KKDF Nedir: Kredinin faiz ve anapara kur farkı üzerinden belirli oranlarda hesaplanan ve müşteriden tahsil edilen, Kaynak Kullanımı Destekleme Fonudur. KKDF banka tarafından faiz ve ana para ile birlikte müşteriden tahsil edilmektedir.[1]
Tanım bu, yalnız bu bedel ithalat yaptığı halde banka kredisi kullanmayan, yani kendi öz sermayesi ile ithalat yapan firmalar için de geçerlidir.
Bir farkla, ithalatını yaptığınız, mal veya emtianın alım bedelini peşin olarak öderseniz bundan muafsınız. Vadeli ödemek isterseniz % 3 oranında KKDF ödemek durumundasınız.
Yurt dışı alımlarda (İthalat) ödemeler bankalar aracılığı ile yapıldığı için sadece kredi kullanımı gibi algılanmakta ve Kaynak Kullanımı olarak adlandırılarak bundan bir bedel tahsil edilmektedir. Halbuki ithalat yaptığınız emtia hammadde (ilk madde) ise dahilde işleme (Maalesef sistemi uygulamak çok zor, hatta imkansızdır) gibi bazı desteklerin olması gerekirken maalesef bu konularda da bazı zaaflar bulunmaktadır. Firmalar yurtdışından almak zorunda kaldığı hammadde için peşin alımlarda ödemek zorunda olmadığı KKDF’yi vadeli alım yapmak durumunda ödemek durumundadır.
Burada büyük bir problem göze çarpmaktadır.
Dünya ekonomilerinin içinde bulunduğu krizin bir finans krizi olduğu göz önüne alınacak olursa ithalatçı firmanın vade uzatarak avantaj elde etme gayreti KKDF yüzünden dezavantaja dönüşmektedir. Vadeyi kendi lehine kullanamamaktadır.
Bu konuyu geçen hafta eski bir gazeteci, şimdilerde ise ticaret ile uğraşan bir arkadaşım ile gündeme getirmiştik. Kendisi bu konuyu Hürriyet Gazetesinden Sayın Yalçın BAYER’e yazmak istediğini söyledi. Daha çok ses getirir, kendisi de Sanayi Bakanın ile görüşüyor konuyu sanırım çözer demişti. Konu Yalçın Bayer tarafından “Türkiye’nin Hovardalığı” başlığı ile yayınlandı.[2]
Burada devlet ithalat yapandan fon sağlıyor gibi görünebilir, fakat yukarıda da değindiğimiz gibi sistem ters çalışmaktadır.
İthalat yapan firma mal bedelini peşin ödemeye zorlanmaktadır. Halbuki ithalatını yaptığı emtiadan üretim yapıp bunu piyasa dinamiklerine göre uzun vadelerde satmak zorunda ise ki genelde böyledir, daha baştan % 3 zarar yazar.
Sanayicimize destek vermek dururken neden kendi elimizle zarar veriyoruz anlayabilmiş değilim.
Türkiye toprağa dayalı hammaddeler yönünden fakirdir. Sahip olduğumuz bazı varlıklarımız elbette var, ama bunu satışını yaptığımız ülkeler uygulamıyorlar. Hammaddelerimizi yurt dışına ucuz satma yarışındayız, bu da ayrı bir problem. Yabancılan bize hammaddelerini ucuza vermiyorlar. Birde KKDF ödeyerek harakiri yapıyoruz.
Kar marjlarının 3-5 puanlara sıkıştığı günümüzün agresif rekabet ortamında %3 lük KKDF sanayicinin kaliteden kaçmasına sebep olmaktadır.
Halbuki kalitesizlik bir maliyettir. Bunun bedelini hem firma, hem Türkiye öder.
Bu uygulama kaldırılmalı ve son dönemde pek çok konuda gündeme gelen destek tedbirleri paralelinde etkili formüller bulunarak sanayicinin önü açılmalıdır.
Vadeli alımlar desteklenmelidir. Tam tersine beklide vadeli alamayandan bu bedel tahsil edilmelidir ki firmalar kendilerini finansal yönden rahatlatacak formüller üzerinde yoğunlaşabilsinler. Kısa Vadeli Yabancı Kaynak kullanımı da böylelikle desteklenmiş ve firmanın pasif hesaplarının dinamizmi artırılmış olacaktır.