Ülkemizde gündem her zaman değişken ve sıcak. Sabahki önemli bir haber akşama değerini yitirebiliyor ve yarının ne haberler getireceği de hiç belli olmuyor.
Ama uzun yıllardan buyana değişmeyen bir şey var: Belli kesimlerin din düşmanlığı. Dindar, muhafazakar insanlar birileri tarafından hep geri zekalı, karaktersiz olarak görülmeye devam ediliyor.
Kendi değerlerinden, kendi medeniyetinden uzak, hatta kendi medeniyetine düşman bir kesimin pervasız cüretkarlığı ve zorbalığıyla insanımız karşı karşıya. Bu ülkeyi ve ülkedeki her şeyi de kendilerinin hakkı olarak gören, kendilerinden başkalarının asla doğru düşünemeyeceği, asla bu ülkeyi sevemeyeceği ve kollayamayacağını her fırsatta dile getiriyorlar.
Tabiî ki doğrudur: Hala bu devirde kurban kesen, kandillerde mesaj atan ahmaklara bu ülke bırakılmamalı! Hala bu devirde ezan dinleyen, ezana icabet eden, güzelim ülkenin her metre karesine cami yaparak “Ülkem”i rahatsız edenlere de ülke asla teslim edilmemeli. Bu zavallılar başlarını örterek de sakın “Ülkem”i rahatsız etmesin. Bu “karakterli ve aptal olmayan ve hakiki Türk Kanı taşıyan gerçek vatanseverleri”, çağdaş ve rahat yerler bulmak için zorlamaya ne hakkınız var!
Bu kansızların ne oylarına ne de oy verdiklerine itibar edilmemeli! Öyle ya, kanlarının ne kanı olduğu belli değil. Gerçi “Ülkem” için sınırlarda değersiz kanları döküp şehit oluyorlar ama, yine de kaale almaya gerek yok. Onlar vergilerini versinler, gerektikçe canlarını da versinler fakat yüksek yerlere göz dikmesinler. Irgatlık onlar için en uygun vazifedir. Kazara mesela Cumhurbaşkanı, Başbakan, YÖK Başkanı, Yargıtay, Danıştay v.s başkanı olsalar o makamlar işgal altında sayılır. Bu karaktersizler devamlı tokatlanmalı ve ezilmeliler. Çünkü bunların insan yerine bile konulması insanlığa yakışmaz!
Ayaklarının altında, ancak güçten anlayan ne kadar çok insan ezilirse, kendileri o kadar yüksekte durur. Başkalarının ahı ve hakları üzerinde yükselen kaymaklı saltanatlarına kimse dokunmamalı ve hatta hak dahi iddia etmemeli. Çünkü bu saltanat ancak temiz kanlı olanların ve karakteri sağlam olanların hakkıdır!
Bu mantık dünyada sanırım sadece Siyonist İdeolojide var. Onlar da kendilerinden başkalarını adam yerine koymuyorlar. Üstelik kendilerinden başka herkesi hizmetçileri görüyorlar.
Bir insan için en önemli özelliklerden biri hiç şüphesiz akl-ı selim sahibi olmasıdır. Hassaten ileri gelenlerde akl-ı selim ve basiret kaybolmuşsa toplumun istikameti kangren olmuş demektir. Orada adalet olmaz, adaletin olmadığı yerde huzur da olmaz. İnsanlar geleceklerine endişeyle bakarlar. Çözümler yanlışta aranır. Sağduyuda birleşmek mümkün olmaz.
Neden bu hale gelindi. Elbette birçok neden sayılabilir. Ama kısaca söylenebilir ki yıllardan bu yana kendi köklerimizden uzak ve hatta kendi köklerini reddeden erklerimiz, eğitim ve terbiye hayatımız böyle ucube akiller üretti.
Şimdi memleket insanımız ortak paydada buluşamıyor. Her şey ya ak, ya da kara. Birinin ak dediğine diğeri kesinlikle kara diyor. Etrafta her kesimin vatan haini, kansızı, karaktersizi var. Bu nereye kadar gidecek? Kimse ayranım ekşi demeyecek mi? Saltanat sahipleri memleketin ali menfaatleri uğruna kendi menfaatlerinden vazgeçemeyecek mi? Bu ülkede başkalarının da yaşama hakkının olduğu, çeşitliliğin kazanç olduğu ne zaman düşünülecek?
Fildişi kulelerde oturup vatanı kurtarma hakkını kendilerinde görenler, korunaklı sırçalı köşklerinden inip halkın arasına karışsın. Sadece büyük marketleri değil, pazaryerlerini de dolaşsınlar. Bu her düşünceden halkın nasıl beraber yaşadığını ve samimiyetlerini göreceklerdir. Fedakar halkın sevinci ve üzüntüsü, halkın giremediği korunaklı bahçelerden ve lokallerden asla görünmez.