Severiz aynaları…
Hayatımızın bazı dönemlerinde aynaya olan bu sevgi ve iltifat şüphesiz daha fazladır…
Zamanımızın çoğu aynalarla yakın geçer…
Biz tanırız aynaları, aynalar bizi…
Görmeden duramadığımız dostlar gibidirler…
Söyleşiriz onlarla… Dertleşiriz…
Kimselere diyemediğimizi aynalara söyleyiveririz.
…
Ayna kişiye kendisini gösterir…
Nasıl başarır bunu? Sırrı olduğu için arkasında… Ardında sır taşımayan ayna, ayna değil camdır sadece!..
Yani sırra sahip olanlar, arkasında sır bulunan camlar ancak ayna olabilirler…
Bir de hakikatin sırrı vardır. Gerçeğe agâh olmayanların evrenin, insanın, geçmişin ve geleceğin sırrına sahip olmaları elbette düşünülemez…
Birde emanet olarak alınan sır vardır.
Bu sır ise yüktür, ağırdır, taşıması zahmetlidir…
Yorar… Yokuşlara vurdurur…
Sır saklamak pek zahmetlidir. Bilirsiniz!
Ya sır olmak nasıl bir şeydir?
Onu anlamak sanırım bizim idrak boyutlarımızı aşar.
Sır olanlara aşk olsun diyelim ve geçelim!
…
Evet aynalar…
Bu yazıda aynaları konuşalım istedim. Konuşan aynaları…
Aynalarımız sağlam mı dersiniz?
Kırık aynalarda güneşimiz parçalanmaz mı a dostlar?
Kesrete düşürmez mi bizi kırık aynalar? Kavgaya, itişmeye kakışmaya sürüklemez mi?
Şaşı bakmamıza neden olmaz mı?
Bir olan güneşi bin güneş göstermez mi bize bu kırılan aynalar… Kırık parçalarının büyüklüğü, küçüklüğü vs gibi nice fitnenin içine atarak öfkeler kabartmaz mı? Yanıltmaz mı?
Canlar yakmaz mı? Bir nevi kardeş kanı döktürtmez mi?
Demem o ki; aynalara dikkat etmeliyiz!..
Kırmamalıyız!
Kırık aynalardaki yansımaları elbette önemsemeli ama güneşin kendisi olarak telakki etmemeliyiz.
…
Dostlarımız aynalarımızdır… Arkadaşlarımız, yakınlarımız da öyle…
Siz dostlar aynasında nasıl görüyorsunuz kendinizi?
Hangi yanınız zayıf, ne tarafınız güçlü? Aşırı beslenen ve patlamak üzere olan yönleriniz var mı peki?
Şişik egolarla gezinirken ortalarda, kendimizi çok mütevazı mı sanıyoruz acaba?
Nasıl acı bir yanılsamadır bu?
Duralım dost aynaların önüne! Bakalım onlardan kendimize…
Onlar bize en güzel biçimde hakikati diyecektir.
Ne bir fazla, ne bir eksik!
Duymaya hazır isek, durmayalım!
Şimdiden tezi yok!
…
Bir insanın Allah ile olan ilişkisini anlamak istiyorsanız; yakınlarıyla, ahbaplarıyla ve çalıştığı insanlarla olan ilişkisine bakın demişti ehl-i irfan bir büyüğüm…
Giderek zihnimde kök salan bir cümle oldu… Dallanıp budaklanmaya devam ediyor.
Bu cümle de en güzel bir ayna olmalı bizim için…
Kendinizi görebileceğiniz gibi bu aynada, ilişkilerinizi, tutumlarınızı da görmeniz mümkün.
Kıymetlendireceğimiz cümlelerden biri olmalı hayatımızda bu anlayış…
Bu güne kadar söz yumağı dolaşarak ne zaman buraya gelse bu cümleyi aktarırım. Hangi dostuma bu örneği vermiş olsam her zaman küçük çapta bir elektriğe tutulmuş olma hissi yaşadıklarını görürüm.
Anlıyorum ki konu üzerinde pek düşünülmemiş. Genel bir zaafımız var bu hususta… Hepimiz az çok bu alanda zayıfız.
Temel bir yanılgımız var:
Dışarıya karşı profesyonelce davranırız.
İyi imajlar çizeriz.
Dost canlısıyızdır.
İyilik sever bir insanızdır.
Başkalarını düşünürüz.
Empatik davranırız.
Bölüşüp acıları azaltan, sevgileri çoğaltan bir yanımız vardır.
Doğrudur belki tüm bunlar!
Ya eşimize karşı durumumuz nedir? Çocuğumuzla nitelikli paylaşımımız ne kadar?
Aile fertleriyle iletişimimizin sıcaklı hangi dozda? Anne babaya hürmet ve ilgi konusunda geçer not alabiliyor muyuz dersiniz?
Sanal dünyada dert dinleyen, acı bölüşen kaç insanımız kapı komşusunun çocuğunun ödenemeyen okul taksitinden haber olmak niyetinde?
Aynalarımız olmalı evet…Doğru aynalar!...
Doğru aynalar belki de en yakınlarımızdır? Ne dersiniz?
Onlar bir açıdan içimizi de gösterebilen aynalardır!
Onların aynalarında nasıl göründüğümüz çok önemli…
Ciddiye almalıyız!..
…
Bildiğimiz camdan aynalar, fiziğimizi gösterir!
Dostlarımız; halimizi gösteren aynalardır.
Arkadaşlar; dünya ahvalimizi, ‘kırık çıkık’ yanlarımızı ortaya çıkaran aynalarımızdır.
Bilgi; fikir aynamızdır! Kapasitemizi ortaya koyar!
Dualar; yürek aynamız! Hasretimizi, emellerimizi gösterir!
Tövbeler; rontgenimiz gibidir! Pişmanlık yanlarımızın aynasıdır.
Musiki… Özleme tutulan aynalarımızdır. Geçmişte içinde kaybolduğumuz duyguların bugünkü haline ayna olurlar.
Sözün burasında düşünelim!.. Ya Hak dostları olan salihler?!
Salihler, can aynalarıdır! Her yanımızı gösterirler…
En berrak şekilde, en duru haliyle…
Canımıza bakar candan aynalardır onlar…
Görünmeyen kısımlarımızı görürler… Gizlediğimiz, korktuğumuz, ürküp kaçtığımız karanlık yanlarımıza can kandili tutarlar.
Aydınlatırlar.
Şefkatle, ilgiyle ve sevgiye…
Onlarda görünmeye bakalım!
Kârımız olur bu!..
HABER NAME/ 06.02.2012 canbolatugur@gmail.com/ https://twitter.com/ugurcanbolat