İstanbul'da bir canlı bomba yakalandı. 35 yaşlarındaki kadın militan, eylemi gerçekleştirmeden önce, Emniyet tarafından Şişli'de ele geçirildi.
Bu haberi duyan birçok kişi, " Ya patlatsaydı " diye düşünerek rahat nefes almıştır.
Konunun uzmanı olmayan biz sıradan insanlar, " sonuçlara bakarak " karar veririz:
- Yani bir canlı bomba kendini patlatarak çok sayıda ölüme ve yaralanmaya yol açarsa, bu " kötü " bir durumdur.
- Öte yandan canlı bombanın eylemden önce yakalandığını öğrenirsek bu durum " iyidir ".
Bu haberi duyan birçok kişi, " Ya patlatsaydı " diye düşünerek rahat nefes almıştır.
Konunun uzmanı olmayan biz sıradan insanlar, " sonuçlara bakarak " karar veririz:
- Yani bir canlı bomba kendini patlatarak çok sayıda ölüme ve yaralanmaya yol açarsa, bu " kötü " bir durumdur.
- Öte yandan canlı bombanın eylemden önce yakalandığını öğrenirsek bu durum " iyidir ".
Halbuki " gerçek " çok daha karmaşık ve genellikle gözlerden ırak bir biçimde oluşur.
Peki, gerçek ne?
Gerçek şu: Patlamadan ele geçirilen canlı bomba sayısını 8'le, 10'la çarpacaksınız!
Yani bizlere yansıyan, gerçeğin küçük bir bölümü: Daha nice bombacı yakalanıyor.
Ancak toplumda tedirginlik yaratmasın diye bu bilgiler ortaya dökülmüyor.
Terör örgütleri, Emniyet'in nefesini enselerinde hissettikleri için, " bomba " ile onu patlatacak olan " fedaiyi ", ancak son aşamada bir araya getiriyor.
İzlendiklerini hissettiklerinde ise militanlar eylemden vazgeçiyor. Bombayı taşıyan ile fedai buluşmadan ayrılıyor.
Böyle bir durumda, bombayı taşıyan kurye yakalanıyor, mahkemede ceza da alıyor ama fedaiyi suçlamak mümkün olmuyor. Fedai yeni bir eylem emri gelene dek kayıplara karışıyor.
Patlayıcı ile fedainin buluşması ise ayrı bir dert: Bombayı üstüne monte ederek eylem yerine gitmekte olan bir militanı, kendini patlatmadan yakalamak hiç kolay değil.
Bu da müthiş bir dikkat ve uzmanlık gerektiriyor. Aksi halde bomba patlıyor ve hedeflenen kadar olmasa da, cana mala zarar veriyor.
Peki, gerçek ne?
Gerçek şu: Patlamadan ele geçirilen canlı bomba sayısını 8'le, 10'la çarpacaksınız!
Yani bizlere yansıyan, gerçeğin küçük bir bölümü: Daha nice bombacı yakalanıyor.
Ancak toplumda tedirginlik yaratmasın diye bu bilgiler ortaya dökülmüyor.
Terör örgütleri, Emniyet'in nefesini enselerinde hissettikleri için, " bomba " ile onu patlatacak olan " fedaiyi ", ancak son aşamada bir araya getiriyor.
İzlendiklerini hissettiklerinde ise militanlar eylemden vazgeçiyor. Bombayı taşıyan ile fedai buluşmadan ayrılıyor.
Böyle bir durumda, bombayı taşıyan kurye yakalanıyor, mahkemede ceza da alıyor ama fedaiyi suçlamak mümkün olmuyor. Fedai yeni bir eylem emri gelene dek kayıplara karışıyor.
Patlayıcı ile fedainin buluşması ise ayrı bir dert: Bombayı üstüne monte ederek eylem yerine gitmekte olan bir militanı, kendini patlatmadan yakalamak hiç kolay değil.
Bu da müthiş bir dikkat ve uzmanlık gerektiriyor. Aksi halde bomba patlıyor ve hedeflenen kadar olmasa da, cana mala zarar veriyor.
Bu kara günler geride kaldığında, aksiyon filmlerine taş çıkartacak cinsten, " istihbarat toplama ", " değerlendirme ", " takip " ve " yakalama " olaylarının yaşandığını öğreneceğiz.
Ama şu kara günler bir türlü geride kalmıyor, kısa vadede de kalacağı yok.
Ama şu kara günler bir türlü geride kalmıyor, kısa vadede de kalacağı yok.