BİR Bazılarımızın AKP, bazılarımızın AK Parti dediği parti, Anayasa"yı değiştirme azmini kaybetmiş ve takatsiz kalmışken... "Birkaç demokrat hoca"ya sipariş ettikleri Anayasa taslağına "cıs" diyerek el bile süremiyorken...
Yani ortada fol yok, yumurta yokken... "Şu çılgın Yargıtay"ın, sanki "Anayasa taslağı" yeniden gündeme getirilmiş gibi yapmasını Yüce Türk ulusunun takdirine sunuyorum...
İKİ Başta Tayyip Erdoğan olmak üzere en güvercininden en şahinine bütün AKP"liler, Anayasa Mahkemesi"nin kapısında "İşte kuzu kuzu geldim / Dilediğince kapandım dizlerine" şarkısını terennüm ederken ve boyunlar giyotine uzatılmışken... "Şu çılgın Yargıtay"ın, AKP"nin en uysal koyun hallerine zerre kadar prim vermemesini ve sertlik yanlısı bir tutum izlemesini Yüce Türk ulusunun şaşmaz sağduyusuna tevdi ediyorum...
ÜÇ Yargıtay Başsavcısı, AKP denilen partiyi yerin bin kat dibine sokacak, "Bütün kötülüklerin anası" ilan edecek... Yüce Yargı"dan emekli olmuş bazı onursal zevat da, "Görülmekte olan bir dava" falan dinlemeyerek, Başsavcı ile kol kola girip AKP"ye bindirecek... Ve bütün bu olup bitenlerin ardından da Yargıtay Başkanlar Kurulu, "İddianame" eleştirilerini "Yargıya müdahale" olarak değerlendirecek... İşin bu kısmında ortaya çıkan aleni vicdansızlığı, Yüce Türk ulusunun vicdanına bırakıyorum...
DÖRT Devletin bir ayağı, devletin başka bir ayağıyla ihtilafını müzakerelerle mi çözer? Yoksa ardı ardına bildiriler yayınlanıp devreye kamuoyu mu sokulur? Eğer kamuoyu devreye sokulacaksa... Kendisine seslenilen vatandaş, böylesi bir ihtilaf karşısında ne yapacak? AKP"ye oy vermekten vazgeçip Yargıtay"a mı oy verecek? O zaman CHP"nin işlevi ne olacak? CHP"nin kendisini feshedip Yargıtay"a katılması hepten imkánsız mıdır? Neyse... En iyisi bu tuhaf soruların sorulmasına zemin hazırlayanları Yüce Türk ulusuna şikáyet etmekle yetinelim...
BEŞ Fırlayan doları... Düşen borsayı... Artan cari açığı... Anayasa Mahkemesi"ne dolaylı baskıyı... Kurumlar arası dengesizliği... Yargının siyasi konularda taraf olmasını... Hiç ama hiç hesaba katmayan... "Dinci" iktidara karşı "Laik cihat" başlatan "Şu çılgın Yargıtay"ın, ancak "CHP Parti Meclisi"nden çıkabilecek nitelikte bir bildiri yayınlamasını Yüce Türk ulusunun takdirine bırakıyorum...
YUH ARTIK!
ANKARA"da bir belediye, medya grupları arasında bir futbol turnuvası düzenlemiş...
Barış, kardeşlik falan amacıyla...
Bu turnuvada...
"Vakit Gazetesi"nin takımı ile "Kanal D"nin takımı karşı karşıya gelmiş...
Vakit, bu maçı 5-1 almış...
Ancak...
Vakit"in takımı, Enver Ören"in İhlas Grubu"nun takımı karşısında aynı başarıyı gösterememiş ve yenilmiş...
Vakit"in Ankara Temsilcisi olan ve seçimden önce AKP"den milletvekili olmak için epey yaltaklanan "meczup kişi", bu olayı şöyle yorumluyor:
"Rakip İhlas olunca "bunlar da bizdendir" diye gevşeyen Vakitspor, Doğan"ın takımını ezim ezim eziyor..."
Ardından da ne de olsa "mümine müşfik" olduklarını hatırlatıyor...
"Mümine müşfik" cümlesinin devamında "káfire şiddetli" cümlesi vardır...
Yani gözü milletvekilliğinde olan bizim meczup, "Kanal D káfir / İhlas Müslüman" demeye getiriyor... Kanal D káfir olduğu için aslan kesilmişler, İhlas Müslüman olduğu için de gevşemişler...
Ne diyeyim bilmiyorum ki...
En iyisi iki noktaya parmak basmakla yetinmek:
BİR Bir yazarı çocuk tacizinden içeride olan, bir yazarı "Tacizcimiz mümindir" diye yazabilen bu gazete, nasıl oluyor da bunca meczubu bir araya getirme başarısı gösterebiliyor?
İKİ Bu kafadaki adamları "rakip" kabul edip, onların yer aldığı turnuvaya katılmak ne türden bir aymazlığın ürünüdür?