Kılıçdaroğlunun Sözlerinin Anlamı
CHP lideri Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili sürekli aynı şeyleri tekrarlıyor. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, gösterilecek adayın ''Kucaklayıcı, halkın içinde olan, siyasi kimliği önde olmayan, toplumdaki gerilimi düşürecek, hukuku üstün tutan, çatışmayı önleyecek, devlet dengelerini koruyan, emektenyana, örgütlü topluma inanan ve dünyada Türkiye’yi temsil edebilecek” niteliklere sahip olması gerekir…” diyor.
Sayın Kılıçdaroğlu söylediklerinde samimi ise derhal Cumhurbaşkanı adaylığını açıklamalı, samimi değilse derhal CHP başkanlığından istifa etmeli. Niye mi? Çünkü saydığı vasıfları taşımayan bir insan Türkiyenin Cumhurbaşkanı adayı olamıyorsa Başbakan adayı da olamaz. Demokratik ülkelerde normal olarak Başbakandan sonra en güçlü Başbakan adayı ana muhalefet partisinin lideridir. Sayın Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı adayı için aradığı özellikleri niçin başbakan için uygun görmüyor? Görüyorsa ana muhalefetin başkanı olarak başbakanlığa en yakın aday olması hasebi ile bu özellikleri taşıması, bu özellikleri taşıdığına görede Cumhurbaşkanlığına direkt aday olması gerekmez mi?
Kılıçdaroğlu’nun Sözlerinin Şifreleri
CHP lideri cumhurbaşkanlığına aday olacak kişide neler bekliyor teker teker ineceleyelim:
“Kucaklayıcı…” Sayın lider kucaklayıcı değil mi
“Halkın içinde olan…” Sayın lider halkın içinde değil mi “Siyasi kimliği önde olmayan” ( Bu madde de tutarlı davranıyor sayın lider)
“Toplumdaki gerilimi düşürecek…” Sayın lider kendini toplumdaki gerilimi düşürecek mikyasta görmüyorsa niye siyaset yapıyor “Hukuku üstün tutan…” Kılıçdaroğlu Hukuku üstün tutmuyor mu
“Çatışmayı önleyecek…” CHP lideri çatışmaları önleyecek kapasitede bir lider değil mi yoksa
“Devlet dengelerini koruyan…“ Kemal Bey devlet dengelerini koruyan bir devlet adamı değil mi?
“Örgütlü topluma inanan” Sayın kılıçdaroğlu örgütlü bir toplum istemiyor mu?
“Emekten yana olan” Sayın lider emekten yana değil mi?“Dünyada Türkiye’yi temsil edebilecek…” Sayın kılıçdaroğlu Türkiyeyi Dünyada temsil etme gücünü, kabiliyetini kendisinde görmüyor mu…?
Hattı zatında CHP liderinin Cumhurbaşkanı adayı için aradığı tüm vasıflar başta başbakan olmak üzere tüm siyasiler, tüm yüksek bürokratlar, tüm yöneticiler için geçerli olması lazım değil mi? Evet. O zaman sayın kılıçdaroğlu bu vasıfların hepsinin kendinde bolca varolduğunu biliyor, takat tevazundan dolayı “ben adayım” diyemiyor, birileri bunu farketsin ve ,”adayımız sensin!” desinler mi istiyor? Aksi halde, yani bu vasıfların kendisinde olmadığına inanıyorsa, başbakan olan birisi bu vasıflardan mahrumsa başta CHP seçmeni olmak üzere milleti oyalamamalı ve liderlikten ayrılmalı veCHP nin başına bu vasıfları taşıyan biri gelmeli değil mi!
SOLUN ÖZEL BİR DİLİ VARDIR
Sayın Kılıçdaroğlunun bu konudaki söylemlerini düz bir mantıkla ele aldığımızda yukarıdaki sonuç ortaya çıkar. Ama bir de hadiseye Kılıçdaroğlunun fikri yapısının temelini oluşturan düşünce sisteminin (sol/marksizm)jargonu ile bakarsak ortaya çok farklı bir netice çıkar.
Dünyada ve Türkiyede “Sol” rengine, grubuna göre az veya çok marksizmden bir şeyler almıştır. Kendisini solda (solun hangi renginde olursa olsun) konumlarından herkes marksist terminolojinin kelimelerinin az veya çok tesiri altındadır.Dikkat edin, Gezide, Ok Meydanında, Güney Doğuda marjinal sol grupların gösterilerinde taşınan pankartlar, atılan sloganlar “Halkımız böyle istiyor” “Halk mücadelesi veriyoruz” şeklindedir. Bu tip söylemin temeli Marksizme dayanır. Marksizmde,halk kelimesinden kast edilen şey örgüt ve örgüte sempati duyan insanlardır. Marksizm terminolojisinde, kominizme, sosyalizme inanmayankişiler vatandaş değil “faşisttirler”.Türkiye’de, “Halktan yanayız “ diyenlerin, halkın çoğunluğu ile ne düşünce, ne siyasi, ne inanç bakımından hiçbir bağları olmadığı halde “halkçıyız” demelerinin altında yatan bu düşünce mantığıdır. Bu durumu ortaya çıkaran en iyi belge seçimlerdir. Sol ve kominist partilerin hepsinin oyunu toplasanız yüzde bir, CHP nin oylarını bunlara eklerseniz yüzde 30’a ancak varır. Geriye kalan yüzde 70 sol için ne anlam ifade eder?
Marksist terminolojide tarafsız demek solcu demektir. Marksizm öğretisi ile büyümüş bir insan, marjinal bir örgütün, veya sol bir partinin üyesi olsa bile kendisini hep tarafsız, halktan yana diye lanse der. Ülkenin büyük çoğunluğunun oyunu almış, ülkeyi yıllarca idare etmiş, fakat marksit veya sol kökenden gelmeyen veya sola göz kırpmayan herkes onların gözünde halk ve vatandaş değildir, hukuktan, emekten, yana olamaz. Halkı kucaklayamaz. Çünkü halk onların gözünde kendi fikrinden olan insanlardır. (Mesela bu gruplardaki insanlara göre, M.Kemal, İsmet Paşa, Demirel, Sezer… Tarafsız, Özal, Gül ise taraflı dırlar. Eski CHP üyesi olan barolar birliği başkanı Feyzioğlu, CHPye veya sol partiere üye olan sanatçılar, gazeteciler, yazarlar hep tarfsız, aksi durumlarda yani AK PARTİYE veya başka sağ bir partiye üye olan veya sempati duyan kişiler, sanatçılar, yazarlar, gazeteciler, bürokratlar tarafdırlar.)
Sayın Kılıçdaroğlunun sözlerini ve Cumhurbaşkanı adayı için ileri sürdüğü şartları bu gözle değerlendirirseniz tutarlı bir sonuç anlamlı bir netice elde edersiniz.