İster sultan, ister muhtar, ister cumhurbaşkanı, ister vali ve ister fakir olalım, ne olursak olalım yine O`na muhtaçız. Hayatımızın her anında ve her halinde. Hayatımızın çıkış ve inişlerinde. Var olabilmek için muhtaçız. Yürüyebiliyorsak “O” var demektir, konuşabiliyorsak yine O´nun varlığı sebebiyle cereyan eder bu.
İşte bizler muhtaç varlıklarız, hiç bir an düşünülemez ki O`na muhtaç olmayalım.
Bakin nelere; sevilmeye - sevmeye, almaya - vermeye, gitmeye - gelmeye, uyumaya - uyanmaya, koklamaya, duymaya, hissetmeye, güneşe, aya, yıldızlara, yağmura, toprağa, suya…
Abartmak istemiyorum, kısacası HER ŞEYE…
Öyle muhtacızki, muhtaçlığın tarifini yapmakta çok zorlanıyorum.
İyiki muhtaçım, iyiki acizim. Ve iyi ki sadece Sana muhtaçım.
Güzel bir dua geldi aklima; “Muhtaçına muhtaç etme Ya Rabb” amin…
Muhtaçlık da güzeldir. Çünkü O´nu varedende çok özeldir. Çünkü Kul Allah´a boyun eğdikçe yükselir. O´na daha çok muhtaç oldukça O´na daha çok yaklaşır. Cenâb-ı Mevla karşısında şanı yücelir, O´na daha çok kulluk eder kıvama gelir.
Allah ise hiç birşeye muhtaç değildir. Ama özellikle insan ALLAH´A muhtaçtır. Kûran´ın ifadesi ile; “Ey insanlar! Sizler, Allah´a muhtaçsınız. Ve Allah ki, O; Gani´dir (zengin,ihtiyacı olmayan) hamid´dir (hamdedilen) Fatır Sûresi, 15.
Allah´ı Rabb bilen, kulluğun doyumsuzluğuna varır. Tanıyan sever, seven ister ve yalvarır.
Bunun adı da “duadır”. İmanın en doruk noktasıdır. Kulluğun özü, Yaratan ile yaradılanın buluşma noktası.
Dua, muhtaçlığın sonlandırılmasıdır.
Ancak muhtaç olan ister. Muhtaç olduğu şeylere göz diker ve ısrarla ister. Hasta şifa ister, bir aç doyurulmayı bekler, bir bebek anne sütünü, bir asker teskeresini vesair vesair.
Rahmanın önünde secdeye gitmektir. Kıyamda „Yalnız Sana ibadet eder, yalnız Senden medet umarız.” diyebilmektir muhtaçlık.
En güzel yerdir kıyam ve kıyamdaki dua. O´ndan istemek gibisi yoktur. Çünkü insanın öyle ihtiyaçları olur ki, başkalarının onu karşılaması mümkün değildir.
Böyle noktalar vardır muhakkak herkesin hayatında. Kimsenin sizi anlayamadığı vakitler. Duymadıkları zamanlar. Sizin hissettiklerinizi hissedemedikleri anlar.
İşte duanın hakikati budur. Sizi sizden iyi tanıyana açılan eller, cevapsız kalmayacaktır. O istenilen varlık her şeyden ve herkesden büyüktür, istediklerimizi karşılayacak TEK Hayy´dır.
Kul, isteyen makamında olduğu için, âcizliğini, fakirliğini ve perişanlığını Allah’a arz etmeli ve dua ederken bu makamda olduğunu unutmamalıdır. Muhtaç olduğunu sevgi ve saygıyla Allah’a sunmalıdır.
Kim olursak olalım, hangi makam ve mevkide bulunursak bulunalım, her an Dua´ya muhtaçızdır.
Dolayısıyla Allah´a olan muhtaçlığımızı bilemiyorsak biz bir „hiç“izdir.
Hiçlik içinde boğulmaya mahkum ederiz kendimizi.
Sürekli bir şeylere ihtiyaç duyuyorsak, sürekli isteyenlerden olmalıyız, çünkü dua, Allah´tan sürekli bir şeyler istemektir. Dua imandır, bir çabadır bir uyanıştır.
Acizliğini itiraf etmektir. Ben güçsüzüm Ya allah demektir.
İnsan kendini müstağnî görmeye, yani kendini kendine yeterli görmeye başladığı zaman, Allah’tan uzaklaşmaya başlamış demektir. Çünkü dua insanın kendi kendine yetmediğinin göstergesidir.
Dua, başımız sıkışınca Onu hatirlamak değil, bolluk halinde de Ona muhtaç olduğumuzu unutmamanın adıdır.
Seni unutmamayı , Sen den uzaklaşmamayı Sen den istiyorum, istemeyi bana veren ALLAH´ım…
O halde zengin olan Sensiz bense fakirem, acizim, kapına geldiğimde boş çevirmezsin çok iyi bilirim.
Boş çevirme Rabbim…
Not: Muhtaç ve O`na kelimisini özellikle tekrar tekrar kullandım. Sebebim ise ayrılmaz olduklarını vurgulaya bilmek için.
Selametle Efendim