Başbakan Tayyip Erdoğan CHP'deki altüst oluşun ortaya çıkaracağı anlaşılan tablodan rahatsız mı? Ak Partililer karşılarına ciddi bir rakip çıkıyor diye endişe mi duyuyorlar?
CHP'nin genel başkan adayı Kemal Kılıçdaroğlu bu görüşte. Çıktığı televizyon programlarında, sorularına cevap verdiği yazarların sütunlarında, kamuoyuna açık ortamlarda yaptığı konuşmalarda en çok Ak Parti ve Başbakan Erdoğan'ın kendisinden çekindiği üzerinde duruyor. "Çekinmek ne kelime, korksun benden" demiş bir programda...
Yandaş gazeteler ve CHP'li gazetecilerin verdiği gazla daha ileri şeyler bile söyleyebilir.
Türkiye'de siyaset iki çizgi üzerinde gelişiyor; bu yeni bir durum da değil Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası denemesinden beri böyle: İlk çizgi 'devrimler' gerçeğini öne çıkartan ve Cumhuriyet'i bir 'miras' olarak algılayıp milletin üstüne koyan çizgi; diğeri ise milletle birlikte yapılan siyaset çizgisi... İlk çizgiyi aradaki kısa kırılmayı saymazsanız başarıyla sürdüren parti CHP'dir; diğer çizginin ise müdahaleler ve darbelerle kesildiği için sahipleri birden fazla...
'Devrimler' gerçeğini öne çıkartan ve Cumhuriyet'i bir 'miras' olarak algılayan ilk çizgiyi bugün de CHP temsil ediyor; ikinci çizginin temsilcisi ise Ak Parti bugün... Son sekiz yılı göz önünde tuttuğumuzda, CHP 'miras' ile çelişen her yeniliği 'devrimlere karşı' olduğu gerekçesiyle engellemeye çalıştı; buna karşılık, Ak Parti, CHP tarafından müttefiki bürokrasi devreye sokularak köşeye her sıkıştırıldığında, açmazı milleti yanına çekerek açmaya çalıştı.
İsterseniz üzülün, ama bu ikili siyaset zemininin sosyal tabanı keskin hatlarla birbirinden ayrılmış öbekler halinde bugün. İlk çizginin taş çatlasa yüzde 30'a çıkabilen bir kitlesi var; diğer çizgide büyük bölümünü Ak Parti alsa da yüzde 70'lik pastanın birden çok ortağı bulunuyor. Kılıçdaroğlu'nun denkleme girişi diğer partilerden kaçışa dönüşüp Ak Parti'nin pastasını büyütebilir.
Kemal Kılıçdaroğlu, 1970'lerde Bülent Ecevit'in denediği türden 'miras' sorgulamasına kadar işi vardırabilirse, vaat ettiği yüzde 40'ları görebilir. Ecevit 'gardrop Atatürkçülüğü' ile başlayıp 'inançlara saygılı lâiklik' noktasına kadar götürmüştü sorgulamasını; Kılıçdaroğlu nereye kadar gidebilir?
Ak Partililer ile Başbakan Erdoğan'ı kaygılandıracak bir açılımı gerçekleştirebilecek bir kişiliği yok Kılıçdaroğlu'nun; tam tersine kişiliğinin birer parçası olan doğal 'kısıtlamalar' kendisinin hareket kabiliyetini daha baştan sınırlayacaktır. Kısıtlamaları lehine çevirebilecek donanımdan da yoksun görünüyor CHP'nin yeni genel başkan adayı...
Vitrin için medyanın kendisine tavsiye ettiği isimlere kapıyı aralarsa, Kılıçdaroğlu liderliğindeki CHP, 'bürokrasi' ile daha sıkı fıkı bir parti haline dönüşebilir ancak.
Elinde tuttuğu dosyalarla tanıdı kamuoyu Kılıçdaroğlu'nu; peki o dosyalardan herhangi bir siyasi sonuç çıktı mı? En çok itham ettiği siyasetçi Ankara'da dördüncü kez belediye başkanlığını kazandı, kendisi ise İstanbul'da kaybetti.
'Yolsuzluk dosyaları' savcılar gibi halk tarafından da ciddiye alınmadı.
Şapkasında millete cazip gelebilecek yeni neler olabilir?
Her yeni bir heyecan dalgasını tetikler, ancak her 'yenilik' istenen sonucu doğurmaz. 'Değişim' zihinlerde olmaz, başarısızlığın sebebi olan çizgilerin sorgulanmasını getirmez, yalnızca kişilerin yer değiştirmesinden ibaret kalırsa, ona 'değişim' denmez.