Kırgızistan beş yıl sonra bir kez daha karıştı. 2005 yılında, "Kadife Devrim" projelerinden birine sahne olan ülkede halk sokaklara döküldü, yerleşim birimlerini ele geçirdi, devlet binalarını işgal etti. Binlerce asker şimdi bu yeni kitlesel dalgayı durdurmaya çalışıyor. Durdurabilir mi? Çok zor ve durum gerçekten ciddi!
Talas şehrini ele geçiren muhalefet yanlılarının başkent Bişkek'i de ele geçirmeye çalıştığı, çatışmalarda çok sayıda insanın öldüğü ve yaralandığı, İçişleri Bakanı Moldomusa Kongantiyev'i döverek öldürdüğü, Başbakan Birinci Yardımcısı Akılbek Caparov'u rehin aldığı gelen ilk haberler arasında. Su, gaz ve gıda ürünleri gibi temel ihtiyaç maddelerine yapılan zammı protesto etme gerekçesiyle önceki gün başlayan gösteriler dün isyana dönüştü. Mart 2005'te, CIA destekli "Lale Devrimi" isyanının aynısı bugün "karşı devrim" olarak gerçekleşiyor sanki.
Dünyanın en talihsiz ülkelerinden biri Kırgızistan. Gerilimlerle boğuşan birçok ülkeden farklı olarak doğal gaz ya da petrolü yok. Ama belki bunlardan çok daha önemli bir değeri var. 21. yüzyılın Avrasya'sına şekil verecek güçte bir değer bu. ABD, Rusya ve Çin'in etkinlik mücadelesinin kesiştiği yerde ve tam anlamıyla bir cephe ülkesi. Bu yüzden de iç gerilimlerin sonu gelmiyor, gelmeyecek de.
Özellikle dünkü gelişmeler, olayların kolay kontrol altına alınamayacağını, Kırgızistan yönetimi için yolun sonuna gelindiğini gösteriyor. Eski Başbakan ve Sosyal Demokrat Parti lideri Almazbek Atambayev dahil bütün muhalefet liderlerinin gözaltına alınması krizi daha da önlenemez hale getirdi ve ülkede olağanüstü hal ilan edildi. ABD ve Rus askeri üslerine ev sahipliği yapan Kırgızistan'da beş yıl önceki renkli devrim harekatının çöktüğünü söylemek mümkün.
Peki, 2005 yılında ne olmuştu Kırgızistan'da? Ukrayna'da başlayıp, Gürcistan'da devam eden, Lübnan'da bile denenen renkli devrimlerden biri de Orta Asya'nın uzak ülkesi Kırgızistan'da uygulandı. Ülkede bulunan Türk vatandaşlarına yönelik saldırıları, ev, iş yeri ve fabrikalarına yönelik yağmayı, yaşanan korkuyu bir çoğumuz hatırlıyor. Projenin ayrıntılarını, 26 Mart 2005 tarihli notlardan hatırlayalım:
Devrim ayaklanmasından tam bir yıl önce, 8 Şubat 2004'te Kırgızistan muhalefetini temsilen bazı isimler Amerika'ya çağrıldı. 14 Mart'a kadar Washington'da ağırlandılar. Bir anlamda "eğitim" çalışmalarına tâbi tutuldular. Muhalefet temsilcileri Kırgızistan'da yapılacak genel seçimlerden devlet başkanlığı seçimlerinde nasıl bir yol izleyeceklerine kadar bir dizi konuda "bilgilendirildiler". 2005'in Şubat ayında yapılacak genel seçimler ve Haziran'da yapılacak devlet başkanlığı seçimi için ellerine bir "yol haritası" tutuşturuldu. Dönemin Dışişleri Bakanı Colin Powell'a yakın isim olarak gösterilen Linn Pasko, muhalefet temsilcileriyle görüşmesinden sonra; "Kırgızistan'da yönetim değişmeli" açıklaması yaptı.
Orta Asya'nın en ılımlı yönetimi için "rejim değişikliği" istenmesi o zamanlar şaşkınlıkla karşılanmıştı. Çünkü, eğer Orta Asya'da demokrasinin yerleştirilmesine yönelik adımlar atılacaksa bu, bölgenin en katı yönetimi olan Özbekistan'dan başlamalıydı. Üstelik Özbekistan'da güçlü bir muhalefet vardı. Ama tam tersi oldu, hareket, bölgenin kısmen ılımlı yönetimi ile başlatıldı.
