Hep öyle olur nedense…
Kendimize demokratızdır! Önemseriz. Dikkate alırız. Dilimizden düşürmeyiz.
Başkasınaysa otokrat! Baskıcı, ezici…
Anlayışsız, hoyrat… Manipüle edici hatta yer yer!..
Herkesin bize toleranslı davranmasını, nazik olmasını isteriz. Saygınlık bekleriz.
Ya biz?
Ya biz neden böyle davranmayız? Çöz çözebilirsen!
…
Sadece bu kadarla sınırlı kalmaz bu hâlimiz!..
Bize her şeyin danışılmasını isteriz. Görüşümüzün alınmasına mutlu oluruz. Katkı verelim istensin de deriz. Kendimizi ve fikirlerimizi beğeniriz. Görüşlerimizi kutsarız. Başkalarının değerlendirmelerini dikkate değer bulmayız.
Kendime demokratım, sana otokrat!
…
Bize yardım edilmesini bekleriz. İstediklerimizin yerine getirilmesini isteriz. Üstelik harfiyen… Eksiksiz… Zamanında…
Peki bizden talep edilirse ne yaparız? Nasıl olur tavrımız?
Allah’ın başka kulumu yok yahu deyiveririz. Başkalarının zamanı boldur. Biz ise hep sıkışık durumdayızdır. Başkalarına el atmak bizim işimiz olmamalıdır!
Durum aynıdır. ‘Kendime demokratım. Sana otokrat!’
…
Hatır sorulmasını bekleriz. Merak edilmek isteriz. Yüzümüz biraz solsa fark edilmeyi dileriz.
Ne oldu size, neden böylesiniz cümlesini ararız ağızlarda!
Ya başkalarında bu durum olduğunda biz ne yaparız? Boşver deriz. Vardır yine bir derdi şeklinde düşünürüz… Hastalanmasın. Kendine dikkat etseydi gibi laflar ederiz. İyi günümüzdeysek haytaysak hekimler ne güne duruyor, gitsin deriz ancak…
Yine tespit aynı: ‘Kendime demokratım.’
…
Bu bir tavırdır. Anlayıştır. Aslında anlayışsızlık halidir.
Hayatın sadece kendisiyle sınırlı olduğunu düşünmektir. Kendisini özne yapmaktır. Pervanelerin kendi etrafında dönmesini istemektir.
Güneşin sadece kendisi için doğup aydınlatmasını, ay ve yıldızların kendine bir lamba olmasını arzu etmek kadar bencilce bir davranıştır.
Kendi canını tatlı ve korunması gereken, ama başkalarının canını kıymetsiz görmektir.
Bir bakıma yaratının değer vererek hayata getirdiği, onlara bir kader planladığı, yörüngeye koyduğu, sorumluluk verdiği gerçeğinden bigane kalmaktır. Görmemezliğe gelmektir.
…
Bir başka açıdan da ‘Kendine demokrat başkalarına otokrat olma’ hali empatisizliktir.
Eşduyum yoksunluğudur. Esasen ciddi bir durumdur. Marazidir.
Hayatı sinsice zehirler. Güzellikleri göremez hale getirir.
…
Kendine sadece demokrat olan kişinin hallerini düşünelim biraz dilerseniz.
Empati yoksunu sadece kendine demokrat bir işveren düşünün!
Çalışanlarına karşı tutumunu hayal edin. Kullanabileceği cümleleri, beden dilini mesela…
Orada olmak ister misiniz? Bir zaruret halinde bulunmak durumundaysanız ruhunuza açılacak yaraları düşünmek bile istemezsiniz herhalde.
…
Bir baba düşünün örneğin…
‘Kendime demokratım, sana otokrat’fikrinde olan bir baba evde eşine nasıl davranır dersiniz?
O evde mutluluk adına bir kırıntı bulunabilir mi?
O eve huzur uğrar mı? Uğramış olsa bile kalır mı? Yaşanan ve artan boşanmaların bundaki payı az mıdır?
Ya çocukların durumu, onların psikolojileri nelere maruz kalır? Özgüvenleri yerle bir olan bir ortamda sağlıklı büyüyemezler. Kişilikleri oturmaz. Kendilerini doğru ifade edemezler. Ya tamamen silik, kişiliksiz, fikri olmayan, olsa da söyleyemeyen sünepe bir karakter ortaya çıkar. Ya da saldırgan bir figür… Şiddeti çözüm yöntemi olarak benimsemiş, sindirmeyi tek seçenek olarak gören… Şiddet uygulayarak var olmayı seçmiş antisosyal bir çocuk…
‘Kendime demokratım, sana otokrat’anlayışının ne kadar kötü bir sonucudur bu!..
…
Bir öğretmen, bir güvenlik elemanı, bir karar verici düşünelim…
Ya da bir ülke yöneticisi…
Hayatın hangi kademesinde iş görüyor olursa olsun bir kişi ‘Kendime demokratım sana otokrat’ diyorsa orada hayat örseleniyor demektir.
Böyle diyen bir belediye otobüs şoförünün idaresindeki otobüse biner misiniz? Asla dediğinizi duyar gibiyim…
Zihninizde hangi önemli pozisyonlar varsa bu cümle ile o pozisyonu ve sahibini düşündüğünüzde sanırım içiniz daralır. Devamını getiremezsiniz.
…
Aynayı kendimize çevirmeliyiz.
Ben böyle miyim sorusunu kendimize sormalıyız. Ben böyle algılanıyor muyum, acaba ölçüyü nerelerde kaçıyorum sorgulamasına tabi tutmalıyız kendimizi…
Hem de sık sık!...
HABER NAME/ 23.04.2012 canbolatugur@gmail.com/ https://twitter.com/ugurcanbolathttps://www.facebook.com/iyibakkendine