Karadeniz Çöküyor…

Demliyazılar

Bu yıl tatilimi memleketim Giresun’da geçirdim. Hem annemi babamı ziyaret etmek hem de kalabalıktan uzak, kafa dinlemek ve anama babama yardımcı olmak için Giresun’u seçmiştim. İnternetten epey uzak kaldım. Pek televizyona da takılmadım. Bundan dolayı gündemden uzak kaldım sayılır.

Buna rağmen benim için dolu dolu bir tatil oldu. Bu tatilde elime çok malzeme geçti. Birkaç ziyaret gerçekleştirdim. Ayrıca önemli bir misafirim de vardı. Karadeniz insanının niye bu kadar yabancılaştığını ve yalnızlığa itildiğini de tahlil ettim. Bunlara kısaca değinmek istiyorum.

Köyüme geldiğimin ertesi günü Çanakçı Kaymakamı dostum Murat Eren Beyefendi beni ziyarete geldi. Daha önce İstanbul’da haberleşmiştik. Onun ziyareti beni ziyadesiyle memnun etti. Murat Bey, babam ve bendeniz çok güzel bir sohbette bulunduk.

Çanakçı’nın ve Çanakçılı’nın durumu ile HES’ler hakkında konuştuk. Kaymakam Bey’in en büyük derdi, aslında Çanakçılılar’ın en büyük derdi birlik ve beraberlik içinde olmaması. Zaten bu dert sadece Çanakçı’ya endeksli değil, tüm Karadeniz’e şamil bir durum.

İnsanlar birbirleriyle geçinemiyorlar. Siyasi atmosfer de bunu biraz tetikliyor. Camide olsun, cenazede olsun, düğün dernekte olsun insanların sahte gülümsemeleri normal hayatta tam tersi oluyor.

Eskiler ne güzel de bahsediyordu imecelikten. Herkes komşusunun işini bitirmek için çabalıyorlardı. Ama şimdi ise kıskançlık, haset, çekememezlik had safhada.

Bunların olma sebebi menfaatlerin üst seviyeye çıkması ve kanaat önderlerinin ve onların söylemiyle usluların bu bölgede olmaması. Eğer buna bir çözüm bulunmazsa Karadeniz ciddi sorunlarla karşı karşıya kalabilir.

Kaymakam Bey, HES’ler konusuna da değindi. Çanakçı Deresi’ne 7 adet HES kurulacakmış. Bunun fazlalığından şikayetçiydi Murat Bey. Ayrıca bu projeleri yüklenen firma da hafriyatı derelere atarken yolları da bozmuş. Onun için firmaya ceza yazmış ama bu da çözüm değil.

Daha 1975 doğumlu olan Kaymakam Bey’in ilk görev yerinde yapmak istedikleri çok. Ama bunu yapabilmek için insanlardan güç, kuvvet alması gerekli. Bu konuda Çanakçı halkı çok pasif görünüyor. Aslında idealist ve bir şeyler yapabilme derdinde.

Çanakçılılar kesinlikle bu kaymakama sahip çıkmalılar. Eğer görev yapacağı 2 yıl boyunca ona sahiplenirlerse kesinlikle Çanakçı’nın çehresi değişebilir.

xxx

Kaymakam Bey’in ziyaretinin ertesi günü Giresun Merkez’e gittim. Daha önce randevulaştığım Giresun Prof. Dr. İlhan Özdemir Devlet Hastanesi Başhekimi Sayın Op. Dr. Ahmet Bal’ı ziyaret ettim. Tam bir Karadeniz ruhu taşıyan Sayın Başhekim Bey hareketli, sıcakkanlı ve sempatik bir insandı.

Odasında duvarda asılı bir fotoğraf dikkatimi çekmişti.  Fotoğrafın altında bundan önceki Giresun Valisi olan ama şimdi Tunceli’de görev yapan Mustafa Taşkesen’in imzası vardı. Fotoğrafta bir çiçeğe konmuş arı resmediliyordu ama öyle şahane bir görüntü ki, çiçek ful, arı ise capcanlı gözüküyordu. Bu konuda haddim olmayarak Sayın Vali’yi tebrik ediyorum. 

 

Sayın Başhekim’e Giresun’un siyasi olarak güçsüz olduğunu ve doktor konusunda mutlaka sıkıntınız olduğunu söylediğimde kendisi yakında 20’ye yakın doktorun tayininin çıktığı müjdesini verdi.

Oradan ayrıldıktan sonra objektifime Giresun’un sel felaketinden dolayı yıkıntıya uğramış olduğu yerler takıldı. Onları resmederken felaketin ne kadar ciddi yara açtığını anladım.

En son ziyaret yerim de internet ortamında tanıştığım Giresun basınının tanınmış ismi ve spor yazarı Zafer Akten oldu. Zafer Bey ile çok samimi bir görüşme yaptık. Biraz Giresun’dan biraz da Giresunspor’dan bahsettik. Bu arada aynı ortamda bulunan DHA Giresun muhabiri Hakan Karahasanoğlu ile de tanıştık. Soyadı dayımgillerin lakapları ile aynı olunca bu konu üzerinde konuştuk. Belki de akrabayız, bilemeyiz diye düşündük. Her ikisiyle koyu bir sohbette bulunurken gazeteciliğin bir cilvesi olsa gerektir, aldığı bir istihbarat üzerine DHA muhabiri Hakan Bey hemen çıkmak zorunda kaldı.

Giresun'da ziyaretler sonrası birebir edindiğim izlenimler bu. Bir sonraki yazımda ise Giresun’un yalnızlığından bahsedeceğim. Siyasi, ekonomi ve sosyal olarak ne kadar güçsüzleştiğini yazacağım. Bu yazım biraz siyasileri ve halkımızı üzecek.

Bu arada tüm dostlarımızın da Ramazan-ı şerif aylarını en samimi duygularımla tebrik ediyorum. Allah bizi, bu ayın kıymetini bilenlerden eylesin.

 

 

 

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.