Başbakanlık Genelgelerinin son dönemlerde rutinin dışına çıkarak yeni ve özgün konularda önemli düzenlemeler ve uygulamalara kapı açan bir niteliğe kavuştuğunu görüyoruz. Sendikal Gelişmeler Doğrultusunda Alınacak Önlemler, Türkiye Sağlıklı Beslenme ve Hareketli Hayat Programı, IPv6’ya Geçiş Planı, Mevsimlik Gezici Tarım İşçilerinin Çalışma ve Sosyal Hayatlarının İyileştirilmesi, Türkiye’de Saydamlığın Arttırılması ve Yolsuzlukla Mücadelenin Geliştirilmesi Stratejisi gibi orijinal ve vizyoner başlıkların Başbakanlık Genelgelerine konu olduğunu görüyoruz.
Başbakanlık Genelgeleri mevcudu açıklayan rutin bir yönetsel araç olmaktan çıkıp adeta “değişimi öngören ve yöneten” bir araç haline geliyor.
19 Mart 2011 tarihli Resmi Gazete’de İş Hayatının en önemli kavramlarından bir olan ve henüz Türk Hukuk Sisteminde bir kaç mahkeme kararı hariç yeri olmayan MOBBİNG’in Başbakanlık Genelgesi’ne konu olduğunu görüyoruz.
İş hayatında 1960’lı yıllarda ilk kez Heinz Leymann tarafından kullanılan Mobbing başta İLO (Uluslararası Çalışma Örgütü) olmak üzere Avrupa Birliği mevzuatı ve pek çok ülkenin hukukunda düzenlenen bir konu olarak gelişmeye devam etmektedir.
Mobbing: Tanımı yeni kendisi İnsanlık tarihi kadar eski bir davranış…
Çok özet bir giriş yapmak gerekirse bir davranış biçimi olarak belki insanlık tarihi kadar eski olan; tanım ve kavramsal olarak yakın zamanda ortaya konulan Mobbing: Cinsiyet, yaş, eğitim, kıdem, yönetsel hiyerarşi gibi farklar gözetmeksizin tüm kültürlerde ve iş kollarında gözlemlenebilen bir davranış çeşidi olarak karşımıza çıkmaktadır.
Mobbing İngilizce’de psikolojik şiddet, taciz, rahatsız etme anlamına gelmektedir. İş hayatında genellikle işveren veya vekilleri tarafından çalışan azaltılması yapılırken, işten çıkarılmak istenen işçiden tazminat ödemeden kurtulmak için sistematik olarak uygulanan bir davranış biçimi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunun dışında çalışanın sindirilmesi, inançlarının bastırılması, iş hayatının gerektirdiği ölçüden fazla itaatinin sağlanması... gibi pek çok durum da Mobbing’e konu olabilmektedir.
Başbakanlık Genelgesinin Mobbing kavramı ve iş hayatına etkileri iyi teşhis edilmekte ve : “Kamu kurum ve kuruluşları ile özel sektör işyerlerinde gerçekleşen psikolojik taciz, çalışanların itibarını ve onurunu zedelemekte, verimliliğini azaltmakta ve sağlığını kaybetmesine neden olarak çalışma hayatını olumsuz etkilemektedir.” tespiti yapılmaktadır.
Genelgenin bu teşhisten sonra “Kasıtlı ve sistematik olarak belirli bir süre çalışanın aşağılanması, küçümsenmesi, dışlanması, kişiliğinin ve saygınlığının zedelenmesi, kötü muameleye tabi tutulması, yıldırılması ve benzeri şekillerde ortaya çıkan psikolojik tacizin önlenmesi gerek iş sağlığı ve güvenliği gerekse çalışma barışının geliştirilmesi açısından çok önemlidir.” Tespitiyle Mobbing’in bir nev’i özeti yapılmaktadır.
Gerçekten de Mobbing:
- Kasten uygulanan,
- Sistematik (sistemli bir şekilde tekrar eden)
- Belirli bir süreden beri,(en az 6 ay)
- Çalışanını yıldırma (sonrasında uzaklaşmasını sağlama)
Amacı güden özelliklere sahip davranışları ifade etmektedir.
