Oldum olası klasik otomobillere meraklıyımdır. Geçtiğimiz hafta sonu internet sitesi üzerinden beğendiğimiz klasik bir Mercedes’i yerinde görmek ve beğenirsek satın almak İstanbul’dan kalkıp Kırşehir yoluna revan olduk. Akaryakıt ve yeme-içme molaları ile birlikte yaklaşık 7 saat süren araba yolculuğundan sonra Kırşehir'in ilçesi Kaman’a vardık.
Aslında satın almayı düşündüğümüz araç Kırşehir merkezdeydi. Ama önce Kaman’da yaşayan akrabamız Davut Abiye uğradık. Ardından beraber Kırşehir’deki otomobile bakmaya gittik. Ne yazık ki internet sitesindeki araç ile gidip gördüğümüz Mercedes’in pek alakası yoktu. Sanırım bazı fotoğraflar başka benzer bir araca aitti. Fotoğraflar da filtreden geçirilmiş olmuş olabilir. Neticede aracı beğenmedik, satıcıları da pek gözümüz tutmadı, o yüzden satın almadık. (*)
Lakin bu araç vesilesiyle geldiğimiz Kırşehir ve Kaman’da çok güzel vakit geçirdim, bir çok şey müşahade ettim, ve çok enteresan anılar dinledim. Şimdi bunlardan bazılarını sizlerle paylaşacağım.
- Hemen her müstakil evde inek bakacak ve sütünü alacak ağılı var. Günde 20 ila 50 litre arası süt alabiliyorlar. Sağılan sütleri anlaşmalı oldukları süt şirketi her gün gelip topluyor. Anlaşmanın bir parçası olarak mezkur süt şirketi onlara yem veriyor. İnekler genelde Holstein, Chevrolet, ve Alman menşeili.
- Düğünlerde kurusıkı tabanca atmak adetten. Sokakta yürürken yere düşmüş bir kurşun çekirdeği gördüm. Merak edip sorunca “akşam buraya gelin getirdiler” dediler.
- İki çeşit ayçiçeği ekiliyor: yağlık ve eğlencelik. Yağlık ayçiçeğinin çapı küçük, eğlencelik ayçiçeğinin ise çapı büyük oluyor. Dakota tipi ay çekirdeğinin pek ekilmediğini çünkü hasat makinalarının çekirdek kabuklarını kırdığını söyledi. O yüzden Dakota çekirdekleri kurutulduktan sonra çiçekten ayrıştırılıyormuş.
- Kırşehir’in girişine üzerinde kocaman bir Atatürk portresi olan bir bez levha monte edilmiş ama inanınız olsun Kemal Paşa’ya pek benzemiyor. “Yeni Belediye Reisi CHP’li ve seçildikten iki ay geçmeden hemen bunu dikti” dediler. Anlaşılan aceleye gelmiş.
- Ziyaret ettiğimiz akrabalardan birkaçının iç savaş başladığında Libya’da mahsur kaldıklarını, günlerce Trablusgarp havalimanı apronunda yattıklarını, bu süreç zarfında aç kaldıklarını, ve hemen yanıbaşlarında insanların öldürüldüklerine şahit olduklarını anlattı. Yine aynı akrabalarım T.C. hükümetinin gönderdiği komandolar, uçaklar ve gemiler sayesinde 40,000 Türk işçisinin hiçbirinin burnu kanamadan Türkiye’ye nakil edildiğini söyleyip Recep Tayyip Erdoğan’a minnettar olduklarını ifade ettiler.
- Kırşehir’in pekmezi meşhurmuş. Mevsimi Eylül sonu gibiymiş. Birkaç hafta erken gelmişiz!
- Kırşehir’de “k” harfi “g”, “p” harfi “b” olarak telefuz ediliyor. Yani “Gırşehir’in bekmezi meşhur”. Farkettim ki k yerine g ve p yerine b sesi çıkarmak daha kolay. Biraz daha kalsam muhtemelen Kırşehir şivesine iyice alışabilirim.
- Hayatımda ilk defa ceviz kolonyası gördüm. Yeşil renkli ve ceviz kokulu bu kolonyayı tavsiye ederim.
- Kahvaltıda bahçeden o sabah koparılmış salatalık/domates söğüş ve patates kızartması yedik. Hava da serin mi serindi.
Kırşehir’i ve insanını sevdim. Daha görülecek çok yer var. Özellikle beni her zaman cezbeden antik eserler çok. O yüzden bir dahaki sefere daha uzun süreli gelmek istiyorum. Bu vesileyle bizlere evini açan, rehberlik yapan ve misafirperverlik gösteren tüm aile fertlerine, Neşet Ertaş gibi bir bozlak ustasını bağrından çıkaran Kırşehir’e ve dostane halkına teşekkür ediyorum.
(*) Kırşehir’deki arabayı almadık fakat İstanbul’a dönüş yolunda Adapazarı’nda bulduğumuz ve beğendiğimiz arabayı satın aldık. İşte size videosu.