Bundan önceki yazımın son cümlesi neydi, ne demiştim? 'Kapitalizm ve IMF üzerinde günlerdir durduk ya; doğrusu bunların alternatifi üzerinde de durmak gerekiyor... Bundan sonra bir-iki yazıda bunu yapmayı düşünüyorum...'
Öyleyse, bugün bu sözümüzü ve düşüncemizi yerine getirelim.
"Kapitalizmin alternatifi" deyince benim ne diyeceğimi çok iyi biliyorsunuz; kapitalizmin alternatifi bize göre elbette "Adil Düzen / Adil Ekonomik Düzen"dir.
"Kapitalizmin uluslararası ana kurumları" deyince, ilk akla gelen uluslararası kurumlar hangileridir, özellikleri ve fonksiyonları nelerdir?
Fonksiyon ve şöhretleriyle elbette "IMF" (yani International Monetary Fund / Uluslararası Para Fonu) ve kısa adıyla "Dünya Bankası"dır (yani IBRD/ Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası veya Uluslararası Yeniden Yapılanma ve Kalkınma Bankası).
Bu köşenin müdavimi olan değerli okuyucularım, "No stand-by, IMF bye bye!" başlıklı yazılarımı (Ekim 2009) hatırlayacaklardır... "No stand-by, IMF bye bye!" dediğimiz bu "IMF" ve onun ikiz kardeşi "Dünya Bankası" neymiş, önce onları kısaca inceleyelim... Bilahare alternatif düşünce ve önerilerimiz üzerinde duralım...
Uluslararası Para Fonu, ya da daha çok bilinen kısaltmasıyla IMF (International Monetary Fund), küresel finansal düzeni takip etmek; borsa, döviz kurları, ödeme planları gibi konularda denetim ve organizasyon yapmak, aynı zamanda teknik ve finansal destek sağlamak gibi görevleri bulunan uluslararası bir organizasyon... 1944 yılında ABD'nin New Hampshire eyaletindeki Bretton Woods'da kurulan ve 1947'de fiilen çalışmaya başlayan milletlerarası ekonomik meselelerle uğraşan bir kuruluş...
Bilindiği üzere, Birinci ve İkinci Dünya Savaşları'ndan sonra uluslararası ekonomik meseleler karışık hâle geldi... Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra düşülen ekonomik kriz ile savaş sonrası ekonomik depresyonlar da ekonomik ilişkileri tehdit eder bir vaziyet aldı...
Avrupa devletlerinin, İkinci Dünya Savaşı sonrası bozuk ve depresyon içindeki ekonomik durumlarının aksine, Amerika Birleşik Devletleri'nin savaş boyunca ihracatının ve altın stoklarının artması, ekonomik bakımdan yardım yapacak tek ülke durumuna gelmesine sebep oldu... ABD (yani küresel sömürü sermayesi), Avrupa devletlerine doğrudan yardım yapmak yerine, mâli kurumlar kurarak yardım yapılması taraftarı oldu ve 1944 yılında Bretton Woods'ta 45 devletin iştirakiyle birtakım kararlar alındı... Bretton Woods Antlaşması'nda; birisi, "Uluslararası Para Fonu" yani kısaltılmış ve de meşhur adıyla "IMF", diğeri "Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası" (IBRD) yahut kısa ve yaygın olan "Dünya Bankası" isimleriyle iki ekonomik kurumun kurulması kararlaştırıldı...
IMF'nin başlangıçtaki gayesi, Avrupa devletlerinin tediye bilançolarında ortaya çıkabilecek geçici ve kısa vadeli ödeme güçlüklerinde "faizli krediler" vererek uluslararası ticaretin bu yüzden daralmasını önlemek; Dünya Bankası da "uzun vadeli ve yine faizli yatırım kredileri" vermek suretiyle, Avrupa devletlerinin yeniden imarını sağlamak, tediye bilançolarındaki bünyevi dengesizlikleri gidermek için kurulmuştur.
IMF ve Dünya Bankası'ndan oluşan her iki uluslararası müessesenin sermaye ve kaynaklarının önemli bir kısmı ABD yani küresel sömürü sermayesi tarafından temin edilmiş, bilahare Türkiye dahil Birleşmiş Milletler'e kayıtlı bütün dünya ülkeleri üye yapılmıştır...
Bu uluslararası müesseselere üye olan ülkelerin, prensip olarak ülke içinde enflasyonu önleyici para politikaları takip etmeleri istenmiştir...
Dış ticareti ise tek taraflı devalüasyon ve ithal tahditleri yüzünden daraltmamaları, bilakis bu tahditleri mümkün mertebe kaldırmaları gerekeceği telkin edilmiştir...
Devamı var...