Küreselleşen Gençlik
Bir gençlik arıyorum;
Eliyle ateş tutacak,
Bağrına taş basılsa da
...
Bana mısın demeyecek bir gençlik.
Davasına sahiplenecek,
Onun uğruna can verecek
Bir gençlik arıyorum.
Aşkları bile destansı olacak,
Bakışlarında anlam bulunacak
Bir gençlik istiyorum.
Bağımlı olacak ülküsüne
Bağımsız olacak tüm makinelere,
Bir gençlik yok mu?
Ne arar..?
Zaman artık dava zamanı değil;
Zaman eriyor teknolojinin çarkında.
ve çarkın içinde eriyip giden bir gençlik.
Korkuyorum o çarkın içinde,
Tüm değerler de eriyip gidecek
Ve küreselliğin içinde bir hiç olacağız.
Eğitim dörtlerin içinde değil
Dertlerin içinde olmalı.
Derdimiz de
Davasına; Nasıl sahip çıkacak bir gençlik yetiştirmek olmalıdır.
Davasına sahiplenecek,
Onun uğruna can verecek
Bir gençlik arıyorum.
Aşkları bile destansı olacak,
Bakışlarında anlam bulunacak
Bir gençlik istiyorum.
Bağımlı olacak ülküsüne
Bağımsız olacak tüm makinelere,
Bir gençlik yok mu?
Ne arar..?
Zaman artık dava zamanı değil;
Zaman eriyor teknolojinin çarkında.
ve çarkın içinde eriyip giden bir gençlik.
Korkuyorum o çarkın içinde,
Tüm değerler de eriyip gidecek
Ve küreselliğin içinde bir hiç olacağız.
Eğitim dörtlerin içinde değil
Dertlerin içinde olmalı.
Derdimiz de
Davasına; Nasıl sahip çıkacak bir gençlik yetiştirmek olmalıdır.
********
Sitemim Sana İstanbul...
Yine İstanbul sokaklarından geçtim,
Herkes birbirinden farklı
ve birbirinden habersiz
...
Kimsede gülümseme yok
Varsa da yalancıktan.
Böyle miydi bizim insanlarımız,
Bilmez miyiz tebessümün sadaka olduğunu.
Ama yazık,
İnsanlar bıkmışlar,
yaşamaktan,
tebessümden,
konuşmaktan.
Dar alandalar hepsi.
Sadece ellerinde bir oyuncak
avunurlar onlarla.
Ama bilmezler mi ki,
Gerçek dost,
insanlardır.
o insanlar ki,
gülünce gülen,
konuşunca konuşan
ağlayınca ağlayan.
Ne yalan söyleyeyim!
İstanbul artık İstanbulluktan çıktı.
Sadece mega şehirden öteye gitmeyen
Koca bir köy İstanbul.
Ben neyleyeyim böyle bir şehri.
Dostum yoksa benim İstanbul'da,
Yaşama sevincim de yok...
Varsa da yalancıktan.
Böyle miydi bizim insanlarımız,
Bilmez miyiz tebessümün sadaka olduğunu.
Ama yazık,
İnsanlar bıkmışlar,
yaşamaktan,
tebessümden,
konuşmaktan.
Dar alandalar hepsi.
Sadece ellerinde bir oyuncak
avunurlar onlarla.
Ama bilmezler mi ki,
Gerçek dost,
insanlardır.
o insanlar ki,
gülünce gülen,
konuşunca konuşan
ağlayınca ağlayan.
Ne yalan söyleyeyim!
İstanbul artık İstanbulluktan çıktı.
Sadece mega şehirden öteye gitmeyen
Koca bir köy İstanbul.
Ben neyleyeyim böyle bir şehri.
Dostum yoksa benim İstanbul'da,
Yaşama sevincim de yok...