İşsizler ile çalışan işsizler!..

xxx135

Bir insanın hem çalışır hem de işsizlerden sayılması ilk bakışta ters gelebilir. Derdimi izah edince sanıyorum ortada anlaşılmadık bir yan kalmaz.

Son zamanlarda ekonominin iyiye gittiğine dair haberlere gazete sayfalarında sıkça rastlıyoruz. Dileriz bu haberler gerçeği yansıtır ve daha iyi günlere ulaşırız. Gönlümüz bunu ister.

Dün gazetelerde yer alan bir haberde işsizliğin bir önceki aya göre azaldığı belirtiliyor ve oranlar veriliyordu. Doğrudur. İşsizlikte bir azalma vardır. Ancak, hâlâ ülkemizdeki işsizlik oranı yüzde 11'in üzerindedir. Yani yüksektir. Bu arada özellikle okumuş gençler arasındaki işsiz oranı ise yüzde 25'ler civarındadır. Sanki her ile üniversite açmak suretiyle tahsilli gençlerin işsizlik oranını artırmaya hizmet ediyormuşuz gibi bir görüntü ortaya çıkıyor.

Bu arada eldeki işsizlik rakamları gerçeği mi yansıtıyor, yoksa bazı tahminlerin mi ifadesi? Sorularına net bir cevabın verilmesi mümkün değil. Doğrusunu söylemek gerekirse kırsal kesimde işsizlerin tespiti sanıldığı kadar kolay değil. Eğer aylık geliri devlet tarafından belirlenen asgari ücretin altında kalanları işsiz olarak nitelendiriyorsak hemen belirteyim ki işsizlik oranı açıklananın çok üzerindedir. Belki de açıklanan rakamı ikiye katlamak gerekir. Buna bir de tersinden bakıp azda olsa bir ücretle işte çalıştığı halde resmi kayıtlarda görünmeyenleri dikkate alırsak da bu defa açıklanan işsizlik oranlarında bir düşüş söz konusu olabilir.

İş dünyasında moraller iyi. Bunu sanayici ve işadamları sıkça dile getiriyorlar. Morallerin iyi olması elbette istihdama katkı sağlar. Bu da işsizlik oranın azalmasına vesile olur. Ancak, yukarıda şöyle bir temas edip geçtiğim hususa tekrar dönecek olursak asgari ücretin yarısına çalışanları iş sahibi kabul etmemiz doğru olmaz. Yani her istihdam bir işsizi iş sahibi yapıyor diye değerlendiremeyiz. Değerlendirirsek yanlış yapmış oluruz. Bu bakımdan çalışanların ve işsizlerin tam sayısını tam belirlemek kayıt dışının ortadan kaldırılması ile mümkündür. Ülkemizde kayıt dışını ortadan kaldırmanın kolay olmadığını söylemek durumundayız. Çünkü, asgari ücretin yarısına çalışmak isteyen milyonlarca insanın bulunduğu bir ülkede işverenleri kayıt dışı çalıştırıyorlar diye suçlamanın fazlaca bir anlamı olmaz. Hele vahşi kapitalizmin geçerli olduğu bir ülkede olayı vicdan ve ahlak noktasından ele alıp bazı işverenleri bu noktadan suçlamanın da geçerliliği olmaz.

Ben hiç işveren olmadım. Olsaydım da en kısa zamanda iflas ederdim. Ancak, öncelikli olarak ülkemizin ana sorununun istihdam, ücretlerde adaletin sağlanmasıdır. Ülkede işsizlik sıfırlanmaz ama ekonominin emebileceği bir noktaya getirildiğinde insanlar işveren ne verirse çalışmak mecburiyetinden kurtulabilirler. Yani çalışanların tercih hakkı oluşmadan asgari ücret belirlenmesi ve bunun ilan edilmesinin fazlaca geçerliliği olmuyor. Bu bakımdan bir işe sahipler ama asgari ücretin yarısına çalışanları da işsizlerden saymak yanlış olmaz. Çünkü, bu insanlar evde boş durana kadar hiç olmazsa bir işim var diyebilmek için verilen ücreti kabul etmektedirler.

Bunun için diyorum ki çalışan işsizlerin yerini gerçekten çalışanların alabilmesi için daha uzun zamana ihtiyaç var gibi görünüyor. Bunun sebebi ise yıllardan beri uygulanan yanlış ekonomik politikalardır. Daha doğrusu ülkemize empoze edilen, bazen de dayatılan, sadece zengini daha zengin eden uygulamalardır. Özellikle para sahiplerinin oturdukları yerden yüksek gelir elde ettikleri bir ülkede ne istihdamda istenen noktaya gelinebilir ne de çalışanlar insanca yaşayacak bir gelire kavuşabilirler.

Bu noktada yine dünkü bir gazetede yer alan haberi aktarmak istiyorum. O zaman ne demek istediğim daha kolay anlaşılacaktır. Gelin haberden kısa bir bölümü birlikte okuyalım:

"Türkiye'de son yıllarda artan yabancı sermaye girişi, yurt dışına götürülen kâr transferlerini patlattı. 2003'ten 2010'a kadar yaptıkları kâr transferi 54 milyar dolara çıkan yabancıların son 25 yılda götürdükleri para da net 105.8 milyar dolar oldu".

Yani benim işçim asgari ücretin altına razı olarak çalışıyor. Kendisi için değil yerli ve yabancı para babaları için. Onlar daha çok kazansınlar diye. Bunun sosyal adalet neresinde. Vahşet sergileniyor adına da ekonomik politika deniyor.