliğim Türkiyeliliktir. İslâm benim katımda en büyük değerdir. İslâm'ı en büyük değer kabul etmek bir Müslüman için farzdır.

Dinime iman etmişimdir. Dinimi severim, tutarım. Dinim başımın tacıdır.

Ülkemi, halkımı, devletimi de tutarım, desteklerim, korurum.

İnsan zaman ve mekânla kayıtlıdır. Zamansız ve mekânsız insan olmaz ki...

Devletimi tutarım, korurum ama düzen veya sistemi beğenmem. Bir Müslüman olarak bugünkü bozuk düzeni ve sistemi beğenmem mümkün değildir. Beğendiğim takdirde İslâm'dan çıkmış olurum.

Devlet ile resmî ideolojiyi, düzeni, sistemi özdeşleştirmem.

Devleti ayakta tutmaya çalışırım, düzenin değişmesini, yerine iyi, âdil, doğru bir düzen gelmesini isterim.

Türkiye'nin, hak ve doğru bir medeniyetin ölçülerine göre mâmur (bayındır) olmasını isterim.

Ülkemin, kalkınma bakımından Japonya'dan ileri olmasını isterim.

Toplumun temelinin aile olduğunu bildiğim için ailenin korunmasını isterim. Aileyi yıkan medenî kanun istemem.

Dünyanın en iyi, en etkili, en güçlü, en vasıflı, en üstün eğitiminin Türkiye'de olmasını isterim.

Dünyanın 100 güçlü ve kaliteli üniversitesi listesinde en az 20 Türk üniversitesi olmasını isterim.

Ülkemde can, mal, ırz, namus, nesep güvenliği olmasını isterim. Evlerin kapılarının kilitlenmediği bir Türkiye isterim.

En büyük şehrimiz İstanbul'da en az yirmi milyon kitaplı büyük bir  kütüphane olmasını isterim.

Çok etkili bir Ceza Kanunu isterim ki, suçlar azalsın, toplum barış ve emniyet içinde yaşasın.

Davaların bir gün, bilemediniz bir hafta veya bir ay içinde neticelendirildiği külfetsiz bir yargı sistemi isterim.

Halkın birbirine kurt değil, melek olmasını isterim.

Ülkemin uluslararası şeffaflık ve temizlik konusunda notunun, 10 üzerinden 4 değil, 9 olmasını isterim.

Halkın hak ve hürriyetlerinin, İngiltere'dekinden fazla olmasını isterim.

Sosyal adalet isterim.

Vatandaşlarımın okur-yazar olmasını, lise bitirmiş her Türkiyeli'nin en meşhur ve büyük şairimiz Fuzulî'nin Divanını orijinal metninden okuyup anlamasını isterim.

Türkiye halkının, atalarının mezar taşlarındaki Türkçe yazıları okuyabilmesini isterim.

Ülkemde insanlık, komşuluk, merhamet, mürüvvet, iyilik, ruh asaleti, doğruluk, dürüstlük, iffet, ahlâk, fazilet olmasını isterim.

Rüşvet, talan, soygun, haram rant yerine, hortumlama olmamasını isterim.

Ülkemin bilgelik ve adalet kurallarına göre dirayetli bir şekilde yönetilmesini isterim.

Ülkeyi, halkı, devleti, belediyeleri soyan yiyici namussuzların (soymayanlara bir şey dediğim yoktur) analarından doğduklarına pişman edilmelerini isterim.

Meşru ve helâl şekilde elde edilmemiş bütün kara, kirli, necis servetlere el konulmasını isterim.

Olabildiğince din ve inanç hürriyeti verilmesini isterim.

Buna mukabil din, iman, mukaddesat sömürüsünün önlenmesini isterim.

Ahlâksızlık ve faziletsizlik istemem; ahlâk ve fazilet isterim.

Tek cümle ile:

Türkiye'nin ilimde, bilgelikte, irfanda, kültürde, medeniyette, ahlâkta, fazilette, fenlerde, adalette, güvenlikte, temizlikte, iyilikte, doğrulukta, dürüstlükte, güzellikte, sanatta, mimarîde, iç barışta, toplumsal uzlaşmada bütün dünyaya, bütün insanlığa en güzel örnek ve model olmasını isterim.

Ya sen uygar geçinen zavallı, sen ne istiyorsun? Senin sistemin bize ne veriyor?

Daha fazla içki içilsin... Zina serbest olsun, suç sayılmasın... Kadınlar ve kızlar şehvet ve seks aracı olsun... Okullarda ideolojik safsatalar ve hurafeler genç beyinlere aşılansın... Cezaevleri tıklım tıklım dolsun... Açılan her yeni okulun yanına bir hapishane yapılsın... Millî gelirin yüzde altmışını mutlu, putlu, egemen bir azınlık devşirsin...Üzerinde TC antetli resmî vesikalarla birtakım kadınlara fuhuş yapma hakkı tanınsın, bu fuhuştan KDV ve gelir vergisi alınsın, bütçeye konulsun...Eski Sodom Gomore'yi geride bırakan ahlâksızlıklar serbestçe yapılsın...Türkiye bir baştan öbür başa büyük bir batakhaneye dönüşsün... Okullardaki uyuşturucu kullanma yaşı 10'dan da aşağıya çekilsin... 13 yaşındaki kız gebe kalsın...İçki, kumar, sefahat, sazlar orkestralar, danslar; milyarlarca dolar rant ve vurgun, uyuşturucu kaçakçılığı; rüşvet rüşvet rüşvet...

Senin uygarlığın buysa başına çal!

Ben uygarlık istemiyorum, medeniyet istiyorum.