Yargı, isyanları oynuyor! Yargının isyanları oynamasının sebebi "Yürütmenin yargıyı kuşatma altına almak istemesi" olarak açıklanıyor! Yürütmeyi yargıyı kontrol almak istiyormuş! Bu asla kabullenilemezmiş!
İsyanı dile getirenlerin öne sürdükleri sebeplere bakınca insanın pek hak veresi gelmiyor! Dışarıdan olay onların anlattığı gibi görülmüyor!
Aynen yargı gibi yürütme de isyanları oynuyor!
Yürütmenin isyanının sebebini ise "Yargının yürütmeyi tam bir kuşatma altında tutması" oluşturuyor!
"Ne yapmak istesek, hangi adımı atacak olsak, aynen bir muhalefet partisi gibi karşımıza dikiliyorlar ve yapamazsınız diyorlar" demek suretiyle yürütme de yargıdan yakınıyor!
Doğrusunu söylemek gerekirse yürütmenin bu yakınması insana daha inandırıcı geliyor! Çünkü yürütme çoğu kez eli kolu bağlı bir hale sokulup, iş yapamaz duruma düşürülüyor!
Öteki yargı kurumlarının kararlarından örnekler vermek de mümkün ama gelin idari yargının Başkent için verdiği kararlara bir bakalım.
İdari yargı iki de bir Başkent'in huzurunu alt üst edecek kararlara imza atıyor!
Bir ara Mithatpaşa caddesi üzerindeki üst geçidin trafiğe kapatılması doğrultusunda bir karar verilmişti! Ardından Akay kavşağında yapılan alt ve üst geçitlerin trafiğe kapatılması doğrultusunda bir karar verildi! Şimdi de Başkent'te toplum taşım ücretlerinin 2003 yılı fiyatlarına dönmesi yolunda bir karar verilmiş bulunuyor!
Yani pratikte tatbik kabiliyetleri olmayan kararlar veriliyor!
Bütün bu kararlar yargının yürütme üzerindeki baskısı değilse nedir?
Yıllar öncesinden açılan davalar yıllar sonra sonuçlandırılırken mevcut durum hiç mi göz önüne alınmaz?
Verilen kararın günün gereklerine uyup uymayacağı hiç mi düşünülmez?
Yapılan alt ve üst geçitler bile trafik akışını yüzde yüz rahatlatamaz iken bu geçitlerin trafiğe kapatılması kararı hangi düşünce ile verilir? Eğer bu işler yanlış işlerdiyse zamanında karar verilerek mani olunması gerekmez miydi?
Yargının yürütmeyi kuşatma altında tuttuğu yolundaki iddialar bu canlı örnekler nedeniyle daha bir inandırıcılık kazanıyor!
Yürütmenin yargıyı kuşatmak istediği yolundaki iddialar ise belli bir çevrenin yakınması olarak algılanmaktan öteye bir anlam ifade etmiyor!
Bu iddiaları öne sürenler kamuoyunun nabzını bir tutabilseler!
Erzincan Başsavcının tutuklanması olayı mı halkı daha çok üzdü yoksa Erzurum savcılarının HSYK tarafından görevlerinden açığa alınmaları mı?
En büyük hakem kamuoyu ise bu nabız tutulmalı ve gerçek görülmelidir!
Yoksa üç-beş bir kişi bir odaya kapanıp, kamuoyunun ne düşündüğüne hiç değer vermeksizin bir görüş belirlediği zaman ortaya böylesine garip durumlar çıkıyor işte!
Yürütmenin yargıyı değil aksine yargının yürütmeyi kuşattığı izlenimi daha bir güçleniyor!