Hiçbir "yeni düzen" birden gelmez. Bir düzenden başka bir düzene geçmek için uzun geçiş zamanına ihtiyaç vardır. Nitekim "imparatorluk ve saltanat düzeni"nden "cumhuriyet ve demokrasi düzeni"ne geçmek için Türkiye iki üç asırdır çabalamaktadır ama bu geçişi hâlâ tam olarak başarmış değildir. Bugünlerde yine Meclis'in gündeminde olan sadece "yeni bir anayasa" oluşturma çabaları bile, demek istediğimizin en belirgin delilidir.
Bundan önceki yazımın başlığı neydi?
"İşsizlik ve süper güç Türkiye".
Türkiye'nin süper güç olma potansiyeli var. Evet, Türkiye'nin süper güç olma potansiyeli var ama; "yeni bir anayasa" oluşturma ve "işsizlik" başta olmak üzere, ekonomi ile ilgili ana sorunlarını çözmedikçe, bu potansiyelini değerlendirmesi düşünülemez.
***
Yazımın başında "yeni bir düzene" birden geçilemeyeceğini yazdım. Doğrudur, bu düzenden "Adil Düzen"e ve "Adil Ekonomik Düzen"e birden geçilemez. Ne var ki "Adil Düzen"e geçme yolu yine "Adil Düzen"de vardır ve bu geçişi gerçekleştirmek için bir yerden başlamak gerekir. Bir yerden başlanmazsa, "Adil Düzen" hiçbir zaman gelmez, "zalim düzen" sürer gider ve zulüm ila âbâd olunamayacağından, iş devletin yıkılmasına kadar varır.
Ne dersiniz, bu geçişe işsizlik sorununu çözerek başlasak olmaz mı?
Kanaatimce olur ve halkımız ile ülkemiz için çok da güzel olur.
***
İşsizlik sorununu çözmek için ne yapmalıyız?
"İŞSİZLİK YÜKSEK KURULU"nu oluşturmalıyız.
"İşsizlik Yüksek Kurulu" yirmi kişiden oluşacaktır. Kurulu demokratik yoldan oluşturmalıyız. Siyasi partiler genel seçimde alınan her yüzde beş oy için bir ilim adamını kurula atayacaklardır. Partiler oylarını birbirine kullandırabileceklerdir. Meclis dışında kalan oylar da bu sayede kurula katılacaktır. Akademik kariyeri olan âlimlerden oluşmuş bir yüksek kurul oluşacaktır. Kurul bir tarafta ilim adamlarından oluşacak ama bu ilim adamlarını seçilmişler yani seçimle gelen siyasiler seçecektir.
İşte size demokratik ilmî çözüm.
***
"İşsizlik Yüksek Kurulu" oluşturulurken, ilim adamları arasında bizim Adil Düzen Çalışanları arasında olan akademisyen arkadaşlarımızdan en az ikisine de yer verilmelidir. Bu ilim adamlarının birkaçının adını hatırlatalım: Prof. Dr. Arif Ersoy, Prof. Dr. Sabri Tekir, Prof. Dr. Hira Karagülle, Prof. Dr. Ali Erişen, Prof. Dr. Remzi Fındıklı, Prof. Dr. Durmuş Günay, Yrd. Doç. Dr. Süleyman Akdemir ve genç akademisyenler...
Bu ilim heyetinde siyasi partileri temsilen tüm görüşler yer almalıdır.
***
"İşsizlik Yüksek Kurulu"nu oluşturan bu ilim adamları, işsizlik sorununun çözümü ile ilgili kararlar alırken ekseriyetle almazlar.
Önce enine boyuna tartışırlar...
Sonra herkesin katıldığı ve kimsenin muhalefet etmediği kararları alırlar.
Eğer bir konuda karar alınması gerektiğinde ittifak eder ama kararda ittifak edemezlerse, o zaman "ortak bir vekil" seçerler. O vekil istişare eder ve onun verdiği karar "ortak karar" olmuş olur. Üyelerin bu karara karşı hakemlere gitme yetkisi vardır. Hakemlerden birini bir taraf, diğerini diğer taraf seçer; baş hakemi hakemler seçer. Sonunda baş hakemin verdiği karar kesindir.
İşte size demokratik bir ilmî çözüm daha.