Kanal İstanbul Şart mı

Mehmet Y. ULUTAŞ

Son birkaç yıldır Kanal İstanbul projesi gündemimizi oldukça meşgul ediyor. Hükümetimiz Boğaziçi’nde sıkça yaşanılan gemi kazalarını önlemek, neredeyse bedava olan gemi geçişlerinden gelir elde etmek, yabancı yatırımcı çekmek gibi ilk bakışta mantıklı gelen sebeplerle bu projeyi gerçekleştirmek istiyor. Bu konuda kendi görüşümü yazmadan önce biraz araştırma yaptım. Yönetici/Mühendis birisi olarak rakamlara ve gerçeklere bakarım. Edindiğim bilgiler çerçevesinde bu proje bana çok da makul gelmiyor. Niye böyle düşündüğümü paylaşayım sizlerle.

  1. Projenin denizlere, göllere, içme suyu kaynaklarına, bitki örtüsüne, yeraltı su kaynakları olan akiferlere, tarım alanlarına zarar vereceğini iddia eden birçok muteber biliminsanı var. Nitekim bugün Nikaragua’nın Panama Kanalı’na (*) rakip bir kanal inşa edememesinin en büyük sebeplerinden biri bu. Biliminsanları Panama Kanalı’nın da bugün olsa yapılmasını mümkün görmüyorlar çünkü kanal yüzünden birçok canlı bitki ve hayvan türünün yok olduğunu söylüyorlar.
  2. Montrö antlaşmasına göre imza sahibi ülkeler geçiş parası ödemiyor; sadece aldıkları hizmete para ödüyorlar. Bu ülkelerin gemilerine zorla geçiş parası ödetmek gerçekçi değil. Diyelimki ödemeye razı ettik. Bu sefer de daha ucuz olan karayolu ve demiryolu gibi alternatif nakliye araçlarına yönelebilirler. Örneğin Çinliler Amerika’nın doğu yakasına giden gemilerini 2 gün daha fazla sürmesine rağmen yarı fiyatına olan Süveyş Kanalı’ndan geçiriyor veya Batı yakasındaki bir limanda yükü boşaltıp kamyon veya trenle karadan devam etmeyi yeğliyorlar.
  3. Son 13 sene içerisinde İstanbul Boğazı’ndan geçiş yapan gemi sayısı 54 binden 40 bine düşmüş. Türkiye topraklarından geçecek 3 farklı petrol ve doğalgaz boru hattı döşenmekte olduğuna göre petrol ve doğalgaz taşıyan gemi sayısının ciddi oranda azalacağını söylemek kehanet olmaz. Ayrıca acelesi olmayan gemilerin yine bedava geçmeyi tercih edeceğini tahmin etmek zor değil. Unutmayalım ki Karadeniz’e kıyısı olan ülkelerin, biraz Rusya hariç, hepsi fukara memleketler.
  4. Allah bize Çanakkale ve İstanbul gibi iki tane muhteşem güzellikte DOĞAL su yolu bahşetmiş. Bunlardan daha iyi nasıl istifade ederiz, nasıl daha çok gelir elde ederiz diye plan yapmak yerine SUNİ kanallar açmak rasyonel gelmiyor.
  5. Çevre Etki Değenlendirmesi (ÇED) raporunu veren mühendislik firmasının sahibi ihaleye fesat karıştırmaktan 3 sene hüküm giymiş birisi. ÇED raporu için bilgisine danışılan biliminsanı ise Hz. Nuh’un oğlunun cep telefonu olduğuna inanan bir akademisyen! Bu yüzden farklı bir firmaya ikinci bir rapor düzenletmek ve onay için başka bir kurulun bilgisine sunmak gerekmektedir.
  6. 1983’te Turgut Özal ve Kenan Evren İstanbul Boğazı’ndan geçişte verilen hizmetlerin ücretlerini arttırmayı denemiş. Devletimiz 1936’da İsviçre’nin o zamanki para birimi olan Altın Frank üzerinden belirlenmiş ücretleri güncellemek istemiş ama İngiltere ve Rusya itiraz edince geri adım atılmak zorunda kalmış. Halbuki Altın Frank artık tedavülden bile kalkmış. Görüşmeler neticesinde sadece cüzi bir artış yapılabilmiş ve yeni hizmet ücretleri belirlenirken 1 gram altın 2.78$ kabul edilmiş. İşbu sebeple Türkiye şu anda sadece 150 milyon $ gelir elde edebiliyor. Oysa bugün 1 gram altın 55$; yani 20 kat artmış. Eğer hakkımız olan rasyonel bir güncelleme olursa yılda 3 milyar $ gelir elde edilebilir. Nitekim Panama Kanalı’ndan 2019 yılında yaklaşık 14.000 gemi (Boğaziçi’nden geçen gemi sayısının üçte biri) geçmesine rağmen gemi geçiş ücretlerinden 2.6 milyar $ gelir elde etmiş.

Bu yazıyı kaleme alırken Kanal İstanbul geçiş ücretleri ne olacak, bu yatırım kaç senede parasını çıkaracak, işletme ve bakım masrafları ne olacak gibi soruların cevabını aradım ama bulamadım. Eldeki mevcut bilgilerle bana göre yapılması en makul gelen çözümleri şöyle sıralayabilirim:

  • Bu projeyi tüm ekonomik, finansal, siyasi ve çevresel riskleriyle üzerine almak, parasının tamamını cebinden ödemek, Hazine’den maddi destek veya garanti almadan yapmak isteyen bir firma veya konsorsiyum var ise teklifini sunmalı ve Devletimiz bunu değerlendirmeli.
  • Boğazlardan geçen tüm gemilere kılavuz kullanmayı mecbur hale getirerek kazalar önlenmeli.
  • Montrö Antlaşmasına imza koyan ülkeleri bir konferansta toplayarak verilen geçiş hizmeti ücretlerini güncellemeli ve altın fiyatına endekslemeli.

Her şeyi bildiğimi iddia etmiyorum. Hükümetimiz belki de benim bilmediğim stratejik hususlara binaen bir devlet projesi olarak Kanal İstanbul’u gerçekleştirmek istiyordur ve böyle bir karar almaya yetkisi vardır. (**) Neticede hepimiz ülkemiz için en hayırlı olan ne ise onu istiyoruz.

(*) İşlerim dolayısıyla Panama’ya sık sık seyahat ediyorum ve Panama Kanalı’nı birçok kere gezdim. Harika bir güzelliği, bitki örtüsü ve canlı hayvan habitatı var. Son birkaç yıldır THY’nin direk uçuşları da var. Gidip görmenizi tavsiye ederim.

(**) 104 emekli amiralin isminin yer aldığı "Montrö Sözleşmesinin tartışma konusu yapılmasına, masaya gelmesine neden olabilecek her türlü söylem ve eylemden kaçınılması gerektiği kanaatindeyiz" ifadelerini doğru bulmuyor ve maksadını aşmış bir ifade olduğunu düşünüyorum.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.