Mobbing yargı kararlarıyla hukuk sistemimizde…
Bugüne kadar “kamusal-özel alan” ayrımı yapılmasızın tanımı yapılmamış ve mevzuatı oturtulmamış Mobbing maalesef yeterince bilinmemekte ve bu sebeple doğru yorumlanamamaktadır. Çoğu zaman maruz kalan çalışanın farkında olmadığı bu davranışlar ya günübirlik sorunlar ve anlaşmazlıklarla karıştırılmakta ya da çalışanın korku ve endişeleri yüzünden (yanlış anlaşılma-işten atılma-amirlerince olumsuz algılanma) ifade edilmeyip gizlenmektedir.
Çeşitli kanun maddelerinde (iş Kanunu, Medeni Kanun, Devlet Memurları Kanunu) ve Toplu İş Sözleşmelerinde örtülü olarak düzenlenen Mobbing 2006 yılında Ankara 8. İş Mahkemesinin verdiği bir kararla hukuk dünyamıza da girmeye başlamıştır. Bahsi geçen davada Mahkeme yönetim değişen işyerinde işçi-yönetici ilişkisinde sürekli gerginlik yaşanması, sözlü baskı yanı sıra 1,5 yıl içerisinde 5 yazılı savunma ile baskının yazılı olarak da devam etmesini duygusal taciz (mobbing) olarak kabul etmiş ve işveren manevi tazminat ödemeye mahkûm edilmiştir. Karar Yargıtay tarafından da onanmıştır. Bu kararı başka yargı kararları izlemiştir. Bildiğim kadarıyla son karar da Danıştay 1. Dairesi tarafından Kocaeli Üniversitesinden Prof.Dr. Zehra Gönül Bakır’a yönelik olarak alındı. Kararda adı geçenin hem psikolojik baskı (mobbing), hem de görevi kötüye kullanma suçlarından yargılanmasına hükmedildi.
Mevzuatta açıkça yer almayan, uygulamada ise insanlık tarihi kadar eskiye giden iş hayatının bu amansız sorunu nihayet yargı kararları dışında da Başbakanlık Genelgesiyle “İş Yaşamında” bir “tanıma” ve “çözüm arama” sürecine girildiği görülmektedir.
Mobbing’in Başbakanlık Genelgesiyle resmi zemin arayışı…
Genelge ile:
1. İşyerinde psikolojik tacizle mücadele öncelikle işverenin sorumluluğunda olup işverenlerce çalışanların tacize maruz kalmamaları için gerekli bütün önlemlerin alınması,
2. Bütün çalışanlar psikolojik taciz olarak değerlendirilebilecek her türlü eylem ve davranışlardan uzak durmaları,
3. Toplu iş sözleşmelerine işyerinde psikolojik taciz vakalarının yaşanmaması için önleyici nitelikte hükümler konulmasına özen gösterilmesi,
4. Psikolojik tacizle mücadeleyi güçlendirmek üzere Çalışma ve Sosyal Güvenlik İletişim Merkezi, ALO 170 üzerinden psikologlar vasıtasıyla çalışanlara yardım ve destek sağlanması,
5. Çalışanların uğradığı psikolojik taciz olaylarını izlemek, değerlendirmek ve önleyici politikalar üretmek üzere Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bünyesinde Devlet Personel Başkanlığı, sivil toplum kuruluşları ve ilgili tarafların katılımıyla "Psikolojik Tacizle Mücadele Kurulu" kurulması,
6. Denetim elemanları, psikolojik taciz şikâyetlerini titizlikle inceleyip en kısa sürede sonuçlandırmaları,
7. Psikolojik taciz iddialarıyla ilgili yürütülen iş ve işlemlerde kişilerin özel yaşamlarının korunmasına azami özen gösterilmesi,
8. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Devlet Personel Başkanlığı ve sosyal taraflar, işyerlerinde psikolojik tacize yönelik farkındalık yaratmak amacıyla eğitim ve bilgilendirme toplantıları ile seminerler düzenlenmesi,
İstenilmiştir. Gerçektende bu Genelge Mobbing konusunda
Sorumluluk,
Bilinçlendirme,
Eğitim,
Denetim,
Teşkilatlanma,
Dâhil bütün boyutların göz önüne alındığı görülmektedir. Bu ileri adımın uygulama ile desteklenmesi ve zamanla yasal boşlukların da doldurularak insan hak ve özgürlükleri alanının bir boyutunda daha çağdaş normlara uygun bir Türkiye’nin kurulmasını heyecanla takip edeceğiz.
Not: Bu yazı Mobbing'i resmi zeminde tanıma ve çözüm arama başlığıyla DÜNYA Gazetesinde de yayınlanmıştır.
Ünal Sade - Habername