İsrail'e ait bir savaş uçağı, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) hava sahasını beş kez ihlal etmiş. Toplam sekiz dakika süren ihlal üzerine İncirlik'ten F-16'lar hareket etmiş ve uçağı kovmuş!
Daha önce de, yine Genelkurmay internet sitesinde, ABD savaş uçaklarının Türk hava sahasını ihlal ettiği duyurulmuştu. Oysa, ABD uçakları yıllardır Türk hava sahasındaydı ve iki ülke arasında böyle bir gerilim yaşanmazdı. Bu yüzden şaşkınlığa yol açmıştı.
Yıllarca Türkiye'nin hava sahasında özgürce uçan, hazırlıklar yapan, burada edindiği tecrübelerle bölge ülkelerini tehdit eden, Konya'dan döner dönmez Gazze'yi ya da Lübnan'ı bombalayan İsrail uçakları bunlar. Bu haber, iki ülke ilişkilerinin geldiği noktayı göstermesi açısından çok önemli.
Doğu Akdeniz'de İsrail donanmasının etkin gücü, İsrail ile Yunanistan ve Rum Kesimi arasındaki enerji ortaklığı, Doğalgaz ortaklığının giderek askeri ortaklığa dönüşmesi, Fransa ve Almanya'nın bu oluşumla birlikte Türkiye'yi rahatsız edici pozisyon alışları ve İsrail uçaklarının KKTC hava sahasına girmesi birlikte değerlendirilmeli.
Aslında bu endişe ya da tehlike hakkında daha önce çok şey yazdık. Türkiye kamuoyu işin vahametini kavramış görünmüyor. Oysa Akdeniz, özellikle Doğu Akdeniz, Türkiye için kriz bölgesi olmaya doğru gidiyor. Meseleye biraz kapsamlı bakalım:
2007 yılında İsrail savaş uçakları Türk hava sahasını kullanarak Suriye'ye sadırdı. Suriye'de nükleer tesis olduğu varsayılan bir yer bombalandı. Uçaklar yakıt tanklarını Türkiye topraklarına attılar. Ankara çok sert tepki gösterdi ancak İsrail umursamadı.
Ardından İsrail uçaklarının Türk hava sahasını kullanarak İran'ı vuracağı söylentileri yükseldi. Başbakan Tayyip Erdoğan'ın öfkeli konuşmalarını hatırlıyorum bu konu için. Türkiye ile İsrail ilişkileri bugünkü gibi gerilmeseydi İsrail'in, Türkiye ile ittifak ilişkilerini İran konusunda istismar etme ihtimali oldukça yüksekti.
Bir ay önceye, Nisan ayına dönelim: İsrail donanması neredeyse Türkiye karasularında gezinmeye, Meis adası kenarlarında tatbikatlar yapmaya başladı. Daha önce Girit adası çevresinde S-300 füzeleri ile yapılan tatbikatların devamıydı bu. Doğu Akdeniz'de Türkiye karşıtı bir ittifak doğuyordu ve tatbikatlar yeni ittifakın göstergeleriydi. İsrail dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman'ın Rum Kesimi'nden askeri üs istediği iddiasını da buraya katmak lazım.
26 Mart'ta Girit'teki ABD üssünden başlatılan, 5 Nisan'da sona eren tatbikata ABD 6. Filosu ile İsrail ve Yunanistan'dan savaş gemileri ve uçaklar katıldı. Operasyon özellikle İsrail, Yunanistan, Rum Kesimi ile perde gerisinde Almanya ve Fransa'nın yer aldığı, Doğu Akdeniz'in yeni keşfedilen dev doğalgaz rezervlerini barındıran bölgelerinde yapıldı. Bu çerçevede Antalya'nın Kaş ilçesinin hemen karşısında bulunan, Meis adası, belki de tarihinde ilk kez askeri nitelik kazandı.
Tatbikatın konusu, yeni enerji kaynaklarına yönelik saldırıyı önlemek. Peki kim yapacak bu saldırıyı? Elbette, söz konusu ülkelerle ciddi krizler yaşayan, çıkar alanlarının tehdit edildiğini söyleyen ve açık tavır alan ülke, Türkiye! Bu yüzden de, Yunan basını, tatbikat simülasyonunda "düşman" gösterilen gücün Türk Hava Kuvvetleri'ni andırdığını yazdı.
Hep gündemde tuttuk: Doğu Akdeniz'de; İsrail-Rum Kesimi-Yunanistan arasında askeri bir ittifak, Akdeniz ekseni oluşturuluyor. Balkanlar'da; İsrail, Yunanistan, Bulgaristan, Romanya, Macaristan hatta Sırbistan ve Makedonya arasında benzer anlaşmalarla askeri bir alan, eksen şekilleniyor. İsrail heyetleri, gittikleri bütün başkentlerde, özellikle Balkanlarda "Türk tehlikesi"ne vurgu yapıyor, tarihi önyargı ve korkuları diriltiyor, Türkiye'nin kendileri için nasıl bir tehdit haline gelmek üzere olduğu konusunu işliyor. Doğu Akdeniz merkezli enerji çalışmaları işte bu yeni stratejik sonuçlarından biri.
Bu yüzden "Ege adalarında İsrail füzeleri.. Kime karşı?" diye yazmıştık. "Adalar'dan sonra Kıbrıs'ta da İsrail füzeleri" demiştik.
Akdeniz'deki hareketlenme, Türkiye'nin başını çok ağrıtacak. Yeni enerji merkezi, Türkiye'nin "Doğu Akdeniz'i enerji kavşağına dönüştürme" projesi tehdit edebilir. İsrail savaş gemileri, enerji kaynaklarına yönelik tehdit değerlendirmesine sığınıp Türkiye'nin burnunun dibinde görünebilir. Hava sahası ihlalleri daha sık görülebilir. Özellikle KKTC, Rum yönetimi ile İsrail arasındaki enerji ortaklığına bağlı olarak ciddi tartışmaların içine çekilebilir.
Olmaz demeyin. Mavi Marmara saldırısını yaşadığımız gece İskenderun'da denizcilere yönelik saldırının arkasında kimler vardı? İsrail Gazze'ye saldırırken ayağa kalkan Türkiye nasıl susturuldu? Terör saldırıları tırmandırılarak, Türkiye'nin dikkatlerini içeri çekenler kimdi?