-Futbol, 1820 de İngiltere’ de doğdu. Önceleri el ve ayakların kullanıldığı bir müsabaka şeklinde olup, 1863 te el ve kolun topla temasının yasaklanıp bugünkü futbol (foot – ball = ayak topu) doğdu. O yıllarda biz tazminat dönemini yaşadığımızdan, ülkemizde ilk futbolu İngiliz tüccarlarının gençleri 1890 yılında İzmir Bornova’ da oynadı. Türkiye de ilk futbol ligi İngiliz James Lafontaine tarafından 1904 yılında tesis edildi. Karşılaşmalar ise şimdiki Fenerbahçe Stadyumunun bulunduğu yerde, eski adıyla Papazın çayırında yapıldı.
- Kıbrıs Larnaka da Peygamberimizin süt annesi Ümmü Süleym’ in ablası Ümmü Haram Rümeysa bintü Milhan’ ın kabri vardır…Hz. Osman zamanında Abdullah İbni Kays kumandasında Kıbrısa çıkarma yapıldığında eşi Ubadetü’ bni Samit’ te bu orduda bulunmuştur ve Cenevizlilerin saldırısında şehit düşmüştür. (Kahve Molası 94) -Avrupa ve ABD her yüz ölümden yirmisinin sigaraya bağlı olduğu, günün yalnızca bir bölümünü tiryaki anne ve baba ile geçiren okul çocuklarının, yılda 80 paket sigara dumanının eşdeğer miktarda duman solumuş olduğunu tespit edilmiştir. (Babacığım Nerdesin – Türdav)
-İstanbul Haliç’ in Eyup Sultandan öteye uzanan kısmına Sa’dabad denir. Vaktiyle vezir Nevşehirli Damat İbrahim Paşa tarafından buraya Sa’dabad adında bir köşk yaptırmış olup, lale devrinin (1718-1730) şenlik merkezlerinden biri olduğundan bu isim verilmiştir. Buranın asıl adı Kağıthane dir. (Kahve Molası – İskender Pala) -Abraham Lincoln okula gittiği dönemlerde kalemi kağıdı olmadığı için kömür parçası ile tahtaya yazı yazarak derslerine çalışmıştır. Kağıdı bulduğunda ise hindi tüyünden kalemini, böğürtlen suyundan elde ettiği mürekkebe batırarak ev ödevlerini yapmıştır…10 yaşında annesini ve kız kardeşini kaybetmiştir…Arkadaşına aldığı kitabın parasını ödemek için üç gün çalışmıştır…Mısır tarlasında çalışırken dinlenme aralarında çocuklarla sohbet ederdi…Bir gün mahkemede sanık birini savunan avukatı, savunmasından dolayı sanık, tutukluluktan kurtulmuş ve avukatı tebrik etmek istediğinde avukat son derece kibirli bir eda ile uzatılan eli sıkmadan gider. 20 yıl aradan sonra Abraham Lincoln, Amerikan Cumhurbaşkanı olduğunda aynı avukatla karşılaşır, o zamanki kuvvetli savunmasından dolayı avukatı tekrar tebrik eder…21 yaşında parasızlıktan ücretle 15 dönüm çayır biçer…Bakkal da çırak olarak çalışırken bir kadından 6 kuruş fazla aldığını fark edip dükkanı kapatarak 6 mil ( 24 bin adım) uzaklıkta ki kadının evine giderek hem özür diler, hem de 6 kuruşu iade eder…Cumhurbaşkanı seçildikten sonra gitmiş olduğu bir tiyatroda köleliğin kaldırılmasını istemeyen bir aktör tarafından arkasından ateş edilerek öldürülürken 56 yaşındaydı.
-Fatih camisi, fetihten sonra İstanbul’da inşa edilen (1467-1470) ilk selatin camisidir. Bugün ki cami Fatih tarafından inşa edilmemiştir. İlk cami 300 sene ayakta kaldıktan sonra bir zelzelede tamamen yıkılmış ve Sultan III. Mustafa tarafından (1767-1770) şimdi ki cami yapılmıştır. Her iki cami de o zaman ki imkan ve teknolojisine göre 3 yıl gibi kısa bir sürede bitirilmiştir. İlkinin mimarı Sinan-ı Atik diye bilinen Yusuf b. Atik, ikincisinin ki ise Tahir Ağa’ dır…Fatih Saraçhanede bulunan Şehzade camisi, mimar Sinan tarafından kalfalık eseri olarak 5 yılda (1543-1548) inşa edilmiştir. 1980 li yılların başında caminin retorasyonuna başlanmış olup, 2002 de yani 22 senede bitirilebilmiştir. (Kahve Molası–İ.Pala)
-Darphane (darb-hane) para basılan yerin adıdır. Mangır Osmanlının bakır sikkelerine vermiş olduğu isimdir. Bakır Moğolca da nakit anlamına gelir. Eski çin parasına da bakır denir. Kayme (Gayme) ise, Osmanlının ilk kağıt parasının adıdır. Kelimenin aslı “Kaime” olup, atalarımız tarihleri boyunca bir kağıt parçasını asla paradan saymadıkları için ilk kağıt paraya kaime yani para yerine geçen kağıt demişlerdir.
