Ne zaman evimin ihtiyaçlarını karşılamak için bir markette alacaklarımı tercih etmeye çalışsam, gözlerimin önünde hep İsrail askerlerinin bir duvarın kenarına saklanmaya çalışan baba-oğlu katledişi canlanır.
Yıllardan beri hep aynı görüntüleri ekranlarda nefretle izliyoruz. Silahların dipçikleriyle ve postallarla Filistinli kardeşlerimizin kafalarına vurulması, taşlarla ellerinin kırılması her zaman kalplerimizde acı olarak duruyor. İnternet sitelerinde dolaşan Filistin halkına uygulanan iğrenç zulüm görüntülerine bakmak ise yürek istiyor.
Şimdi Siyonist zulüm yüzünü bir kere daha gösterdi. Şehit olan, yaralanan, tutuklanan kardeşlerimiz var. Ama aynı zamanda dünyanın her tarafında bu kardeşlerimize gıpta eden ve onların yerinde olmak isteyen milyonlarca “Rotamız Gazze, yükümüz insani yardım” gönüllüsü var. Gemilerle yardım götüren kardeşlerimizin mağduriyeti onların şeref hanelerine hiç şüphesiz ki altın harflerle yazıldı. Şehitlerin şahadeti, yaralananların ve tutukluların gazası mübarek olsun.
Tarihi seyir içinde incelediğinizde görürsünüz ki Siyonist Yahudiler hep nankörlükte bulunmuşlardır. Nankörlük bir insan, bir toplum, bir devlet için ne kötü bir sıfattır. Dün İsrail Terör Devleti’ni telin ettiğimiz mitingde katılımcı kardeşlerimizden biri Yahudilerin Osmanlıya nankörlüğünden bahsediyordu. Öyledir gerçekten. Osmanlı sınırlarını açarak onları büyük bir katliamdan kurtarmış ve yüzyıllarca Osmanlı sınırları içinde özgürce hayatlarını sürdürmelerini sağlamıştır. Bunun neticesinde ise onlar Osmanlının yıkılışını hızlandırmak için ellerinden gelen gayreti göstermişlerdir. Gerçi Yahudi halkının nankörlüğü sadece Osmanlıyla sınırlı değildir. Kendilerini Firavun’un zulmünden kurtaran Hz. Musa’ya nankörlük etmediler mi? Yine en büyük nankörlüğü birçok mucizeler görmüş olmalarına rağmen Allah-u Teala’ya yapmadılar mı? Peygamber Efendimize yapılan anlaşmaya rağmen ihanet edip, Efendimizi öldürmeye kalkmadılar mı? Peygamber Efendimizin vefatları Yahudi kadının zehirlenmesinden değil mi?... Kendi peygamberlerini diri diri ağacın içinde kesen bir ümmet değiller mi?
Kuran-ı Kerim birçok ayette Yahudilerin özelliklerinden bahsetmiş ve lanetlendiklerini bildirmiştir. “…Dâima yeryüzünde fesat için koşarlar. Allah ise, fesat çıkaranları sevmez.” Maide: 64
“Sonra bu sözleşmelerini bozmaları yüzünden, Biz onları lanetledik ve kalplerini kaskatı ettik. Onlar, kelimeleri yerlerinden oynatarak değiştirirler, uyarıldıkları gerçeklerden paylarını almayı unuttular. İçlerinden pek azı dışında, onlardan sürekli bir hainlik görürsün, yine de sen, onları affet ve aldırma! Çünkü Allah, iyilik yapanları sever.” Maide:13
Nankörlük,zulüm, fitne ve fesat bir toplumda karakterleşince o toplumdan ne beklenebilir ki?...Dün olduğu gibi bugün de yeryüzünde nerde bir fitne fesat varsa, orada Siyonistler vardır.Ya içindedirler ya da yanında.
Evet ortada bir zulüm, büyük bir fitne fesat var. Zulme, fitne ve fesada rıza göstermek o zulmü işlemek gibidir. Aynı zamanda mümin kardeşlerimizin dertleriyle dertlenmek gibi vazifemiz de vardır. Efendimiz şöyle buyurmamış mı? “ Mümin kardeşinin derdiyle dertlenmeyen bizden değildir.” Buhari-Müslim. “Hiçbiriniz kendi nefsi için istediğini (mü’min) kardeşi için de istemedikçe tam mü’min olamaz.” Buhârî, Müslim
O halde bu Yahudi zulmü karşısında herkes elinden geleni yapmalıdır. Çağımız sivil toplumların etkin olduğu bir çağdır. Sivil toplum kuruluşlarının organizelerine katılıp siyasileri yönlendirmeli ve bu mücadeleye biz de katkı sağlamalıyız. Bilinmelidir ki İsrail ile askeri işbirliklerinin bize katkısından çok zararı vardır. Onlarla yapılan her ticari anlaşma,askeri tatbikat, hem bizim aleyhimize casus hüviyetindedir hem de kardeşlerimizi vuran kurşun hükmündedir.
Yıllarca işlenen masum Yahudi figürü maalesef Müslümanlarda da Yahudi sempatisi uyandırmış, birçok şuursuz Müslüman’da Yahudileşme temayülü oluşmuştur. Evlerimizden, zihinlerimizden, gönüllerimizden Siyonist Yahudi’nin tüm artıklarını defetme zamanı çoktan geldi.
Şehit olan kardeşlerimize ali makamlar, yaralananlara acil şifalar dilerim. Şehit kardeşlerimizin yakınlarına, İslam Alemine ve tüm vicdan sahiplerine sabr-ı cemil temenni ederim.
.