Kendimize Doğru mu?
Ramazan’ın başlamasıyla birlikte Fethullah Gülen cemaatinin televizyonu Samanyolu’nda “Kendimize Doğru” adlı sıradışı bir film başladı.
Aslında film çok basit.
Oyuncularıyla olsun, senaryosuyla olsun, tiplemeleriyle olsun her şeyiyle çok ama çok basit bir film.
Aslında basit de değil berbat ve kendini bilen bir Müslüman’ın hazmedemeyeceği bir film.
Film küçük bir kasabada geçmekte ve kasabada herkes birbirini tanımakta.
Kasabanın da camisi olmadığından (bu da nasıl oluyorsa, artık en ufak köylerde bile cami varken) bir askeri bölgeyi cami yapıyorlar.
O bölgeye de herkes rahatlıkla girebiliyor.
Hoşgörü zihniyetini fazlasıyla askerler de almış oluyor bu filmin senaryosuyla.
En başta aslında avukat olan ama kendini hizmete veren birşakird tiplemesi var.
Filmde ne kadar farklı kişilik bir arada.
Her şeye karşı hoşgörülü, kimseyi incitmeyen kendisi hakkında ileri geri laf söylense de sinirlenmeyen, bilgisi gayet fazla olan birİmam Efendi var.
Zaten filmin başkahramanı da o.
Bir çeşit Fethullah Gülen Hoca’nın cemaatini temsil ediyor.
Bunun karşısında da sakallı, cübbeli, durmadan titreyerek konuşan Karadenizli bir tipleme var.
O da biraz yobazımsı gösterilmiş.
Biraz da sanki kıskanç gibi.
Etrafında da kendi gibi olan insanlar var.
Benim en çok zoruma da giden bu tip oldu.
Neden bir cübbeli ve sakallı insan böyle gösteriliyor?
Samanyolu Televizyonuna yakıştıramadım.
Bunun yanı sıra bir doktor kızımız var.
Başörtülü ve anasının dırdırından bıkmış.
Annesi de modern giyimli olmasına rağmen İslam’a yeni alışmış ama çok bilgi eksiği olan birisi.
Kızıyla da bir türlü anlaşamıyor.
Bu modern giyimli bayanın kocası müteahhit.
Nedense bu da İslam’a yeni yeni ısınmakta ancak bir türlü dünyevilikten vazgeçememekte.
Çok da paracı.
Bu karı – koca da doktor kızlarını bu Avukatlıktan ayrılmaİmam Efendi ile evlendirme telaşındalar.
Galiba böyle bir İmam Efendi bulunulmaz Hint kumaşı.
Bir de filmde laik kesimi temsil eden bir tipleme var.
Hep dincilerin peşinde olan, İmamı da casus olduğunu algılayan bir tip.
Sanki iç dünyasında çelişkileri olduğu izlenimi veriliyor.
Ama bu tipe daha hoşgörülü davranılmış, cübbeli ve sakallıolan tipten.
Daha farklı ve ılımlı bir rol verilmiş bu tipe.
Buna karşın bizim bu cübbeli ve sakallı Karadenizlimiz durmadan titremekte ve o şakird imama karşı hep açık vermekte.
İmam ise, onun ne kadar açığı olsa da hep hoşgörüyle (!) davranmakta.
Ayrıca filmde bir ayrıntı vardı. Belki bazıların gözlerinden kaçmış olabilir ama film meczup tiplemesi Cengiz, çarşafa bürünerek hırsızlık yapıyor. Yani çarşafla hırsızlık yapmanın basit olduğunu milletin beyinlerine nakşetmeye çalışılıyor.
…
Benim anlamadığım husus şu; milyonlarca izleyicisi olan ve tam da izlenmesi fazla olacak vakitte böyle bir filmi ekranlara getirmekte Samanyolu’nun amacı ne?
Yoksa Müslüman modelinin badem bıyıklı, şakird yürekli, aşırı hoşgörülü olması mı isteniyor?
Bu sakallı ve cübbeli yobaz tiplemesi de tukaka denilerek izleyicilere böyle mi tanıtılmak isteniyor?
Ayrıca kadın – erkek ilişkilerinde bazı sınırların olmamasıve birbirlerine samimi davranmaları da toplumun doğru yönlendirilmesi anlamına gelmez.
Benim bildiğim İslam bu filmdeki gibi değil.
Ben kişinin badem bıyıklı olmasına, sakallı – cübbeli olmasına değil, İslam’ı nasıl ve ne kadar yaşadığına bakarım.
O film bazı kişilerin kafalarında kurgulanmış ve toplumu yanlış yönlendiren sıradan bir çalışma.
Keşke bu filmin senaryosu yazılmadan önce Üniversitedeki hocalarımıza danışılsaydı.
Prototip bir zihniyet yerine toplumun gerçeklerini yansıtan, bizden bir film olsaydı daha hoşgörülü olmaz mıydı?
Mübarek Ramazan’da nice sakallı ve cübbelileri böylesi yayınlarla zan altında bırakılıyor.
Nedense bu arkadaşlar böyle insanlara hoşgörüyü bir türlü göstermezler amma bunlar haricindekilere hoşgörülü davranırlar.
Söyleyin adalet mi bu?
İslamiyet’te kendinden olana farklı muamele yapmak yok mu?
Kardeşinizin açığı, eksiği varsa setredici olmak gerekmez mi?
Not : Tüm dostlarımın, okurlarımın Ramazan Bayramını tebrik ediyorum. Allah bizleri nice böyle Ramazan ayına ve bayramına eriştirsin.