İçinde bulunduğumuz dünyayı yöneten, karşısına geçip ağızımız açık izlediğimiz kanalların sahipleridir. Tabii ki bu televizyonda izlediğimiz diziler, sinemalarla kalmadı. İnternet oyunları, kulüpler vs.. herşeyi içine aldılar. Yaş sınırlaması, cinsiyet ayrımı kalmadı. 5. Yaşındaki çocuğu bile bu dünyanın içine sokmayı başardılar.
Küçük çocukları erken olgunlaştırdılar, çocukluk yapmalarını engellediler. Gerek fiziki gerek ruhsal olarak erken büyümelerini sağladılar.
Önceleri genelde erkek anneleri oğlumun içkisi, yok kumarı yok aman da aman kahvesi bile yok diye attıkları naraların yanına artık farklı bir içerik ekleme vakitleri geldi de geçiyor. Acaba ekleyen var mı? Varsa içerikleri merak ettim, bana dönüş yapabilirsiniz J
İnternationa (uluslararası) olduk sonuçta. Evladım gerimi kalsın hadi babası eve internet alalımla başladı tüm şuan çektiğimiz tüm yokluklar. Çocuk benden iki dakika uzak olsun düşüncesiyle başlayan düşünceler tamamen uzaklaşan bedenlere dönüştü. Anneler, babalar şu an minik bedenlere baş edememe savaşı içindeler. Derslere boğduk yetmedi hafta sonu etkinlikleri bile oluşturduk, her şey onlar için dedik. Arkadaşlarıyla geçirdikleri vakit aralığı ders sonunda verilen molalara sığdırdık.
Çöp tenekesi sohbetlerimiz vardı bizim iki arkadaş gider orda minikte olsa fısıldaşmanın hazzını bizim çocukların yapmadığına eminim..
Verdiklerimizi şaşırdık, birçok şeyi sunduk önlerine. Lep demeden leblebi istiyor benim evladım dedik. Açtık Halil İbrahim Sofrasını. Bismillah demeden oturturduk sofraya. Sonra bereket bekledik. Oysa onlara sunduklarımız, elektrik süpürgesi gibi çekti değerlerimizi. Sevgi, anlayış, hoş görü hepsi evlatlarımızın beyninden uçup gitti.
Anadolu kültür programları, izlemek yerine Avrupa’nın banalleşmiş kadeh tokuşturma sahneleri daha cazip gelmişti bize. Yetmedi bizim film yönetmenleri kendimiz çektik bu sahneleri. Köylüyü yerin dibine sokan hakir gören giyimine, konuşmasına her şeyine kulp takan sahneler yazdık. Onları aşağıladık sonra insanlara beyaz perde diye sunduk.
Sonra örf adet arayışı içine girdik. Yitirdiğimiz, yakıp kül ettiğimiz hayatımızı acaba hangi çöplüğün içinde arıyoruz.
Kahkahalar eşliğinde izlerken gitmişti geleceğimiz.
İnsanların konuşmasına, giyimine göre not vermiyor muyuz?
Bugün de bu düşüncelerle kendimizi deneme sınavına sokalım istedim. Acele karar vermemeye, hayatımızı ele geçiren teknolojiye, arkadaş belirlememize bile kıstas sunan hayata.
Değerlerimizi kaybetmemek adına, kendimizi geliştirmeye..
Kimseyi giyimi ve konuşmasıyla yadırgamamaya.. Söz verelim istiyorum. Geleceğimizi biz belirleyelim kimsenin yön vermesine izin vermeyelim vesselam..