Necip Fazıl meşhur İstanbul şiirinde,
“Ana gibi yar olmaz, İstanbul gibi diyar;
Güleni şöyle dursun, AĞLAYANI BAHTİYAR ...” Der. Üstat İstanbul’a sevgisini bu şiirinde çok güzel dile getirmiş. (Yazının sonuna bu şiirin tamamını ekleyeceğim inşallah )
Ağlayanlarının bile bahtiyar olduğu bir şehir herhalde çok güzel bir şehirdir. Tıpkı bunun gibi “Türk Demokrasisi” de dünyada eşi menendi olmayan, özgün, bize has, hoş, güzel bir demokrasi. Niçin böyle diyorum? Çünkü “kazananı şöyle dursun kaybedeni bile bahtiyar olan bir demokrasi bizdeki” Son seçimlere bir bakın, hdp/YSP den başka kaybettiğini kabul eden var mı? Veya kaybettiği halde bunu kabullenen bir parti başkanı, bir parti yöneticisi var mı? Yöneticiler öyle de bu partileri destekleyen insanlar, gruplar, halk yığınları kaybettiklerini kabul edip bunun hesabını verecek birileri olmalı! Diyorlar mı? Yok. Gerçekten yok. Herkes mutlu, herkes mesut… Sadece sosyal medyada bazı gençler feveran ediyor o kadar. Onlarda işin özünü tam kavrayamadıkları için etkili olamıyorlar.
Ne güzel bir demokrasimiz ,ne olgun bir halkımız var! Türk Tipi Demokraside herkes kazanıyor kaybeden asla olmuyor. Şimdi bu tezi örneklerle açıklayalım:
1- Cumhur ittifakı : Bu ittifak 14 Mayıs’ı kazandı ve mecliste çoğunluğu elde etti. Onun için Cumhur ittifakı hep birlikte sevinebilir. Ak Parti oy kaybetti ama o da seviniyor. Çünkü, “ Parti olarak kaybettim ama ittifak olarak kazandım” diyor. Ne güzel. Bu arada en çok sevinecek olan partiler, Hüda Par YRP ve DSP olmalı. MHP de çok sevinçli. Çünkü o da iyi oy aldı.
2- Millet İttifakı: Geçelim karşı tarafa. Erdoğan karşısında 10 dan fazla seçimi kaybetmiş, son seçimlerde de dışardan ve içeriden büyük destek aldığı halde yine kaybeden CHP ve onun genel Başkanı sayın Kemal Kılıçdaroğlu, seçimi kaybettiği gece televizyonlara çıkıp, gülerek, eğlenerek ve Zafer kazanmış bir komutan edası ile ne diyor ? “Buradayım ve mücadele devam edeceğim…” Çok da mutlu gözüküyor.' baş kaybeden' bile bu kadar mutlu ise diğer kaybedenleri siz düşünün. Meral Hanım “Başbakan olacakken” şimdi milletvekili bile değil, Çankayaya başbakanlığa giderken Meclisteki vekillikten oldu adeta. Ama buna rağmen hala mutlu ve "Güçlendirilmiş parlementer sistem” türküsünden vazgeçmiş görünmüyor. Gerçekten sevinmesi gereken 4 kişi var: Babacan, Davutoğlu, Karamollaoğlu, Uysal. Bunlar bu seçimin az verip çok kazananları. Yalnız onların da bir eksiği var : “Cumhurbaşkanı yardımcısı olacağız “ derken milletvekilliğinden oldular. Ama yine de çok mutlular. Sinan Oğan da mutlu, Ümit Özdağ da. Sinan Oğan mutlu Çünkü son anda bindiği tren zafere erdi. Zafer Partisi Başkanı Ümit Özdağ da mutlu Çünkü CHP'yi HDP'den kopardı ve seçimin son günlerinin gündemini belirledi. Elhasılıvelkelam kısaca söylemek gerekirse Türkiye'de son seçim sonuçlarına göre HDP/YSP hariç herkes mutlu.
Ne güzel, ne hoş bir demokrasimiz var. Herkesi mutlu eden, iktidarı da muhalefeti de memnun eden, kaybedeni olmayan böyle bir demokrasiye sahip olduğumuz için milletçe ne kadar övünsek azdır ! Böyle bir demokrasiyi tüm dünyaya ihraç ederek maddi ve manevi kazanç elde edebiliriz!
"Yaşasın Türk Tipi Demokrasi"
Not : İşte O şiir:
CANIM İSTANBUL
Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar;
Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar.
İçimde tüten bir şey; hava, renk, eda, iklim;
O benim, zaman, mekan aşıp geçmiş sevgilim.
Çiçeği altın yaldız, suyu telli pulludur;
Ay ve güneş ezelden iki İstanbulludur.
Denizle toprak, yalnız onda ermiş visale,
Ve kavuşmuş rüyalar, onda, onda misale.
İstanbul benim canım;
Vatanım da vatanım...
İstanbul,
İstanbul...
Tarihin gözleri var, surlarda delik delik;
Servi, endamlı servi, ahirete perdelik...
Bulutta şaha kalkmış Fatih'ten kalma kır at;
Pırlantadan kubbeler, belki bir milyar kırat...
Şahadet parmağıdır göğe doğru minare;
Her nakışta o mana: Öleceğiz ne çare? ..
Hayattan canlı ölüm, günahtan baskın rahmet;
Beyoğlu tepinirken ağlar Karacaahmet...
O manayı bul da bul!
İlle İstanbul'da bul!
İstanbul,
İstanbul...
Boğaz gümüş bir mangal, kaynatır serinliği;
Çamlıca'da, yerdedir göklerin derinliği.
Oynak sular yalının alt katına misafir;
Yeni dünyadan mahzun, resimde eski sefir.
Her akşam camlarında yangın çıkan Üsküdar,
Perili ahşap konak, koca bir şehir kadar...
Bir ses, bilemem tanbur gibi mi, ud gibi mi?
Cumbalı odalarda inletir ' Katibim'i...
Kadını keskin bıçak,
Taze kan gibi sıcak.
İstanbul,
İstanbul...
Yedi tepe üstünde zaman bir gergef işler!
Yedi renk, yedi sesten sayısız belirişler...
Eyüp öksüz, Kadıköy süslü, Moda kurumlu,
Adada rüzgar, uçan eteklerden sorumlu.
Her şafak Hisarlarda oklar çıkar yayından
Hala çığlıklar gelir Topkapı Sarayından.
Ana gibi yar olmaz, İstanbul gibi diyar;
Güleni şöyle dursun, ağlayanı bahtiyar...
Gecesi sünbül kokan
Türkçesi sünbül. B kokan,
İstanbul,
İstanbul..
N.F.K. K.