Kırk Dokuzumdan Ellime Elli Nasihat

Fatma Ç. KABADAYI

Elli yaşıma şurada ne kaldı ki, dokuz ay, böylesine sayılı aylar kala kendim için elli nasihat hazırladım. Bakalım akranlarım ve küçüklerim ne düşünüyor bu hususta? Elbette benim yapamadıklarım da var. Hatta yapıp da yazmayı unuttuklarım…

Sizde nasıl durumlar peki?

1.Kendinizi sevin. Bedeninizi, duygularınızı, huylarınızı… Artık hiçbir şeyi değiştiremezsiniz. Ben en son “Burnum ne kadar büyük,” dediğim gün burnuma boya kovası düşmüştü.

2.Geçmişe üzülmeyin. Bugüne kadar üzüldünüz de ne oldu? Üzüntüler insan sağlığına gerçekten zararlı. Unutun gitsin. Eminim ders çıkarmışsınız.

3.Gelecek için pozitif kaygı üretin. Pozitif kaygı sizi birçok tehlikeden ve zor durumdan korur. Önlemi erken almak her zaman iyidir.

4. Zamanın geçip gittiğini artık fark edin. Sahi siz daha geçenlerde otuzunda, hatta yirmi sekizinde, on beşinde idiniz. Ne çabuk geçti vakit. Bundan sonra ne kadar ömür kaldı bilinmez, o halde elimizdeki vaktin değerini bilelim, boşa harcayacak saniyemiz yok. Yanılıyor muyum?

5. Çayınızı sıcak için. Kendinize çay doldurduysanız başka işe odaklanmayın. İşleriniz arasında vereceğiniz kaliteli molalar işe daha çok adapte olmanızı sağlar. Ayrıca ılık çay hiç zevk vermez.

6. Bulunduğunuz yerde sadece o anı düşünün. Bedeni ruhtan ayırmayın. Yaşadığınız anın tadını sonradan çıkarmanız mümkün değil. Çok güldüğünüz bir olayı başkasına aktarırken o kadar gülebiliyor musunuz sahi?

7. Kul hakkına dikkat edin. Kul hakkının yalnızca maddi olmadığını bilin. Sizin için ikram edilen bir çayın önünüze bırakılması da yanlışlıkla hesaba geçen para kadar önemlidir. Yolda bulduğunuz paralar da size ait değildir.

8. Kendinizi övmeyin. Başarılarınızı başkalarının fark etmesine ve onların dile getirmesine fırsat verin. Şahsınızı önemli göstermek için başkasının yanında onun başarılarını, fikirlerini küçültmeye çalışmak değerinizi artırmaz, sizi küçültür.

9.Ruhunuzu asla aç bırakmayın. İnançlarınızı hayatınızda uygulayın. Sadece dilinizle değil bedeninizle, ruhunuzla da teslim olun.

10. Herkesi olduğu gibi kabul edin ya da ilişkinizi kesin. Kimseyi değiştiremeyeceğinize göre dile getirmeye de lüzum yok. Boşuna kendinizi ve karşı tarafı yıpratmayın. Bilmediğiniz yaşamlar hakkında yorum yapmayın.

11.Kibar ve zarif olmak herkese yakışan bir kıyafettir. Hal hatır sormak, nezaket, incitmemek insana yakışan davranışlardır. Gerektiğinde cümleleri uzatın, kısa konuşma çabasıyla yanlış anlaşılmalara yer vermeyin.

12. Kıyafetiniz yeni olmak zorunda değil ama temiz olmak zorunda. Eskiden Üç kıyafetiniz varsa dördüncü sadakadır,” derlerdi. Şimdi onu uygulayan yok. Herkesin sayısız kıyafeti var sonuçta. Kıyafetin temiz ve tertipli olması her zaman önemli. Üzerinde lekeler bulunan bir ceketle, yataktan kalkmış görüntüsü olan saçlarla, evde giyilecek pijama veya eşofmanla toplum içinde gezmeniz size verilen değeri azaltır.

13. İşlerinizi planlı yapın. Hiç bir işi son güne bırakmayın. Yapılacak işleri zordan hafife, uzun zaman alacak olandan kısa sürede tamamlanacak olana göre sıralayın. Böylece zihnen ve bedenen daha az yorulursunuz.

14. Ertelemeyin. Yapılması gerekeni zamanında yapın. Aranması gerekeni zamanında arayın, okunması gerekeni zamanında okuyun.