Washington'daki "eğitim" seminerlerine katılanlardan bazılarının ismi şöyle: Kırgızistan'ın önde gelen siyasetçilerinden ve eski Başbakanlardan Kurmanbek Bakiyev ve Amangeldi Muraliyev. Anavatan Partisi lideri Ömürbek Tekebayev, Arnamus Partisi Başkan Yardımcısı Emil Aliyev ve Dışişleri eski Bakanı Muratbek İmanaliyev...
Kurmanbek Bakiyev, darbeden sonra Devlet Başkan Vekili ve Başbakan ilan edildi. 2007 seçimlerini kazandı. Amangeldi Muraliyev ise Bakiyev'in on kişilik Bakanlar Kurulu'nda yer aldı. Çünkü Washington'daki bilgilendirme seminerlerine katılanların hepsinin yeni yönetimdeki yerleri o toplantılarda belirlenmişti.
Ne gariptir ki, o günlerde 'halk hareketi'ne öncülük eden liderlerin birçoğu, daha önce halkın iradesine silahla karşılık vermişlerdi. Mesela Feliks Kulov, İçişleri Bakan Vekili iken, Sovyetler'in son günlerinde Kırgızistan'ın güneyindeki gösteri yapan ve bir polis merkezine yürüyen insanlara silahla karşılık vermiş birçok insanın ölümüne neden olmuştu. Kırgızistan'ın liderliğine getirilen Kurmanbek Bakiyev, 2002'de bir milletvekilinin tutuklanmasını protesto etmek için ülkenin güneyinde harekete geçen birkaç bin kişiye silahla cevap vermiş, 5 kişinin ölümüne neden olmuştu. Bu kişiler daha sonra özgürlük sembolleri haline getirildi ve ABD adına, USAID adına, ABD-Rusya-Çin arasındaki Kırgızistan savaşında Amerika'yı bir adım öne geçirmek adına ülke yönetimini ele geçirdiler.
Devrilen Askar Akayev yönetimindeki Kırgızistan, ABD'nin Irak işgaline destek vermedi. Hatta Kırgız Parlamentosu, bizim 1 Mart Tezkeresi'ne benzer bir tavır aldı ve Irak işgalini eleştirdi. Kırgız yönetimi ile ABD arasında AWACS uçakları krizi yaşandı. ABD Bişkek yakınlarındaki askeri üssüne AWACS erken uyarı uçakları konuşlandırmak, üssü bu çerçevede bütün bölge için merkezi bir konuma getirmek istedi. ABD planına göre bu üs, hem Rusya hem de Çin'e karşı geniş anlamda kullanılacak, Orta Asya'daki Amerikan nüfuzunun güvencesi haline getirilecekti. Akayev yönetimi bu talebi reddetti.
Dönemin Dışişleri Bakanı Aksar Aytmatov, açıkça ABD'nin talebinin kabul edilmeyeceğini duyurdu. Bununla da kalmayıp Rusya'ya gitti. ABD'nin Genci askeri üssünün yakınlarında bulunan Rus Kant üssüne daha fazla silah nakledilmesi konusunda anlaşma yaptı. Bişkek yönetimi, ülkedeki ABD varlığını Ruslarla dengelemeye çalıştı. Akayev yönetiminin politikası; ülkedeki Rus-Çin nüfuzuna karşı ABD'yi bir denge unsuru olarak kullanmaktı. Yoksa ülkenin tamamen ABD nüfuzuna geçmesini istemiyordu.
ABD, Orta Asya'daki Rusya ve Çin'in nüfuzunun kırılması için Kırgız yönetimini tam anlamıyla kontrol altına alamamıştı. Akayev ve beraberindeki kadrolar iktidardayken de bunun mümkün olamayacağını biliyordu. Bu nedenle bir yıl boyunca, renkli devrimin hazırlığını yaptı. Şubat-Mart aylarında yapılan genel seçimlerin sonuçları fırsat olarak kullanıldı ve devlet başkanlığı seçimi tarihi gelmeden düğmeye basıldı.