Anadolu’da kahvehane köşelerinde sürekli dile getirilen “Dünyayı Yahudiler idare ediyor” diye bir söylem vardır. Buna inananların sayısı azımsanmayacak derecede fazla.
Dünyayı Yahudiler mi yönetiyor! Buna evet demek pek mümkün gözükmese de şu bir gerçek dünyada en etkili lobi Yahudi lobisidir.
Yukarıda söylediğim inanışta aslında bu gerçeğin avamca ifade ediliş biçimidir. Evet, Yahudi lobisi dünyada en güçlü lobidir ve bu lobi üç milyonluk İsrail’in pervasızca davranışlarının dünya kamuoyunda meşru görülmesinde yâda meşru görülmese bile İsrail’in yaptıklarına karşı gösterilen tepkilerin cılız kalmasındaki en büyük etkendir.
Yahudiler zamanla dünyanın değişik coğraflarına yayılmışlar ve bulundukları coğrafyada sanattan, siyasete, ekonomiden, eğitime kadar hayatın birçok alanında kurdukları örgütlerle bulundukları coğrafyada ciddi bir baskı grubu olarak kendilerini göstermişlerdir. Ayrıca dünyanın değişik bölgelerinde Yahudi örgütleri arasındaki iletişim ve etkileşimin üst düzeyde tutulması sonucu da dünya üzerinde ciddi bir Yahudi lobisi baş göstermiştir.
Dünyanın hangi bölgesinde olursa olsun Yahudileri ilgilendiren bir mesele olduğu zaman bu lobiler harekete geçer ve sonucun Yahudiler lehine olmasına sağlar.
Örneğin Mavi Marmara olayında İsrail’i kınayan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi bildirisine kadar güvenlik konseyinde İsrail aleyhine çıkan en son karar 1990’larda alınmış. ABD İsrail aleyhine olan 30’dan fazla bildiriyi veto ederek BMGK’ nin İsrail aleyhine bir tutum takınmasını önlemiştir. Bu örnekte gösteriyor ki Üç milyonluk İsrail’in bütün Hukuk dışı yöntemlerine karşın masa başındaki başarısının altında lobiler vardır.
İsrail örneği bizi şu gerçeğe götürmektedir. Lobiler devletlerin, uluslar arası örgütlerin aldığı kararlarda son derece etkili olan baskı gruplarıdır.
Bu aşamada İsrail’i bir kenara bırakıp Türk lobisi ne durumda diye bakacak olursak; bu noktada eskiye nazaran çok ciddi ilerlemeler kaydedildiğini söylesek bile henüz Türk lobilerinin çok ciddi bir özne olduğunu söylemeyiz. Fakat ilerde bu hayalin gerçekleşmesi için ciddi çalışmalar yapılıyor. Bu çalışmaların en önemliside kanımca Dünyanın dört bir yanına yayılmış Türk okulları ve bu okullarda bulunan gönüllülerinin yaptıklaırdır.
Zihinsel süreçlerle değil de simgelerle düşünenlerin bir tehlike olarak gördüğü Türk okulları ve bu okulları dünyanın değişik coğrafyalarına taşıyan gönüllüler şu an olmasa bile ilerde doğacak ve güçlü bir özne olarak kendini gösterecek olan Türk lobisinin temellerini oluşturmaktadırlar.
Türk dilini, kültürünü dünyaya tanıtmasının yanında Bu okullar, bulunduğu coğrafyalarda çok canlı ve ciddi Müslüman ve Türk profili ve imajı oluşturmaktadır. Afrika kıtasında Ülkemizin son yıllarda yaptığı açılımın arkasındaki temel dinamiğin orda bulunan gönüllüler olduğu burada hatırlatalım.
Müslüman ve Türklere karşı gelişen olumsuz algıları da ortadan kaldıran Bu okulların çarpan etkileri şüphesiz bunlarla sınırlı değildir.
Bu okullarda yetişenler önümüzde yıllarda bulundukları ülkelerde siyasetten, ekonomiye ve sanata kadar hayatın birçok alanında görev alacaklar ve bu insanlar Türk lobilerinin birer gönüllü elçileri konumunda olacaklardır. Bu okullar sayesinde dünya lobicilik alanında İsrail’in bugün sahip olduğu etkinin ötesinde bir etkiyle Türk lobisi geleceğin yıldızı olacaktır.
İleriki yıllarda Türk lobisinin birer gönüllüsü olacak bu okullardaki öğrencilerin katılımıyla dünyanın dört bir yanında organize edilen “Türkçe Olimpiyatları”nın dokuzuncusu şu günlerde gerçekleştiriliyor. Gönüllüler hareketinin vitrine koyduğu bu olimpiyatlar kanımca ilerde çok daha güçlü bir şekilde ayak seslerini duyacağımız Türk lobi ağının günümüzdeki sigortası konumundadır. Şimdi siyasi gündemi bir kenara bırakıp bu şölene katılma ve destek verme zamanı.
Aytekin ATASOYU