Bundan önceki üç yazıda "Bazı Müslümanların kadınlarına karşı haksız davrandıklarını, onların bilgisizlik, zaaf ve acizliklerini kullanarak zulmettiklerini, bunu yaparken bazen ayet ve hadisleri de işlerine geldiği gibi alıp yorumlayarak dini istismar ettiklerini ifade etmiştim.
Kadın meseleleri ile ilgilenen bir kurumun yaptırdığı araştırmaya göre:
"Eğitim düzeyi daha yüksek olan kadınlar arasında bile her 10 kadından 3'ü eşlerinden fiziksel veya cinsel şiddet görüyor. Refah düzeyi düşük olan kadınların yaşamlarının herhangi bir döneminde karşılaştıkları şiddet yüzde 50 iken yüksek sosyo-ekonomik düzeydeki kadınlarda bu oran yüzde 29'a düşüyor."
Bu tespit kadınların mağdur olmalarının iki önemli sebebini ortaya çıkarıyor: 1. Bilgisizlik, 2. Ekonomik bağımlılık.
Ekonomik bağımlılığın zulme katlanmaya sebep olması, kadının yakından uzağa erkek akrabasının dini, hukuki ve ahlaki vazifelerini ihmal etmesinden kaynaklanmaktadır. İslam toplumunda kadın, isterse çalışır, ama geçimini sağlamak için çalışmaya mecbur kalmamalıdır; kalırsa bundan sorumlu olanlar erkek yakınlardır ve Müslüman camiadır.
Bilgisizliğin ilacı öğrenmektir, okumaktır; bunun normal yeri de okuldur. İnsan bilgisizliğinin bir kısmını ailede, özel dersler ve sohbetlerde de giderir, ama bunlar okulun, okul da bunların yerine konamaz.
Kızlarını, "dinlerini ve ahlaklarını korumak için" okula göndermeyenler ya onlara, okulda bile alamayacağı din ve dünya bilgisini özel olarak aldıracaklar ve gerektiğinde ekonomik bağımsızlıklarını da sağlayacak tedbirler alacaklar veya "kızlarını cahil ve çaresizliğe mahkum etmenin" vebalini yükleneceklerdir.
Eğer bir ülkede okul çocuklara gerekli bilgi yanında güzel ahlakı da veremiyorsa böyle bir okula erkekleri gönderip kızları göndermemek makul ve meşru bir davranış olmaz; çünkü her iki cins de aynı seviyede dindar ve ahlaklı olmak durumundadırlar ve erkeler bozulmaya karşı korunaklı değildirler.