-Kalpazan (kalb-zen) kelimesi “düzmece-sahte-yalancı” anlamına gelen Arapça “kalb” ile “vuran, döven” anlamına gelen Farsça “zan” ekinin birleşmesiyle oluşmuş, ıstılah olarak ise “sahte para basan” demektir. (Kahve Molası – İ.Pala) -1928 harf devriminden sonra Kur’an harflerinin yazılması ve okunması yasaklandı.. Tarihi eserlerimiz ve evraklarımız Bulgarlara okkası 3 kuruş on paraya satıldı. Evrakları satanların başında İstanbul vali vekili Fazlı Güleç ile defterdar Şefik gelmektedir. Balyalar halinde evraklar vagonlara yüklenir. Her balya 200 okkadır. Böylece 40 vagon evrak yurtdışına çıkarılır. Trakya taraflarında ki kütüphanelerde mevcut eserler sokağa atılarak üzerine gaz dökülüp yakılmıştır. Konya’nın Koyunoğlu kütüphanesi, Karaman kütüphaneleri, sokağa atılan kütüphanelerden meydana gelmiştir…Sultan Ahmet’te ki askeri arşivde mevcut olan 80 bin ton arşiv İzmit kağıt fabrikasına gönderilmiştir. (Bize Nasıl Zulmettiler –B.Bozgeyik)
-Sirkeci garının yanında ki Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Camii, yaklaşık 50 sene pavyon olarak kullanılmıştır. 1987 yılında camiye çevrilmiştir…Hidayet camisi Türk Ticaret bankasının ardiyesi; Demirtaş mescidi depo; Hacı Şaban Mescidi imalathane; Kayalar mescidi ikametgah; Küçüksu Simkeşhane ve Darü’l kurra camileri ise Halk partisi ocak merkezi olarak kullanılmıştır… Sadece Eminönü ilçesinde yok edilen ya da asli gayesi dışında kullanılan camilerin sayısı 113 ten fazladır…Gaziantep daracık mahallesi daracık sokakta bulunan Hamza bey mescidi (diğer adıyla öksüz bey camii) şimdi ev olarak kullanılmaktadır. CHP iktidarı bu mescidi 45 bin liraya satmıştır…Bekir bey mahallesi yazıcık caddesi üzerinde ki mescidi de 80 bin liraya satmış olup bu mescid halen atölye olarak kullanılmaktadır.(Bize Nasıl Zulmettiler – B.Bozgeyik)
-Seyahatnameyi kaleme alan Evliya Çelebi Saray-ı Hümayun kuyumcu başısı Seviş Mehmed Zılli Efendinin oğludur. Sıbyan mektebinden sonra Unkapanı nda Hamid Efendi medresesinde yedi yıl ders gördükten sonra dört yıl da Enderunda okur, daha sonra 40 akçe maaşla sipahi zümresine katılır. Ömrünün otuz yılını İstanbul’da, geri kalanını seyahatlerde geçirmiştir...İstanbul, Bursa, İzmit, Trabzon, Tokat, Erzurum, Van, bütün Doğu Anadolu, Üsküdar’dan Şama kadar, bütün şehir ve kasabalarıyla Güney Doğu Anadolu bölgesi, Tiflis, Bakü, Gürcistan, Kırım, Dağıstan, Çerkezistan, Kıpçak diyarı, Ejderhan havalisi, bütün ege kıyısı ve adaları, mora, Girit, Hanya, şumnu, niğbolu, silistre, babadağı, Filibe, Sofya, Edirne, Çanakkale, ozi, Gelibolu, boğdan, belgrad, tameşvar, Venedik, Bosna, karaorman, Üsküp, Selanik, maceristan, Almanya, Avusturya, Lehistan, Arnavutluk, ispanya, Danimarka, Hollanda, brandenburg ve adriya sahillerini dolaşmıştır. Bu gezilerin çoğu ve zirlerin ve paşaların himayesinde olduğu için yarı resmi hüviyetle olmuştur. Bu gezileri 50 senede tamamlamıştır. Kendisi nüktedan, cana yakın, ufak tefek, sesi güzel bir insan olan Evliya Çelebi hiç evlenmemiştir. (Türk Klasiklerinden Seçmeler – Kaynak Yay.)
-Türkiye’de diş macunu tüketimi kişi başı yılda sadece 60 gr.dır. Amerika da 620 gr. İngiltere de 350 gr. İtalya da 270 gr. dır.
-1960 devriminin lideri Orgeneral Cemal Gürsel’ in siyasi danışmanları, azınlık ve yabancı okulu mezunu olan kişilerden olup, bu danışmanlar, oluşturulan politika ve yapılan uygulamalarda etkili olmuşlardır. -Lale, 1554 yılında Kanuni Sultan Süleyman zamanında Hollanda’ yı temsil eden Flaman diplomat Ogier Ghislain tarafından avrupaya getirildi. Bugün Hollanda da 2500 ün üzerinde lale türü vardır. Lale tohumunun soğan şekline gelebilmesi için 7 yıl gereklidir.
