İstanbul Güngören'de önceki akşam patlayan bombalar hepimize çok büyük bir acı yaşattı. Hunharca saldırı neticesinde 17 insanımızın hayatlarını kaybedişi yüreklerimizi dağladı. 150 civarında vatandaşımız da terörist saldırıda yaralandı.
Son derece kritik bir dönemde gerçekleştirilen bu kanlı eylemin zamanlaması yeterince dikkat çekicidir.
Cuma günü açıklanan Ergenekon İddianamesi'nin "şok edici" ve "ezberleri bozan" içeriği kamuoyunda tartışıldığı bir esnada
Ayrıca, Anayasa Mahkemesi'nde dün başlayan kapatma davasının hemen öncesinde gerçekleştirildi, bu alçakça saldırı
9 Temmuz'da ABD'nin İstanbul Başkonsolosluğu'nun önündeki polis noktasına yapılan saldırıyla "Ergenekon Operasyonu"na ateş edilmişti.
Güngören'deki saldırının "Ankara"nın darbeci Ergenekon örgütünün üzerine kararlılıkla gidiyor olmasına yönelik "Durdurun!" yollu bir mesaj taşıdığı anlaşılıyor.
Türkiye'yi Kaybeden Güç, böyle kritik bir zaman diliminde kullandığı terör örgütü vasıtasıyla topluma korku salarken bir yandan da kamuoyuna "Hala ayaktayız" mesajı vermeye çalışıyor
Benzer bir mesajı Anayasa Mahkemesi'ne yolladığını algılamak da zor değil
Eylemi gerçekleştiren örgütün PKK veya bir başka terör örgüt olması, yani hangi örgütün/tetikçinin istihdam edildiği hususu, hadisenin kaynağını ve temel gerçeğini değiştirmiyor.
İddianamede yer alan çarpıcı belgelerle de gördük ki, Ergenekon Yapılanması'nı imal edenler birbirine zıt olanlar dahil bütün terör örgütlerini taşeron olarak kullanıyorlar.
Geçen yılın 22 Mayıs'ında Ulus-Anafartalar'ı kana bulayarak 8 vatandaşımızın hayatını kaybetmesine neden olan kanlı eylemde kullanılan bomba ile Güngören Saldırısı'ndaki bomba aynı türden
Daha ziyade gizli servislerin kullandığı bir bomba türü...
3 Ocak günü Diyarbakır'daki askeri servise düzenlenen bombalı saldırı da Güngören eylemi ile aynı "tanıdık el"den çıkmadır!
Güngören Saldırısı'nın arka planındaki adres bellidir:
Ergenekon yapılanmasını kim üretmişse, Türkiye'ye yıllardır kabus yaşatan provokasyonları kim tertiplemişse, Dört Darbe'yi kim kurgulamışsa, Danıştay ve Hrant Dink suikastlarının ardında kim varsa; Anafartalar, Diyarbakır ve Güngören eylemlerinin altında da aynı imza vardır!
Bu söylediğimden kimsenin kuşkusu olmasın
Sözünü ettiğim vahim gerçeği her kim "komplo teorisi" diye nitelerse, bilerek ya da bilmeyerek bizlere yıllar yılı "Alacakaranlık Kuşağı" kabuslarını yaşatanların amacına hizmet etmiş olur.
Ergenekon İddianamesi, Güngören benzeri kanlı kabus hadiselerinin nasıl kurgulandığının kanıtlarıyla doludur
Terörü Kurgulayanlar, Türkiye'de yenilmiş olmalarından dolayı çaresizlik içindedirler.
Güngören gibi 'merkezi olmayan' bir yerde, masum insanları hedef almış olmaları, ne denli aciz bir durumda bulunduklarının da göstergesidir.
Ankara'yı Kaybeden Gücün, Türkiye'yi "Yeni Gidişatı"ndan geriye döndürebilmesi kesinlikle mümkün değildir.