‘’KAMU GÖREVİ YAPMAK’’ VE ‘’İHSANDA BULUNMAK’’ YANILGISI ÜZERİNE
Son günlerde gündeme oturan, Sayın AYM başkanı ve kendisinin çıkışları, yaptığı son konuşma ayrıca davetlilerini haşlaması etik karşılanmayacak bir davranıştı, bulunduğu makam itibarı ile.
Olabilir, belki kendisi ve bulunduğu kurum ve görevi itibari ile kendisine daha önce aldığı kararlardan dolayı gelen tepkiler üzerine ani bir öfkeyle böyle bir çıkış yapmıştır.
Medyada çıkan yazılar ve tepkiler hep bunun üzerine ki kendisi ile ilgili hem yeren hem de öven birçok yazı yazıldı.
Bazı siyasi liderler daha önce aldığı kararlardan dolayı yerdiği ve suçladığı Haşim beyi şimdi yere göre sığdıramıyor.
Bazı köşe yazarları maddeler halinde eşinin örtülü olduğunu övecek tarzda yazılarla kendisinin ne kadar demokrat olduğunu yazdılar.
Bazı yazarlar da kendisi için cumhurbaşkanlığı yolunu açmak için paralel yapıyla olan bağlantısını ve çıkışının hayli manidar bulduklarını yazdılar, çizdiler.
Peki, bu tür görevler de bulunanlar veya seçilmişler, bürokratlar, kamu hizmetinde olan kişiler görevlerini ifa ederken o görevin gereklerini yerine getirirken halka ihsan da mı, ikram da mı bulunuyorlar yoksa görevlerini mi ifa ediyorlar?
‘’İHSANDA BULUNMAK’’ MI? GÖREV Mİ?
Sayın başkanın konuşmasını dinlerken bu nokta çok dikkatimi çekti ‘’seçilmiş kişiler hizmetlerini yaparken devletin imkânlarını kullandıklarını unutmadan bunu seçim malzemesi olarak kullanmasınlar ‘’tabiri o makamdaki bir kişinin söyleminde o kadar sırıttı ki, bunca senedir aldığı devlet hizmet ve görevini tamamen boş çıkarttı.
Yani Sayın AYM başkanı bunca yıldır kendisini oraya atayan sayın cumhurbaşkanın, sayın başbakanın ve daha önemli sayın halkın gözüne baka baka ben size ihsan da, ikram da bulunuyorum ona göre görev yetkilerim bana verilmiş kazanılmış bir haktır deyiverdi.
Yani, nerdeyse herkesin ortak kanaati olmuş olan bir cumhurbaşkanlığı sevdası uğruna ve bazı yapılara hoş görünmek uğruna kendi asli görev ve sorumluluğuna girmediği halde karar alacaksın sonra bunun hoş görünmesini bekleyeceksin.
Sayın başkan şimdiye kadar son çıkışları hariç, verdiği kararlar da daima objektif olmuş, hukukun üstünlüğünü savunmuş, adil ve yerinde kararlarla ülkeyi asla bir kaos ve belirsizlik ortamına taşımamıştır.
Ancak son çıkışını koyacak bir yer bulmak ta zorlanan bir kitleyle, neden böyle bir şey yaptığını anlamakta zorlanan bir kitleyle karşı karşıya kalmıştır.
Hükümetin ülkenin menfaati için attığı adıma çelme takmak sonra devletin imkânları deyip üste çıkmaya çalışmak sonra halktan da buna olur beklemek biraz asli görevi, ihsan ve ikram haline getirmek değil midir?
Sayın başkan zannedersem bu kadar tepki alacağını ummuyordu, bazılarının beklediği ekonomik ve siyasi dalgalanma açısından çıkışın ne kadar cılız kaldığını görmeleri de beklentisi olanlara hayal kırıklığı yaşattı zannediyorum.
Bakalım, önümüzdeki günler ne getirecek. Hükümetin şu anda uğraştığı paralel yapı ile arasında ki gerginliğin önümüze fırlattığı ve sen demi diyeceğimiz kişiler çıkışlarına devam edecek mi hep birlikte göreceğiz.
Ne olursa olsun halkın hizmetin de bulunan kişiler bir şeyi asla unutmamalılar, bulundukları koltuklar kimseye ait değil, oralardan binlercesi geçti ve geçmeye devam edecek.
Mezarlıklar vazgeçilmez insanlarla doludur diyor bir dostum doğru hiç kimse vazgeçilmez değildir, bulundukları makamlar tam bir vazgeçilmez insan öğütme yerleridir.
Paralel yapının harcayıp kenara attığı insan yığınlarından geçemediğimiz bir zamanı yaşadığımız şu zamanlarda herkes bulunduğu yeri iyi bellesin ayaklar hiçbir zaman sabit kalamayacak çünkü.
KULAKLARA KÜPE OLSUN LÜTFEN.
Seçilmişler, kamu hizmeti görenler, bürokrat ya da halkın hizmetinde olanlar görevlerini yaparken ihsan da, ikram da bulunmuyor, görevlerini yapıp halka hizmet ediyorlar.
Vesselam. Kalın sağlıcakla…