İşte İstenen Türkiye..!
Cuntacı kafalar eğer emellerini yerine getirseydi ne olacağını hiç hayal ettiniz mi?
İsterseniz beraber bir hayal âlemine dalalım…
Tüm cuntacılar valilikleri, belediyeleri, bürokratik üst seviyeyi ele geçirmişler. Jandarma İl Komutanları vali, yüzbaşılar kaymakam ve belediye başkanları olmuşlar.
Özel televizyonlar ve radyolar bir bir kapatılıp sadece devletin televizyonu ve radyosu yayında.
Devletin televizyonunda sabahleyin açılışta 10. Yıl Marşı, kapanışta ise Harbiye Marşı çalınacak.
Vatandaşlar sabahın yedisinde minarelerdeki hoparlörlerden “vatandaş kalk” emriyle kaldırılacak. Herkes yarım saat içinde kahvaltısını yaptıktan sonra 7.30’da her apartmanın önünde görevlendirilmiş bir çavuş veya onbaşı tarafından içtima alınacak. Firar etmiş olanlarla hastalar hemen gerekli yerlere bildirilecek ve firar edenler hemen araştırılacak.
Sabahleyin mutlaka mıntıka temizliği yapılacak ve tüm apartmanların önleri tertemiz olacak.
Tüm özel arabaların kilometre sayaçları kontrol altına alınacak ve belli periyotlarla tüm araçların kilometreleri kontrol edilecek.
Özel işyerlerinde, işhanlarında ve dükkânlarda kontrol için yine çavuş veya onbaşı görevlendirilecek ve her şey kontrol altında olacak.
Tüm resmi kurumların başına en az yüzbaşı rütbesinde kişiler görevlendirilecek.
Devlet hastanelerin başhekimleri askeri doktorlar olacak ve tüm kontrolleri elinde tutacak. Başörtülü hastalar kapıdan içeri sokulurken itinayla başörtüleri çıkartılacak.
Spora da el atılacak ve Süper Ligdeki dört takım direkt düşürülüp onların yerine Jandarma Gençlik Spor, Piyadespor, Havabirliği ve Denizgücü kulüpleri getirilecek. Bu kulüplerin yapacakları maçta kesinlikle hakemler asker kökenli olacak. Ayrıca bu maçlara askerler bedava girecekler.
Önemli kamu kurumlarının başına mutlaka binbaşı vasfında askerler atanacak ve o kurumun tüm yetkisi onda olacak. Bu kurumlarda bulunan tüm mescidler kapatılacak ve gümüş yüzük takanlar mutlaka tespit edilecek. Ayrıca, yemeklerde mutlaka “Tanrımıza hamdolsun” ile başlayan yemek duası yapılacak.
Camilerde ezanlar cihazsız okunacak ve müezzin bağırmadan okuyacak. Camiye gelen herkes girişte kaydını yaptıracak. Camilere kimlerin girdiği böylece tespit edilip fişlenecek.
Akşam olunca herkes evine girerken görevli askere tekmil verecek ve saat onikide mutlaka ictima alınıp rapor gerekli yerlere bildirilecek. Onikiden önce evinden çıkanlar mutlaka çıkış belgesi ile dışarı çıkacak ve onikiye kadar gelinmesi sert bir dille bildirilecek. Eğer onikiden sonra gelinirse hakkında soruşturma başlatılacak.
….
Bunlar bizim için ütopya olabilir ama askerler için büyük bir hayal. Aslında bunlar kısa hatlarla belirtilmiş. Muhteşem paşalarımız daha da ileri giderek sonu kanlı olan müdahalelerde de bulunmanın hayali içinde.
Ne güzel huzur içinde yaşamak varken, neden balyoz gibi darbeler düşünülüyor.
Aslında TSK’nın içindeki bazı paşaların bu son çırpınışları. Kendileri de biliyor aslında artık darbenin olamayacağını. Ama fantezi dünyasında yaşamak onlar için büyük bir zevk olsa gerektir.
TSK bizim gözümüzün bebeği. Biz oraya giderken büyük bir gurur ve onurla gidiyoruz. Çünkü Türk askeri oluyoruz. Biz kimseyi ezmeden, kimseye zulmetmeden şerefimizle askerliğimizi yaparız.
Ancak ruhunu ve bedenini askerliğe hazırlayamamış bazı zavallı paşalarımız oyunda oynaştalar.
Bu darbelerle siz bizi yıkamazsınız. Siz ne kadar bize karşı düşmanca davransanız da hep size ters teper.
En iyisi siz bu oyunları, oynaşları bırakın. Daha doğrusu askerliği bırakın.
Neden bitiremediniz PKK’yı? Çünkü işinize gelmiyor. Zaten sizler böyle planlar yaparsınız ama PKK’yı bitirmek için hiçbir planınız olmaz.
Bu halktan da uzak durun. Karışmayın halkın arasına.
Yaşayın sırça köşklerde. Ama bırakın bu milletin yakasını.
Bu millet size evlatlarını teslim etti.
Fakat siz nankörlük yapıyorsunuz. Yediğiniz ekmeğin hakkını veremiyorsunuz.
Halkın değerleriyle alay ediyorsunuz. Allah yerine zorla Tanrı dedirtiyorsunuz demeyeni de tokatlıyorsunuz.
Siz halkın Allah’ıyla alay ederseniz bir gün de Allah sizinle alay eder ki o zaman vay halinize.
Allah size öyle bir tokat atar ki haviye çukurunda bulursunuz kendinizi.
Not : Memleketim Giresun Görele’de bulunan anacığımın acilen hastaneye gitmesi için köy yolunun açılmasında büyük çabası olan Giresun İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Sayın Cumhur Melikoğlu’na ve Çanakçı Kaymakamı Sayın Murat Eren’e, Görele Belediye Başkanı Ertuğrul Melikoğlu'na, Giresun medyasının önemli ismi Gazeteci - Yazar Candemir Sarı Bey ile karla mücadele çalışmasında bulunan değerli personele buradan sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.