-Fatihin hocası Akşemseddin Zeyrek medresesi müderrisi olup, Bayramiye tarikatinin şemsiye kolu müessisidir. Tıbba dair Maddetü’l Hayat ve Maidetü’ l Hayatın müellifidir.
-Kainattaki dengelerin değişmesine Eko Sistem adı verilir. 1985 yılı itibariyle Almanlar Bangladeş’ ten toplam 500 ton kurbağa eti ithal ettiler. Bu da yaklaşık 12 milyon kurbağa demektir. Aynı yıl Avrupa, Avustralya ve Amerika ya ihraç edilen kurbağa sayısı ise 200 milyon civarındadır. -Bangladeş ten ihraç edilen kurbağaların günde yediği sinek miktarı ise 100 ton civarındadır. -Yapılan bir araştırmada Rana cinsi bir kurbağanın karnından 31 tür sinek çıkmıştır. Bunun 7 si tahıllara, 4 ü ağaçlara, 2 si evlere zararlı olduğu tespit edilmiştir. -Bir avuç olan İsviçre de 1985 yılında 250 ton kurbağa toplanmıştır. -Kutup ayıları solaktır. -Bir karınca kendi ağırlığının elli katı ağırlığı kaldırabilir. -Timsahlar dillerini dışarı çıkaramazlar. -Yunuslar bir gözleri açık uyurlar. -Kangurular geri geri yürüyemezler. -Zebralar beyaz üzerine siyah çizgilidir.
-Sineklerin beş gözü vardır. -Dünyada insan başına düşen karınca sayısı bir milyondur. -Bu güne kadar bilinen en ağır böbrek taşı 1.36 kgr dır -Ortalama bir buz dağının ağırlığı 20 milyon tondur. -Ankara – İstanbul arasında tesis edilen telefon hattı 1 Temmuz 1929 tarihinden itibaren milletin istifadesine sunulmuştur. Görüşmek isteyenler telefon şirketinden yol alabilmek için şirkete muhavere ücretini peşin vermek mecburiyetindedir. Konuşma ücreti birinci üç dakika için 115, ondan sonra ki her bir üç dakika için 100 er kuruş ödeniyordu. -1936 yılında yılbaşı tayyare piyangosundan 200 bin lira, Balıkesir den ihtiyar bir iplikçiye çıkmıştır. -Bir pire kendi büyüklüğünün ortalama 150 katı yüksekliğe zıplayabilir. Bu oranı tutturmak için bir insanın yaklaşık 30 metre zıplayabilmesi gerekir.
-Kelebekler ayaklarıyla tat alırlar. -Kadınlar erkeklere oranla iki kat fazla göz kırparlar. -Amerikan hava yolları uçuşlarda yolculara sunduğu kahvaltılarda her tepsiden bir zeytini kaldırarak 1987 yılında 40 bin dolar kar etmiştir. -Zürafaların ses telleri yoktur. -Kediler ultrason seslerini duyarlar.
-Bir hamam böceği kafası koptuktan sonra açlıktan ölmeden dokuz gün yaşayabilir. -Ünlü Titanik transatlantiği 14 Nisan 1912 tarihinde batmıştır. -Vücudumuzda ki en kuvvetli kasımız dilimizdir. -İki spor kravatla yapılır: Binicilik ve bilardo -Harward üniversitesinden bilim adamlarına göre bir insanın su üzerinde yürüyebilmesi için Orta Amerika da yaşayan bir kertenkele türü gi.i saniyede 269 adım atması gerekiyor. -ABD nin Lova eyaletinde 1938 yılında tartılan at tam 1451 kilo gelmiştir… En uzun at 1850 yılında İngiltere de yaşadı ve boyu 2.19 metreydi… En uzun ömürlü at, İngiltere de yaşamış olup 62 yaşında vefat etmiştir… En güçlü at 26 Şubat 1893 tarihinde 130 tonluk bir yükü tam 402 metre çekmiştir.
-Ankebut suresinin 41. ayetinde ağ kuran örümcekten bahsederken, örümceğin “müennes” yani dişi olduğunu belirtir. 1989 yılında bilim dünyası dişi örümceğin ağ kurabileceğini keşfetmiştir. Atalarımız boşuna dememiş: “Yuvayı yapan dişi kuştur” -Bir ülkenin tamamı karla kaplansa,hiçbir kar kristali birbirine benzemez -Kaptan Cook, Avustralya topraklarına ayak bastığı zaman burada yaşayan 300 bin yerlinin üçte biri Avrupalıların taşıdığı hastalıklarla kısa sürede ölmüşlerdir. -Ay’ da gündüzleri 120 dereceye ulaşan kavurucu bir sıcaklık, geceleri ise sıfırın altında 150 dereceye düşen dondurucu soğuk hükmeder. -Güneşe en yakın gezegen olan Merkür, Dünyanın %8 i kadar küçük; Jüpiter ise Dünyanın 318 katı kadar büyüktür.