Dün sabah Mardin-Kızıltepe’den bir elektronik mesaj aldım. Metin Aydın şunları yazıyordu: ‘Selamlar efendim, Bizim bir (Zergan) deremiz var.
Bu dere kuruyalı epey oldu. Şu an pislik üretiyor. Detaylı bilgi ve yazıları aşağıya aldım. Deremizdeki pisliği gündeme sokacak, ne yazık ki, ulaşamıyorum kimselere...
Zergan deresiyle ilgili, yakın zamanda, Taraf gazetesi dışında, ulusal gazete ve tv’lerden ses yok daha. Mardin vekillerinden biri, nihayet haberlerimizi ciddiye alıp bir basın açıklamasında bulundu.
Kızıltepeli DTP belediyesi, 3 dönemdir belediye başkanlığı onlarda, ancak net bir şey söylemiyorlar maalesef... Editörü olduğum www.kiziltepeajansi.com da yaptığımız tüm yeni-eski haberleri size gönderiyorum şimdi...
İlgileneceğinizi umuyorum.’
* * *
Yıllar önce... Kızıltepe ilçesinin kanalizasyon şebekesi yetersiz kalınca, tıkanan kanalizasyon sularını Zergan deresine vermişler.
Dere açık bir kanalizasyona dönüşmüş.
Kızıltepe halkı yıllardır o bunaltıcı verici ortamda yaşamakta.
Derenin resmine bakmak bile, insanın midesini kaldırmağa, bir refleks olarak burnunu tıkamaya yetecek cinsten...
* * *
Zergan Deresi’nin bu hali sadece etrafı ve canlıları tüketmiyor, üzerindeki 12. yüzyıldan kalma Dunaysır Köprüsü’nü de çürütüyor... Onu işlevsiz bırakıyor.
Dunaysır Köprüsü ismini Kızıltepe’nin eski isimlerinden Dunaysır’dan alıyor.
Dunaysır, dünya üzerinde anlamına geliyor, çünkü buraları, kervanların bu köprü üzerinden geçip konakladığı dünyanın ilk ticaret merkezi olarak biliniyor.
‘Zergan Deresi Gönüllülerinin’ başlatmış oldukları ama hálihazırda ilçe halkının gündemine girmemesinden yakındıkları kampanya etkili olur...
Ve Zergan Deresi temizlenir de, mevcut sağlıklı bir ortama kavuşulursa, beraberinde beş metre genişlik ve 51 metre uzunluğundaki tarihi Dunaysır Köprüsü de kurtulacak.
* * *
Zergan Deresi’yle ilgili kampanyayı yürüten ‘Kızıltepe Ajansı’, Kızıltepe Belediye Başkanı Ferhan Türk’e de açık bir mektup yazmış...
Belediye Başkanı’nın ‘yöneten’ kendilerinin ise ‘yönetilen’ olduğunu hatırlattıktan sonra, şunları söylüyorlar...
‘Eğer sizden önce iki dönem sizin seçildiğiniz partinin belediye başkanlığını yürüten arkadaşlarınız gibi, o deredeki asıl sorumluluğun sizlerin değil de Devlet Su İşlerine (DSİ) veya başka bir yere ait olduğu argümanıyla hareket ederseniz şayet (ki bugünde bu yönlü duyumlar baskın durumda), bu kronikleşen meseledeki sorumluluğunuz azalacağı yerde çoğalacaktır.
Nedeni çok basit: Siz Zergan sorununu gündemleştirir ve arkanızdaki büyük halk desteğiyle kararlı adımlar atarsanız, iddia ediyorum ki, bugün ilçemizde çözemeyeceğiniz tek bir sorununuz dahi kalmayacaktır.
Yani, Kızıltepe’de sizin irade olduğunuzun bir nevi turnosal káğıdıdır, Zergan Deresiyle ilgili yapacaklarınız.
Farazi, çokça rivayet edildiği gibi, DSİ bu konuda üstüne düşeni yapmıyor olsun; peki siz halkın sorunları için iş başında olan kişiler olarak ne güne duruyorsunuz orada?
O kadar zor mu şimdi; ciddi bir çalışmayla, Kaymakamlık başta olmak üzere (y)etkili tüm sivil toplum kuruluşlarımızın olacağı etkinliklerle bütün Türkiye’nin (Dünyanın) dikkatini çekecek imkánlarımız mevcut.
Ve size oy veren insanlara layık oldukları hizmeti götürmek asli göreviniz zaten.
Bugün bu kitle desteğiyle, isterseniz bu mikrop üreten sorunu tereyağından kıl çeker gibi halledersiniz Sayın Türk.
Ama önce bunu istediğinizi çok somut göstermelisiniz bize.’
* * *
Son günlerde, her kabile şefinin tebaasını susturarak, diğerlerine empoze etmeye çalıştığı ‘Kürt Açılımı’ndan söz ediliyor ya...
Benim de bu, ‘kabile sussun, şefler konuşacak’ demokrasisinde, aklım hep ‘yönetilenlere’ takılır.
Esas merakım ‘kim yönetecek’ kavgasından ziyade, ‘nasıl yönetecek’ sorusudur...
Mardin-Kızıltepe İlçesi’nde, devlet yetkililerinden DTP Belediye’sine kadar herkes var... Ama Zergan Deresi’nin mikrop ve dayanılmaz kokular yayması kimsenin umuru değil. 700 yıllık Dunaysır Köprüsü de çürüyor. Her cenahtaki ‘yönetme’ kavgasını anlıyorum da...
Açılım, ‘yönetilenlere’ ne getirecek?
Zergan’ı ve Dunaysır’ı kurtaracak mı?