15. Yaşınızdan büyüklere öğüt vermeyin. “Aferin” kelimesini yaşıtlarınıza dahi kullanmayın. Büyük küçük kim olursa olsun bilmediğiniz konuda kimseye ahkâm kesmeyin.

16. İstişare yapmaktan kaçmayın. Fikir almanın sizi küçültmeyeceğini bilin. İnsanların farklı fikir ve önerileri sizin bakış açınıza katkı sağlar. Fikrini uygulamasınız da söylediklerine önem verdiğinizi dile getirin.

17. Bazı işler zekâ değil çalışma ve gayret ister. Gayret etmek, sabır göstermek sizi başarıya ulaştırır. Pes etmeyin. İstikrarlı olun. Küçük adımlarla büyük yollar alınacağını unutmayın. Gerçekten istiyorsanız yaparsınız.

18. Hislerinizi dile getirmekten çekinmeyin. İnsanlar güzel şeyleri duymayı sever. Sizden duymayı daha çok… “Çok şıksınız,” “ iyi fikir,” “hoş bir fincan” “Bugün ne kadar güzelseniz,” “Gülümsemek size yakışıyor,” gibi sözleriniz karşı tarafı mutlu eder. Yeter ki samimi olsun.

19. Haram ve yasaklar sizi korumak içindir. Boş yere maceraya atılıp baş ağrıtmaya, huzursuzluğa, kendinizi değersizleşmeye ihtiyaç duymayın. İyi bir şey olsa yasak ve haram olmazdı.

20. Huzuru içinizde arayın. Huzur ne başkasında ne de dışardadır. Zihninizi kontrol edin, ordadır. Dışarda bulacağınız huzur kolonya gibi güzel koksa da uçup gider. Kalıcı huzur sizde olandır.

21. Dakik olun. Randevulara geç gitmek sadece karşı tarafa değil kendinize de saygısızlıktır. Güven kaybettirir. Gidemeyeceğiniz saatte randevu vermeyin. Bakarız, uğrarım, belki gelirim gibi kelimelerle karşı tarafı belirsizliğe itmeyin. Herkesin sizi bekleyecek kadar vakti olmayabilir.

22. Hakkınızda “acaba” şüphesi yaratmayın. Bunun için tutabileceğiniz sözler verin. Ortamın ahengine kapılıp olmayacak işlere söz vermeyin. “O işi oldu bil,” “Ben onu hemen hallederim,” gibi sözlerle kimseyi kandırmayın.

23. Hayal kurmaya vakit ayırın. Böylece kendinizi daha iyi tanır ve yeni hedefler belirlersiniz. Hayaller onlara ulaşmanın ilk adımıdır.

24. Dinleyin. Size anlatılanı gözlerinin içine bakarak dinleyin. Gözlerinizi kaçırmak, başka bir nesneyle uğraşmak karşı tarafa önemli değilsiniz mesajı yollar. Bir toplulukta biri konuşurken yanınızdaki ile başka bir konu açmayın. Söz kesmeyin.

24. Sorununuz kiminleyse onunla çözün. Araya sokacağınız şahısların sizin duygularınızı nasıl aktaracağından asla emin olamaz ve belki de kaş yapayım derken göz çıkarırsınız. Laf çarpıtma, dokundurma gibi gülünç çözümlere başvurmayın. Sorununuz sosyal medyadan gönderme yaparak çözmek gibi çocukça işlere bulamayın.

25. Yalanı hayatınızdan çıkarın. Gereksiz yere zihninizi yormayın. Pembesi, kırmızısı, yeşili kısacası renkleri sizi kandırmasın. Yalanın rengi hep karadır.

26. Hiç bir şeyin tesadüf olmadığını, tevafuk olduğunu bilin. Tanıştığınız her kişi hayatınıza belli bir sebepten dolayı gönderilmiş olabilir.

27. Başınıza gelen her işte bir hayır olduğunu unutmayın. Bunu o anda idrak edemeseniz de yıllar sonra “İyi ki,” diyeceğinizden emin olun.

28. Vefalı olun. Arayana sitem etmek yerine özrünüzü iletin. Eski dostlarınızı sadece bayramlarda değil, nadir de olsa normal zamanlarda da arayın.

29. Her gün yeni bir şey öğrenin. Herkesten, her yaştan öğreneceğiniz mutlaka bir şey vardır.

30. Çocuklarla vakit geçirin. Bu sizin stres atmanıza, temiz ve saf duygularınızı hatırlamanıza, genç kalmanıza vesile olur.

