İSVEÇ ve TAHAMMÜL

Atila ALTUNTAŞ

İsveç'te siyaset yapan Türk ve Müslüman kökenliler son dönemde haklarında yürütülen kampanyalar nedeniyle kısa vadede ya siyasi kariyerini sona erdirmek zorunda kalıyor veya istifa baskılarına direnmeye çalışıyor.

İsveç'te artan ırkçılık dalgası siyaset içerisinde yer alan az sayıdaki Müslüman ve Türk politikacıyı hedef haline getirdi. İsveç'te yasal Türk ve Müslüman toplum ile iyi ilişkiler kurmak, Müslüman politikacıların siyasetten silinmesi için gerekçe olarak gösterilirken; karalama kampanyasına artık ana akım ve sol kesimlerden medya kuruluşlarının da katılması, İsveç'in geleceği ile ilgili endişelerin artmasına neden oluyor.
Müslüman ve Türk siyasiler için yasal STK'lar ile ilişkiler, ana akım medyada İsveçli olmayan Türk ve Müslüman karşıtı gazetecilerin el altından servisleriyle destek bulan kara propagandalar gerekçe gösteriliyor.
Son olarak gülünç bir habere imza atan İsveç devlet televizyonu SVT, Konya'nın Kulu ilçesine gezi turu düzenlenmesini bile suç gibi gösterdi.
- Siyasetçi kıyımı Kaplan'ın istifasıyla başladı...
İsveç'te Sosyal Demokrat Parti ve Yeşiller Partisi koalisyon hükümetinde Şehircilik ve İskan Bakanlığı görevini yürüten Mehmet Kaplan, hakkında çıkan haberler nedeniyle hafta başı istifa etti.
Kaplan'ın, Tüm Sanayici ve İş Adamları Derneği (TÜMSİAD) tarafından farklı sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin de davet edildiği bir iftardaki fotoğrafları, bazı gazetelerde "Kaplan, yeraltı örgütü üyeleri ile aynı yemekte" başlığı ile yayımlandı. Kaplan'ın, İslam Toplumu Milli Görüş (IGMG) tarafından düzenlenen "Maide-i Kur'an" etkinliğindeki fotoğrafı da "Kaplan radikal İslamcıların programında" başlığıyla okurlara yansıtıldı.
Hakkında yapılan “karalamarın ardından İsveç basınına yansıyankonuşmalarda Kaplan, ”kökenimden dolayı İsveç’teki Türk derneklerinden devamlı davetler geliyor. Bazılarına vaktim olduğu sürece katılıyorum. ‘Davetlere kim gelmiş, kim gelmemiş’ diye sorgulayamam ki, sonuçta davet aldığım dernekler İsveç’te yasal olarak görev yapmakta” şeklinde ifadeler kullanmıştı.
Hafta başı istifasını kamuoyuna duyuran Kaplan, Başbakanlık Binası'nda basın mensuplarına yaptığı açıklamada, ''Kökenim ve dini değerlerimden dolayı bana savaş açıldı. Ben ve partim, her zaman ırkçılığa, İslamofobiye, antisemitizme ve aşırılığın her türlüsüne karşı mücadele ettiğimiz halde ben, ırkçı, radikal İslamcı ve başka formlarda gösterilmeye çalışıldım. Hayatım boyunca insan hakları için çalıştım, demokrasiye inandım ve diyalogdan yana tavır aldım" demişti.
- Kaplan'dan sonra istifalar devam etti
Kaplan'ın istifasına en sert tepki gösteren Yeşiller Partisi'nin Müslüman üyesi Yasri Shamsudin Khan, kendisi ile Kaplan hakkında röportaj yapan bir bayan muhabirin dini değerlerinden dolayı elini sıkmadığı için medya tarafından lince maruz kaldığını belirterek istifa etti.
Partisinden istifa ettikten sonra AA muhabirine değerlendirmede bulunan Khan, "Dini inancım gereği kadın muhabirin elini sıkmadım. Kendisini elimi göğsüme götürerek selamladım. Bu hareketimden dolayı, parti içinde ve dışında linç kampanyasına uğradım. Bu yüzden de partimden istifa etme kararı aldım." dedi.
Aynı zamanda İsveç İslam Gençlik Federasyonu Başkanı olan 30 yaşındaki Khan, İsveç medyasının "İslamofobiyi tetikleyen" yayınlar yaptığını belirterek, "İsveç ana akım medyası genel yayın yönetmenleri, kafalarındaki Müslümanlara karşı ön yargılarını, yaptıkları çirkin yayınlarla toplumun önüne kusuyorlar. Hayatı boyunca demokrasiye ve hukuka saygılı, İsveç'te insan haklarının gelişimi için çalışan Bakan Kaplan'ın suçlamalara maruz kalarak istifa ettirilmesini de doğru bulmuyorum" diye konuştu.
 
- Yasin İpek
 
Medyada baskıların artmasının ardından Stockholm'e bağlı Sigtuna Belediyesi'nin Sosyal Demokrat Parti Meclis Üyesi Yasin İpek de istifa etmek zorunda kaldı. Kaplan'la Tüm Sanayici ve İş Adamları Derneği'nin (TÜMSİAD) iftarına katılan İpek de aynı suçlamalara maruz kalarak istifa ettiğini duyurdu.
 
İpek, son dönemde İsveç basınının Müslüman genç siyasetçileri adeta bitirmek için düğmeye bastığını söyledi.
 
İpek, "İsveç basınında bir grup PKK yanlısı, Türkiye ve İslam karşıtı gazeteci, genç ve gelecek vadeden Türk ve Müslüman kökenli politikacıları yok etmek için inanılmaz bir yalan kampanyası başlattı" dedi.
 
- Mehmet Çoksürer
 
Medyanın son olarak hedefinde Stockholm şehrine bağlı Haninge İlçe Belediye Başkan Yardımcısı Mehmet Çoksürer var. Yeşiller Partisi'nde siyaset yapan Çoksürer'in, Haninge İlçe Belediye Yeşiller Partisi Meclis Üyeleri'nin geçen sene Kulu Belediyesi'ni ziyaret etmesini sağlaması suç gibi gösterilerek, istifası isteniyor.
 
Kendisinin de Kulu'da doğduğunu söyleyen Çoksürer, ''İsveç'te yaşayan 40 bine yakın İsveç vatandaşı Kululu olduğu için siyasetçilerin de Kulu'yu ve ilçeyi yöneten siyasetçileri ziyaret etmesinden daha doğal ne olabilir'' dedi.
 
İsveç eski Başbakanı Fredrik Reinfeld'in 2009 yılında kalabalık bir heyetle Kulu'yu ziyaret ettiğini hatırlatan Çoksürer, 2014 yılında ise İsveç eski Entegrasyon Bakanı Erik Ullenhag'ın Kulu'yu ve Kulu Belediyesi'ni ziyaret ettiğini belirterek, açık ve medyaya yansıyan bir nezaket ziyaretini İsveç devlet televizyonunun suç gibi göstermesini anlamış değilim'' dedi.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.