Çok değil bir ay önce CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir’i ziyaret etmişti. Ama önce Silivri’ye çıkarma yapmış ulusalcı tabanın gazını almıştı. Silivri’den bir gün sonra da Diyarbakır’a gitmişti.
*Önce çağrı gelmişti
Açlık grevleri gündemdeydi. Kürt sorunu konusunda Kılıçdaroğlu, alışık olmadığımız açıklamalar yapmış, açlık grevinde bulunanlara seslenerek, eylemlerini bitirmelerini istemişti. Çağrısına şunları da eklemişti: “Onlar şu ve ya bu şekilde görüşlerini anlatırlar. Hükümetin bu konuda duyarlı olmasını da isteriz. Barış herkesin çok rahat ağzına aldığı bir sözcük haline geldi.”
*Ardından yeni açılım
Bir adım daha öteye giderek Kılıçdaroğlu, “Genel Başkanlığım pahasına da olsa ben sorunun çözümü için elimden gelen her şeyi yapacağım. Türkiye'nin en temel soruna gözünüzü kapatarak yok sayamazsınız. Geldiğimiz noktada ağlamayan ana kalmadı” demişti. Kılıçdaroğlu bu açıklamaları yaparken çok samimi ve kararlı gözüküyordu!
* Ve CHP’den şerh
Ama yine ulusalcı tabanına söz geçiremedi. Açlık grevlerindeki tutukluların talepleri konusunda, hükümeti duyarlı olmaya davet edeceğini açıklayan Kılıçdaroğlu’na cevap önceki gün TBMM Adalet Komisyonu’nda, anadilde savunma ve hükümlülerin cezaevinde eşleriyle görüşmesine imkân tanıyan tasarı görüşülürken geldi. Tasarıya CHP’den şerh geldi. Kılıçdaroğlu, Diyarbakır’da açlık grevlerinin son bulması için yaptığı çağrıda, taleplerin dikkate alınması gerektiğini ifade ederken CHP 'nin alt komisyon üyeleri Muğla Milletvekili Ömer Süha Aldan ve Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz'ın kaleme aldığı muhalefet şerhinde, getirilen değişiklik önerisinin savunma hakkıyla ilgisinin bulunmadığı, siyasi bir talebin karşılanması olduğu savunuldu. İyi de talebin hayata geçirilmesi için ilk olumlu adım kendi liderleri Kılıçdaroğlu’ndan gelmemiş miydi? Ama bunu yok sayan CHP’liler ‘siyasi talep karşılanıyor’ diye muhalefet şerhi yazıyor. Kaldı ki aslında bir siyasi talebin yerine getirilmesi filanda yok. Açlık grevleri başlamadan AK Parti’nin 4. Olağan Kongresi’nde dağıtılan kitapçıkta Parti’nin gelecek hedefleri listesinde “Anadilde savunma hakkı” vardı. Aslında özetle; CHP’li üyeler sadece tasarıya değil kendi liderleri Kılıçdaroğlu’na da şerh koydu.
*Şimdi ne olacak?
Neyse ki anadilde savunma ve evli hükümlülere eşleriyle özel görüşme imkânı sağlayan kanun tasarısı TBMM Adalet Komisyonunda kabul edildi. Ama korkarım ki CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu Diyarbakır’da ki sözlerini unutarak yine mahalle baskısına boyun eğerek ilk fırsatta bu konu üzerinden AK Parti’yi eleştirecek. Dilerim böyle olmaz. Dik durur ve aksine tasarıya şerh koyulmasının asıl nedenini araştırır. Kendisini sürekli parti içerisinde ve kamuoyu önünde boşluğa düşüren yapının üzerine gider.
Ve darbe komisyonu
Yıllardır Ergenekon’un üst çatısının Fırat’ın ötesinde olduğunu yazıp durdum. Ancak devam eden soruşturma ve davalar bir türlü ‘Fırat’a doğru yol almadı. Ancak TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu tarafından hazırlanan tarihi raporda “Özel Harp Dairesi”, "Gladio", "Kontrgerilla", "JİTEM" adıyla bilinen oluşumların faaliyetlerinin incelenmesi ve kozmik odalara girilerek tüm belgelerin gözden geçirilmesi talebi gündemimize yine ‘Fırat’ın ötesini getirdi. İşte tam da dile getirmek istediğimiz aslında buydu. Kozmik odalara girilerek, “Özel Harp Dairesi”, "Gladio", "Kontrgerilla", ve "JİTEM” in masaya yatırılması demek, ‘Fırat’ın ötesiyle hesaplaşmak demektir. Tam anlamıyla hesaplaşmanın sağlanmaması ise Hrant Dink Suikastı, Zirve Yayınevi ve Danıştay baskını gibi karanlık olayların tekrarlanmasına kapı aralar.