31. Su içmeyi ihmal etmeyin. Sadece ilaç alırken değil, her fırsatta bu nimeti tüketmeye gayret edin.

32. Verilen sırrı tutun ya da almayın. Kendinize güvenemiyorsanız bunu karşı tarafa bildirin.

33. Doyduktan sonra yemeyin. Rahmetli dedem “Doyduktan sonra çocuk kadar yiyemiyorum,” derdi, haklıymış. Yememek gerekiyormuş.

34. Çok uyumayın. Dinleneceğiniz kadardan fazlası sizi hem sersemleştirir hem de ömrün boşa gitmesine sebep olur.

35. Borç aldıysanız vaktinde ödeyin. Aksi durumda hem güven kaybeder hem de edindirdiğiniz tecrübe nedeniyle yapılacak iyiliklere de engel olursunuz.

36. Muhabbet etmenin sadece dert paylaşmak olmadığını bilin. İnsanlar uzun uzun dert dinlemekten yorulurlar.

37. Okuyun. Günlük okuma rutininiz muhakkak olsun. Gerekirse yarım saat erken kalkın ve okuyun. Kitap, gazete, dergi ayırımı yapmayın.

38. Sadece yakın tarihler için değil uzaklar için de yatırım yapın. Cebinizdeki para kadar kendinize güveniniz olacağını bilin. Sağlık, eğitim gibi giderleriniz için her daim köşede paranız olsun.

39. Sevdiğiniz kişileri yakınlarınızın da sevmek zorunda olmadığını kabul edin. Anlaşamayan arkadaşlarınızı aynı ortamda buluşturmaktan vaz geçin. Kimse sizin hatırınıza başkasına katlanmak zorunda değildir.

40. Gerçek dertlerinizi sadece Allah’a bildirin. Hz. Ömer’in şu sözünü unutmayın. “Ben derdimi ne dostuma söylerim, ne düşmanıma. Zira dostum üzülür, düşmanım sevinir. Beni en iyi rabbim bilir.”

41. Mütevazılıkta sınırı aşmayın. Aşırı mütevazılık kendinize olan saygınızı kaybetmenize de sebep olur.

42. Düşüncenize ters gelse bile saygı duymayı bilin. Özellikle misafirinize karşı muhalefet olmaktan vazgeçin. Bu kovmamaktan beterdir. Voltaire’nin “Fikirlerinize katılmıyorum ama fikirlerinizi ifade edebilmeniz için canımı bile veririm” sözünü anımsayın.

43. Rüya ve hastalıklarınızı en ince ayrıntısına kadar anlatmayın. Bir saat süren rüyaları, doktor randevusundan hastalığının başını sonunu, tanıdıklarının bu konuda yaşadıklarına kadar anlatmak aslında kulağa çok da hoş gelmiyor de mi? Özetleyin.

44. Başkalarının yanında uzun telefon görüşmeleri yapmayın. Özellikle toplu taşımalarda kimse sizin hayatınızı dinlemek zorunda değil.

44. Ortada yapılacak bir iş varsa hemen sorumluluk almayın. Belki bu işi sizden daha iyi yapan birisi daha vardır. O yüzden başkalarına da fırsat verin.

45. Ailenizi her şeyden üstün tutun. Aileniz sizin en kıymetlinizdir. Her ne şartta olursa olsun arkalarında olun. Sizi onlar kadar sevecek kimse olmayacaktır.

46. Yaşlılarınızın kıymetini bilin. Onların tecrübelerinden, dualarından ve tavsiyelerinden yararlanın. Günlerin çabuk geçtiğini ve ne ekerseniz onu biçeceğinizi aklınızdan çıkarmayın.

47. Düşünmeden konuşmayın. Her istediğini söyleyenin istemediğini duyacağından emin olun. Karşı tarafı zor duruma sokacak fikir ve önerilerinizi içinizde saklayın.

48. Tanımadığınız insanlara şaka yapmayın. Kişilikleri bunu kaldırmaya müsait olmayabilir. Beklemediğiniz bir tepki ile karşılaşıp üzülmeye fırsat tanımayın

49. İnsanları hiçbir şey için zorlamayın. Zorla güzellik olmayacağını bilin.

50. Sizi psikolojik olan yıpratan insanlarla aranıza mesafe koyun. Gerekirse ipleri koparın. İnsan hayata bir kez geliyor ve unutmayın körle yatan şaşı kalkar.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (8)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.