Friedrich Nietszche ihtiyarladığında Zerdüşt’ü yazmıştı.”Birçok şeyi yarım yamalak bilmektense, hiç bilmemek daha iyidir! Başkalarının düşünceleriyle bilgelik etmektense, kendi hesabına delilik etmek daha iyidir!” diyordu..İsmet Özel ise ahir zamanında hala garip bir Türklük tanımının içerisinde yalpalamakta.Sen hayatın boyunca enfes şiirler sun insanlara…”Ne Godiva geçer bu yoldan, ne bir kimse kör olur” de.Uzun yolculuklara çık.”Şimdi tekrar ne yapsam dedirtme bana yarabbi ,taşınacak suyu göster,kırılacak odunu, kaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimde ,bileyim hangi suyun sakasıyım ya rabbelalemin tütmesi gereken ocak nerde?”de. Sonra “İsa Golgota’ya çıkarken tökezlemeden önce önü sıra sendeleyip ayağı burkulan bendim” de. Bu kadar aşk, insanlık, değer, ahlak, vicdan ve erdem yüklü şiirler yaz. Sonunda “namaz kılana Türk denir” de.
Türk olmayana ‘gâvur’ denir. Gâvurda akıl olsa Müslüman olurdu. Aleviler de Müslüman olamazlar. Aleviler, Haçlı ordularının Anadolu’daki kalıntıları. Anadolu sadece Türk yurdudur. Alevilik ilkelliktir gibi akıl almaz laflar et insanlara…
İsmet Özel’den bu yaşında böyle bir zamanda beklenen “insanlık ve değerleri “olmalıydı. Bu kadar vahim olayların yaşandığı, Ergenekon zihniyetinin tüm kesimlere sirayet ettiği, herkesin bir diğerini dışladığı, yok saydığı bir ortamda İsmet Özel’in çıkıp “insandan” konuşması gerekirdi. Herkesin bir diğerinin hak ve hukukunu savunduğu, isteyenin istediği dini, inancı ve görüşü tercih edip yaşayabildiği/yayabildiği özgür ve adil ortamların oluşturulması noktasında -o keskin zekâsıyla- ilginç öneriler sunabilmeliydi insanlara... Müslümanlara peygamberlerini tanıtan, Medine Vesika’sını günümüze uyarlayan çok ciddi medeniyet tezlerini ve görüşlerini paylaşabilirdi. Ama o çıktığı her yerde kendini küçülten laflar ediyor. Bir Türklük tanımının peşinde ilginç felsefi çözümler üretmekle zaman harcıyor. Hâlbuki buna zamanımız yok ki bizim.
Üstelik ürettiği felsefenin pratik hayatta hiçbir karşılığı yok. Böyle bir zamanda “ Kalın Türk” deseniz de gâvurla çatışmayı göze alabilene Türk denir deseniz de değişen bir şey olmayacaktır. Ortada çok ciddi insan hakları ihlallerinin yaşandığı (üstelik kimin Türk, Ermeni, Alevi ve Kürt olduğuna bakılmaksızın) bir toprak parçası üzerinde yaşamaktayız. İsmet Özel’in bu alanda özgürlükçü fikirler üretmesi gerekir. İstiklal Marşı Derneğini kurarken bu ülkenin bölünebileceği tehlikesinin olduğunu ima ediyordu. Ancak bu ülkede tek bir tehlike var oda özgürlüğümüzün elden gidecek olması. Kimse bir diğerinin hak ve özgürlüğünü savunmuyor! Hâlbuki doğru olan bu..Ben insanım diyen, düşünceleri, inançları olan, söylemek, yazmak, eleştirmek ve itiraz etmek istiyorum diyen kim varsa Türk, Kürt, Müslüman, Yahudi, Hıristiyan, sağcı, solcu vs. sahiplenilmelidir. Bizler birbirimizin hak ve özgürlüklerini savunmadığımız sürece ne herkese özgürlük sağlanır nede yaşadığımız yerde bir huzur bulabiliriz.
Ben bu yüzden İsmet Özel’e bir pazarlık teklif ediyorum.
Gelin
Bir pazarlık yapalım sizinle ey İsmet Özel!
bize Türkçü, milliyetçi
bize demokrasiden, insan haklarından uzak
ne kadar düşünce, tez ve felsefeniz varsa
verin onları biz özgürlükçülere.
Bedelinde biliyoruz size çek yazamayız.
Bunca milliyetçi tezinizin
parayla ölçülebilir bir yanı yoktur.
Bakın biz özgürlükçü, insan ve değerlerini öne çeken kesimin
birçok erdemli marifetlerimizin yanı sıra
ilginç ödeme yollarımızda vardır.
Kurmuş olduğunuz dernek toplantısında
bir söyleve ne dersiniz?
Bir söylev: Büyük İnsanlık İdeali hakkında!
Hak adalet, özgürlük ve farklılıklara saygı konusunda…
Yapalım yapılacaksa artık bu pazarlık.
Aksi takdirde siz şiir yazın İsmet Bey!