İsrail tarafından bir televizyon dizisine gösterilen tepkinin zamanlaması çok dikkat çekici.
Dizi yayınlanmış, üzerinden haftalar geçmiş, tepki yeni gelmiş.
Tepki göstermeye hakkı var mı?
Tartışmasız yok…
Önce sanal olmayan kendi vahşet senaryolarına bakmaları lazım…
Ancak bu tepki farklı…
Bu dizinin arkasında Siyon yıldızının kana bulanması yok…
Kaldı ki onlar Siyon yıldızını zaten kanla besliyorlar.
Asıl meseleyi anlamak lazım.
İsrail bir tepki gösteriyorsa arka planına bakmalıyız.
Geçtiğimiz Ekim ayında TRT’nin “Ayrılık” dizisi İsrailli yetkilileri adeta çıldırttı.
Ama tepki yine geç gelmişti.
Aradan yine epey zaman geçmişti.
Ancak İsrail’in Anadolu Kartalı tatbikatından dışlanması işin seyrini değiştirmişti.
O andan itibaren lobi devreye girmiş ve dizi üzerinden harekete geçilmişti.
Şimdi de benzer fakat çok daha ciddi bir durum ile karşı karşıyayız.
Bu diplomatik pusu ile verilmek istenen başka mesajlar mı var?
‘Suriye, Libya, Ürdün ve Tacikistan'ın Türk vatandaşlarına vize uygulamasını kaldırmasının ardından İsrail gerilmeye başladı’ diye düşünebilirsiniz…
Hatta ‘Türkiye'ye vize uygulamayan ülke sayısı 56'ya yükseldi. Buda rahatsızlık vermiştir’ değerlendirmesi de yapabilirsiniz.
‘Vize uygulamayan ülkelerin arasında Ortadoğu’yu yakından ilgilendiren ülkeler var. Güç dengeleri değişecek. Bu ülkelerle yakınlaşma Filistin hassasiyetini de artıracak. İsrail’in paniklemesi bundan’ diye düşünenlerinizde olacaktır.
Hepsi doğrudur…
Ancak daha önemli olan mesele Kozmik odadır.
Devletin zirvesine suikast iddiasıyla başlatılan soruşturma kapsamında Özel Kuvvetler Karargâhı’ndaki kozmik odanın kapısı 14.kez açıldı.
Hâkim Kayan’ın dosyalar üzerinde yaptığı araştırmalarda sona geldiği ve kriptolu bilgisayarlara yoğunlaştığı öğrenildi.
Yoksa o kriptolu bilgisayarlarda yer alan şifreli belgeler mi İsrail’i sarstı?
Üstü kapalı mesaj veriliyor da biz mi görmüyoruz?
Bugün hâkim sadece suikast izi sürüyor olabilir…
Ancak sivillerin ilk defa da olsa o odaya girmesi İsrail’i panikletmiş olamaz mı?
Zarf içinde 8’er adet kaleşnikof mermisinin ardından, Adana ve İzmit’ten tehdit mektubu alan Hâkim Kadir Kayan, bugün sadece suikast izi sürerken, yarın devam eden çete davaları genişlediği takdirde daha kapsamlı araştırma yapma ihtimali olan savcılar hiç mi yok?
Böyle bir durum gerçekleştiği takdirde;
12 Eylül Darbesi,
Uğur Mumcu suikastı,
Susurluk Silahları,
28 Şubat Post-modern darbesi,
PKK,
Ergenekon,
Dağlıca ve
Aktütün Baskını,
Son olarak Reşadiye pususunda İsrail’in kanlı parmağının olma ihtimali hiç mi yok?
Varsa kozmik oda da kriptoloji Enstitüsü'nce geliştirilen, Milli Off-Line (hattı kapatma) adlı kripto cihazlarıyla korunan belgelerde bu olayların yer alması imkansız mı?
İmkânsız değilse, İsrail’i çılgına çeviren bu durum olamaz mı?
Sorular bende, şifreler kozmik oda da… Yanıtlar ise tarihte gizli.